Türkçe Namaz Kılmak

Biz onu, Akıl erdiresiniz diye Arapça lisanda bir Kuran olarak indirdik.

(Yusuf-2)

Allah kitabını Arapça bir kuran olarak indirmesinin sebebini bu ayette açıklıyor. Arap kavminin, anlayıp akıl erdirebilmeleri için kuran ı Arapça bir lisanda indirdiğini bildirmektedir. Bu Ayetin hükmünün ana vurgusu kur an dır. “Biz onu”, derken Allah kuran ı kast etmektedir ve o Kuran ın içindeki hükümleri, bilgileri kast etmektedir. Lisanının ise önemli olmadığını ancak anlayabilmeleri ve akledebilmeleri için Arapça bir kuran olarak indirdiğini bildirir.

Eger biz onu başka bir dilde bir kuran yapsaydık onlar mutlaka, “onun ayetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap; Arap peygamber öyle mi” derlerdi. (fussilet-44)

Allah bu ayette; Kur an-ı Arap kavmine başka bir lisanda indirmiş olsaydık Onlar mutlaka biz bundan bir şey anlamıyoruz, onun ayetleri genişçe açıklanmalı bize iyice bildirilmeli değil miydi diyeceklerini, bildirmektedir.

Başka lisanda bir kitap ve Arap peygamber öylemi? Böyle olur mu? biz o zaman nasıl anlayacağız diyeceklerdi. Bu ayetlerde de Kuran ın Arapça bir lisanla inmesinin maksadını açıklamaktadır. O dönemde ki inkar edenler, Allah ın ayetleriyle uğraşanlar dediler ki “Eğer bu kuran Allah tan sa, o zaman ayetler başka bir lisanla (Allah ın kendi lisanıyla veya başka bir lisanla) gelmeli değilmiydi” dediler. Allah da onlara karşı bu ayetleri indirmiştir. Bu ayetlerde de her şey açıktır, önemli olanın lisan olmadığı Arapça bir kuran olarak indirilmesinin sebebini anlamaları için olduğu hükmü çıkmaktadır. Sizler de kendi lisanınız da okumanız için açık işaretleri görmelisiniz.

Böylece biz sana Arapça lisanda bir Kuran vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke de ve çevresinde bulunanları uyarasın. (şura-7)

“Böylece biz sana Arapça bir kuran vahyettik ki” İfadesini incelerseniz Arapça kelimesi kuran ı niteleyen bir sıfat görevindedir. Arapçayı çok iyi bilenler bunu doğrulayacaklardır. Gerçek vahyedilenin Kuran yani ondaki bilgiler ve hükümler olduğu ve Yöntem ve tercih edilen iletişim aracını Arapça olmasının da Şehirleri anası olan Mekke de ve çevresinde bulunan Arapları uyarması içindir. Çünkü onlar Arapça lisan konuşuyorlar dı, ve din de ancak böyle yayılabilirdi. Önce Mekke ve çevresi, sonra küreselleşen yeni dünya. Bu sebeple dir ki günümüz dünyasının her lisanı Kuran ı kendi lisanıyla okumalıdır. O Allah, kitabını mükemmel indirmiştir. Görüyorsunuz ya tüm zamanlara hükmediyor.

Apaçık kitaba andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu (o kitabı) Arapça bir kuran yaptık.
(Zuhruf 2-3)

Allah, Kitabı üzerine yemin ediyor. (Apaçık kitaba andolsun ki) Arapların iyice anlamaları için Arapça bir kuran yaptı. Yemin ediyorum onu başka bir lisanla da yapardı, ancak nasıl anlayıp akıl erdireceklerdi.

Kuran daki anlamların ve o mükemmel manaların, müthiş anlatımların iyice anlamaları için Araplara, Arapça bir kuran olarak indirdi. O Araplardan da bu dini bütün insanlara anlatmaları ve yaymaları, cihad etmeleri istendi. Ancak bu kitabın tüm insanlara gelmesiyle onu kendi lisanınızda okumalısınız hükmü yukardaki ayetlerin delilleriyle kesinlikle çıkartılır.

Bu, bilecek bir toplum için Arapça bir Kuran olarak ayetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. (fusıllet-3)

Bu kitap Arapların bilebilmeleri için Arapça bir kuran olarak ayetleri genişçe ve iyice açıklanmış, bir kitaptır. Maksadın kitap (Kuran ın hükümleri) olduğu bu ayetlerde belirtilmektedir. ‘Arapça bir Kuran’ ifadesinde; Arapça lisanla bir Kuran olduğunu ifade etmektedir. Bunun nedeni de o Arapların bilmeleri içindir.

Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara, (Allah ın emirlerini) iyice Açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 14/4

Allah seçmiş olduğu bütün peygamberleri kendi ülkeleri, kavimleri hangi lisanda konuşuyorlarsa; emirlerini, hükümlerini, öğütlerini; anlamaları ve açıkça beyan etmeleri için o lisanda göndermiştir. Bu Allah ın adetidir. Allah en uygun usulü kullanır. Böylece dilediğini doğru yola iletir.

