OLAYLARA BAKIŞ AÇIMIZDAKİ YANLIŞLARA BİR ÖRNEK.

Geçen gün internette bir haber vardı bakın aynen aktarıyorum. (Diyanet Denetçisi Doç. Dr. Karagöz: “Allah doğal afetlerle bazı insanların sabrını sınar” Deprem Dede Prof. A. Mete Işıkara: “Deprem Allah`ın imtihanı değil yeryüzü hareketidir”) Doğrusu bu haberi okuduğumda birkaç satır yazmadan rahat edemeyeceğimi söylemeliyim. Bizler ne yazık ki bir konuya bakarken ya en tepeden bakıyor aşağıdakileri görmüyoruz, ya da en aşağıdan bakıyor en üsttekini görmüyoruz. Daha açıkçası hiçbir konuya objektif bakmasını öğrenemedik vesselam.


Bence iki düşünceye de yanlış derken, aslında ikisinin de belli dayanaklarında haklılık olmakla birlikte özden uzak bir anlatım şekli diyebilirim. Diyanet görevlisi Kurandan aldığı örnekleri eğer sığ bir anlatımla sunarsa topluma, Rabbin anlattıkları doğru anlaşılmaz. Allah Kuranda verdiği örneklerle insanlıktan çıkan birçok kavmi yerle bir ettiğini söyler. Ama bir başka yerinde yeryüzünde denge unsuru olarak dağları yarattığını da belirtir. Örneğin bu iki örneği verdiğimizde deprem olduğunda Allah bizleri cezalandırıyor dememeliyiz, yeryüzündeki bir dağı iş makineleriyle dümdüz yaptığımızda dünyanın dengesi bozulur diyemeyeceğimiz gibi, esas olan anlatılmak isteneni anlamaktır. Eğer depremlere yalnız bir imtihan ya da cezalandırma düşüncesinden bakarsak, bakın nasıl bir yanlış izlenim çıkıyor ortaya. Depremin en fazla olduğu Japonya da bol bol deprem olmasına rağmen oradaki binalarda çok az hasar ve ölüm oluyor. Ülkemizde aynı şiddette deprem olunca daha çok ölüm ve hasar oluyor. Demek ki Allah Japonları çok daha fazla seviyor da, daha az mı insanların sabrını sınıyor, ya da cezalandırıyor gibi aptalca bir hüküm vermemiz gerekecek bu durumda.

Diyanet görevlisinin Allah insanı sınar sözüne gelince. Her olay bir sebepten oluşur bizlere göre. Eğer bizce sebep yok da bir şey oluyorsa onun sebebi Allah der geçeriz genelde. Ama Yüce Allah bizleri bu şekilde bir imana asla yönlendirmiyor Kuranda. Bakın bu düşüncemi şöyle açıklamak isterim. Allah indirdiği ayetlerin sonunda bizlerin düşünmesini ve akıl yürütmesini ister her zaman. Hiçbir ayetinde bu söz benim sözümdür düşünmeden iman edin dememiştir zorlamamıştır. Bir amiri ya da askerde bir komutanınızı düşünün. Verdiği emrin hiç itiraz etmeden yapılması istenir. Verilen emirde yanlışlık gördüğünüzde kendisine yanlış olduğunu söylediğinizde, size kızar ve birçoğu yanlış olduğunu bile bile o emrin yapılmasını ister, ama Allah asla tek bir emir bile böyle vermemiştir. Bizler onun içindir ki İslam akıl ve mantık dinidir diyoruz. O halde deprem konusunda Allahın bizleri imtihanı ya da cezalandırmasıdır demek mi lazım, yoksa olayın araştırılması ve ilmi açıdan depremin oluşunu anlatarak ondan korunma yollarını ve bu olaylar hakkında da Kuranın verdiği örnekleri daha akılcı bir şekilde birleştirip insanlara verip, işte Allah kıyamet günü tasvirinde bunların milyonlarca katını biranda yapacağını söylüyor bizlere türünden uyarılarla açıklama yapması daha doğru olmaz mı?

Bence bir ilim adamı ve Kuran adına konuşan bir insan, bir konuyu açıklarken aklın yolundan ayrılmamalıdır. Deprem uzmanı da (Deprem Allah`ın imtihanı değil yeryüzü hareketidir. ) şeklinde karşı düşüncenin tam tersi uç noktasından olaya bakması da yanlıştır. Çünkü her kötü olayın değişik yönlerle araştırılması ve incelenmesi en doğru yöntemdir. Bir hasta doktora gittiğinde eğer açık görünen bulgular saptayamamışsa sende hiçbir şey yok deyip hastayı göndermez. Onu Psikatriye sevk eder. İşte burada gözle görülmeyen ama olayların etkisiyle görünmez sorunların olduğu değişik yöntemlerle, ama görünen kanıtlar dışındaki yöntemlerle hasta iyileştirilmeye çalışılır.

Son olarak şunu söylemeliyim, bizler bir olaya bakarken ilmin ve kuranın ışığında birlikte bakmalıyız. Eğer ikisinden birisi bakış açımıza uzaksa asla doğru tanı koyamayacağımız kanaatindeyim.

SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Reply to ziyaretci Cancel reply

Name (required)

Website