İMANIN ŞARTLARI VE KADER

Kur’an, Allah’ın indirdiği-vahiy ettiği ayetlerdir.

Bütün varoluş, ilahi sistem ise Allah’ın yarattığı ayetlerdir.
İslam’ın ve imanın şartları; Allah’ın bütün ayetlerine uymak, tabi olmaktır..
Kur’an’ın bütün hükümleri, emir ve yasaklarına uymak ve İlahi sistemin yapısına, kurallarına uygun filler, eylemler-salih amel sergilemek İslam’ın ve İmanın şartlarıdır..
İslam’ı ve imanı beş şartla sınırlamak Allah’ın diğer buyruk ve iradelerini dışlamak olur..
İmanın şartlarının beş oduğunu söyleyenler Bakara süresinin 177. ayetine atıf yaparlar. Oysa bu ayet; iyilerin kimler olduğunu, iyi, erdemli davranışların neler olduğunu bildirir.
Bu ayette 5 değil 10 husus bildirilir.. Bu ayette değil ama başka onlarca ayette geçen ‘ güzel düşünüp, güzel işler yapmak’ emrini, ibadetlerde riyaya sapmamayı ve daha bir çok emir ve yasakları İslam’ın ve imanın şartlarından saymamak mümkün müdür ?

İmanın şartlarına mezheplerin kendi kabülleri, yorumlarıyla altıncı şart olarak ‘KADERi ‘ ekleme gayretleri ayrıca incelenmelidir..

Kader: Ölçü, düzen, takdir, ahenk demektir. Kur’an’da kader kelimesi hep bu anlamlarda kullanılmıştır.
Mezhep kabullerinin kader anlayışıyla Kur’an’ın kader anlayışı farklıdır.
Mezhep yorumlarında, ilmihal kitaplarında kaderin, iman şartlarının altıncısı olarak gösterilmesi ancak Kur’an’daki Sünnetullah (Allah’ın tavrı, tarzı) İlahi sistemin kuralları ve Allah’ın bilgisi anlamında kabul edilebilir.
Kur’an, ilahi sistemin takdir edilen ölçülerine, düzenine tabi olma yükümlülüğü anlamındaki kader anlayışına onay verir.
Kur’an, İnsanın tüm yaşam sürecinin, fiillerinin- eylemlerinin Allah tarafından önceden belirlenmiş, değişmez olduğunu kabul eden kader anlayışına onay vermez..

Allah, dilediğini siler, dilediğini tespit eder.. (R’ad-39)

Bu ayetten, değişmez sürette kader anlayışının olmadığını anlıyoruz.

Geçmiş ve gelecek Allah’ın bilgisi dahilinde olduğu için ilahi zamanda yalnız ve sürekli ‘Şimdi’ vardır.
Allah katında geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman bir-tek zamandır.
Bundan dolayı Kur’an’da gelecek zamanla ilgili bazı olaylar, kıssalar, cennet, cehannemle ilgili bazı ayetler şimdiki zaman kipiyle anlatılır.

Kur’an’daki Kader: Tabi olduğumuz ilahi sistemin ölçü ve düzenidir.
Allah’ın ezeli bilgisi, olmuş ve olacak her şeyi bilmesidir.

Dinimizde, insanların yaşam süreçlerinin önceden belirlenmesi, alınlarına yazılması sonrada onların robot gibi yaşamaları şeklinde bir kader anlayışı yoktur..
Aksi düşünce, aklı ve özgür iradeyi reddetmektir.
Böyle bir düşünce insanı; Robot gibi, hayvanlar gibi dine karşı sorumsuz yapar..

İlahi sistemin kurallarına uymayan davranışların, hatalı, yanlış tercihlerin,
kötü düşünüp kötü fiiller sergilemenin sorumluğu insanların kendisine aittir.

İyilik ve güzellikten sana her ne gelirse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefislerinizdendir.. (Nisa-69)

Kim barışa ve hayra dönük iş yaparsa kendi lehinedir. Kimde kötülük yaparsa kendi aleyhinedir.. ( Fussilet-46)

Gerekli önlemlerin alınmaması sonucu meydana gelen girizu patlamaları ve
can kayıpları, Deprem fayları üzerine yerleşim merkezleri kurulması sonucunda ortaya çıkan yüksek can kayıpları.
Büyük oranda insan hatasından, kurallara uyulmadığı için yaşanan trafik kazalarında günde ortalama 13-15 kişinin hayatını kaybetmesi;
Mezhep imamlarının, hoca efendilerin, vaizci efendilerin, ulemaların dediği gibi kötü, acı kader veya Allah’ın takdiri, tecellisi değildir. İnsanların kendi özgür düşünce ve iradeleriyle yaptıkları hataların sonucudur..
Hayır ve şerri, güzeli ve çirkini yaratan Allah’tır. İnsanlar bunlar arasından özgür iradeleriyle tercih yaparlar.. Güzelliklere yönelmeli, kötülüklere karşı sabırla karşı koymalı, mücadele vermeliyiz.. Güzellikler yaşamamız veya başımıza kötü olayların gelmesi kendi irademizin oluşumları ve sonuçlarıdır.

Her benlik kendi kazandığının bir karşılığıdır.. (Müddessir-38)

Mezheplerin kendilerine göre bir kader kavramı, inancı oluşturup bunu imanın şartlarına ekleme gayretlerinin sebebi;
1-Kur’an’ın işaret ettiği akıldan, bilgiden, ilimden insanları uzak tutmak, özgür düşünceyi, iradeyi pasifize etmek ve çalışmayan, üretmeyen, düşünmeyen tembel, sadakaya muhtaç bir toplum yaratmak daha sonra toplumu dilediği gibi istismar etme isteğidir.
2-Başımıza gelen herşeyin sorumlusunun yaratan olduğu, Allah’ın takdiri olduğu fikrinin kabul ettirilmesi ile uysal, uyumlu, tepkisiz bir toplum yaratmaktır.
Bunun sonucu olarak zulümlere tepki göstermeyen, baş kaldırmayan ‘kaderine razı’ uysal insanlar, toplumlar oluşturmaktır..
3-Kötü niyetli, istismarcı, çıkarları doğrultusunda işler yapan veya ehil olmayan yöneticilerin hataları, icraatları sonucu ortayan çıkan olumsuz sonuçların sorumluluğunu Allah’a havale etme ve düzenin devamını sağlama istekleridir..

Saygılarımla

Yazar : Vedat Akbaşak

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Reply to Mustafa Öğsüz Cancel reply

Name (required)

Website