Kitabı bilmek, anlamak, akletmek en önemli vurgudur. Allah sürekli bunu
vurgulamıştır. ”Şüphesiz ki kuran gerçek ve kesin bir bilgidir ve o Allah a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür. ” Buna göre öğüt alamayan bir toplum bitmiştir. Yer yüzündeki kurtarıcı tek yol olan Kuran ı bilemeyen ülkeler de bitmiştir. Ve onlar kendi içlerinde debelenip duracaklardır.

“Andolsun ki Biz onların ‘Kuran ı ona bir insan öğretiyor’ dediklerini biliriz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kuran ise gayet açık Arapçadır. ”

Bu Ayet konumuzla tam ilişkili olmamakla beraber insanlarımızın bu ayette takılmamaları için açıklanmıştır. Çünkü şeytan ve din düşmanları bu ayetle üzerinize gelebilirler. Müşrikler Kuran ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu inkar ediyor ve okuma yazma bilmeyen Peygamberin de, Böyle yüksek edebi yapıya sahip Kuran ı yazmış olacağına da ihtimal vermiyorlar. Olsa olsa, onu Arap olmayan birinden öğrenmiş olabileceğini iddia ediyorlardı. Bu ayette de onlara karşı Allah cevap vermektedir. İma ettikleri kişinin lisanı yabancıdır derken Allah ın kimi kast ettiği tam olarak bilinememekle beraber, pek çok tefsir kitaplarında çelişkili ifadeler vardır. Bu kimse; her kim ise, lisanının yabancı olduğu bildiriliyor. Nasıl olurda lisanı yabancı olan bir insandan bu bilgileri alabilir. Bu Kuran ise gayet açık Arapça dır. Allah tarafından’ Peyganberin kalbine indirilen ve benim de size, kendi lisanınız da söylediğim, açık Arapça hükümlerdir. ’diyor Allah ımız. Onu(O Kuran ı) Yabancı lisanda bir insanın, öğretmediği bildiriliyor. Müşrikler o zamanda çok yaygara çıkartıyor, Bu dinin yayılmasını engellemek için böyle pek çok uydurma sözleri etrafa yayıyorlardı.
Şu ayetler de sizlere delillerdir.

“Ve ondan evvel de, Musa nın bir rehber ve bir rahmet olan kitabı var idi. Ve işte bu da bir kitaptır. Tastik edicidir. Arapça bir lisan ile gönderilmiştir. Zulm edenleri korkutmak için, Muhsin olanlara da bir müjdedir. ” 46/12

“Bir eğriliği olmayan, Arapça lisanda bir kuran ki, belki sakınırlar. ” 39/28

“Muhakkak ki biz onu Arapça lisanda bir Kuran kıldık, umulur ki siz düşünürsünüz. ” 43/03

“İşte böylece bu Kuran ı Arapça lisanda bir kitap olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar, Allah a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o, kendilerine bir ibret ve uyanış versin. ” 20/113

Bu ayetlerin hepsinde şu yargı çıkıyor. Arap peygamberin ve Arapça lisan konuşan Arap halkının anlamaları ve bilebilmeleri için bu kitap Arapça lisanda inmiştir. Gerçekte önemli olan kitaptır ve onun içinde ki hükümlerdir. Doğru olan kesinlikle budur.

İniş nedenleri farklı olan dolaylı deliller.
Göklerde ve yerdeki her şey Allah ı tesbih etmektedir.
(Hadid-1), (Haşr-1), (saff-1), (Cum a-1), (teğabun-1)

Yeryüzündeki, gökyüzündeki bütün hayvanlar, bitkiler, melekler ve bütün varlıklar Allah ı tesbih ederler. İnsan ve cinlerden iman edenler ve bütün yaratılmışlar Allah a teşekkür etmektedirler. Hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Bütün bunların hepsi farklı lisanda Allah ı tesbih etmektedir. Çünkü hepsi farklı lisanda konuşmaktadır. Kendi lisanınızda Allah ı tesbih ettiğinizde Allah ın bilmeyeceğini mi zannettiniz.. Allah her lisanı bilir. Sizleri lisanlarınızdan dolayı hesaba çekmez. Lisanlarınızın, şekillerinizin, renklerinizin farklılığı onun delillerindendir. Ayrıca birbirlerinizi tanımanız içindir. Bunlar onun çok büyük ve üstün olduğunu gösteriyor.

Yoksa bu (kendi lisanımızda okumamız ve namazımızı kendi lisanımızda kılmamız)uygun değildir diye şeytanla beraber mi düşündüler. O Şeytan sizi Aldatır. Onu size güzel göstererek Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister. Allah dilerse hakkı batılın üzerine koyarda, o batılı, deviriverir. Gerçekten siz o kitabı anlayamıyorsunuz. Size de büyük bir engeldir. Size ne oluyor da, Allah ı uygun bir yolla, tesbih etmiyorsunuz. Halbuki kendi lisanınızda tesbih etmekten daha uygun ve daha güzel bir yol yoktur.

“Ey iman edenler, Siz ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar, sarhoşken namaza yaklaşmayın. ” (Nisa-43)

Bu ayet içki ile ilgilidir. Ancak bu ayette bizi ilgilendiren bir yargı, bir amaç vardır. İçki yasaklanmadan önce inen ayettir. Daha sonraki ayetlerde içki yasaklanmıştır. Bu ayet iman eden müminlere, içkili iken ne söylediğini bilemeyen, bilinçsizce ve şuursuzca söylediklerinden dolayı inmiştir. Allah içkili iken ne söyleyeceklerini bilinceye kadar namaza yaklaşmamalarını emretmektedir. Bu ayetlerde ne söyleyeceğinizi bilerek ibadet etmeniz yargısı çıkmaktadır. Sizler ise ibadetlerinizde ne söylediğinizi biliyor musunuz. Sizin durumunuzda içkili bir insanın ne söylediğini bilmemesi gibidir. Ne söylediğinizi bilerek namaz kılmalısınız.

“Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarından gafildirler. (ne yaptıklarından habersizler)

Bu ayetin iniş nedeni ve iniş amacı konumuzla doğrudan ilişkili olmasa da, dolaylı olarak ilişkilidir. Sizler de bu ayette ki belirtilen kimseler gibi namazlarınızda ne söylediklerinizden ve ne yaptıklarınızdan habersizsiniz. Allah namazlarından gafil olanlara, habersiz olanlara uyarı veriyor. Onlara “vay haline” diyor. Dikkat edin. !!!

Ne zannediyorsunuz ki. O Kitap hepinize geldi. O hoca zannettiğiniz kimselere mi geldi. Dini sadece onlar mı bilecekler? Bazıları da der ki namazı kıldıracak bir hoca olsunda bu bize yeter der. Ne kötü karar veriyorsunuz. Her insan dinini bilmelidir. Tek tek hesaba çekileceksiniz. Onlar namazlarında bilerek ve anlayarak mı namaz kıldırıyorlar. İçlerinden kimileri biliyor. Ama çoğu ne söylediğini bilmeden namaz kıldırıyorlar. Bir kere bilmekle onu bildiklerini zannedip, ondan sora Arapça okumalarıyla şeytan onları kandırmıştır. Bir kere bilmekle değil, Her seferinde her namazda bilerek ve anlayarak O ayetleri okumalısınız. Doğru olan da budur. Bu da ancak kendi lisanınızda olur.

Bazıları da bilinçsizce korkuya düşüyorlar. İmam hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri ziyan olacak diye Onca Kuran kursu var diye, Din sadece bu okullara gidenlere değil, bütün insanlarımıza geldi. Hepsi bu ayetlerden haberdar olmalılar. Onlar o okullarda Arapça yı öğrenmek için büyük zamanını harcıyorlar. Bunlara ne gerek var. Direk kuran ı anlamaya ve o ayetlerin derinliklerine inerek gerçek ilimlerle meşgul olsunlar. Onlara, iman, daha sağlam yerleşir. Hem herkes kendi lisanında okudu mu insanların çoğu ayetlerden haberdar olacak böylece imam hatipliler ve ilahiyatçıların asıl görevleri olan onları ayetlerden haberdar etme çabası kökten hallolmuş olmuyor mu. Hayır siz bunu düşünemiyorsunuz belki de sırf bunlardan dolayı doğruyu reddediyorsunuz. Allah her şeye bir kolaylık vermiştir. Onlar belki de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Allah ın dinine hizmet doğrultusunda hareket etselerdi onlar için daha güzel olur du. Onların bu durumlardan dolayı korkuları yersizdir.

Zamanla bizim lisanımız değişti. O zamanlar karanlık günlerdi, Cumhuriyet döneminde pek çok ayaklanmalar ve isyanlarda vardı, Onların çoğunluğu hatalıydı, bir kısmı da dinlerinin önünün kapatılmaması için mücadele veriyordu. Karışık günler geçmişte kaldı.

İki seçeneğiniz vardır. Ya lisanınız Arapça olmalıdır, ya da kendi lisanınızda uygulamalısınız. Arapça lisana geçmek mümkün değildir. Zaten bunu da isteyici değilimdir. ayrıca bütün ülkeler kendi lisanlarında kılmalılar. Kendi lisanınızda okumalısınız. Namazı da kendi lisanınızda kılmalısınız.

Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır. (Müminun: /1-2)

Bu ayette müminlerin bir vasfı anlatılmaktadır. O vasıf da namazların da huşu içinde olmalarıdır. Namazda huşu içinde olmak da ancak kendi lisanınızla anlayarak, bilerek ve kalbinizle tam bir teslimiyet haliyle olacak bir iştir. Huşu’nun kalbe yerleşmesi için, Kuran ı çok defa okumalı, anlamalı, düşünmelidir. Ve böylece iman güçlenir. Kalbe yerleşen imanla beraber huşu oluşur.

Yazar : fatih

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (6)
Leave a reply

Reply to betül Cancel reply

Name (required)

Website