Allah’ın Sistemini Benimsemek…

Biz Müslümanların yaptığımız en önemli hatalardan biri yaşadığımız zaman ve mekânın etkisinde oluşan fikirlerimiz, değer yargılarımız ile Allah’ın sistemini yargılamak. İnanmayan birinin yaşadığı zamanın, kültürel altyapısının değer yargılarını “en doğru” kabul etmesi belki normal sayılabilir de her şeyin yaratıcısı ve sahibi, insanı yaratan, tüm düzeni var eden bir tanrının varlığına inanan kişinin olayları yargılarken ölçüt olarak bu tanrının yasalarını değil de zamanının değerlerini kullanması anlaşılmazdır.

Geçen gün arkadaşlarla “çokeşlilik” üzerine yaptığımız bir tartışma sonucu fark ettim ki inanan hatta inancını yaşayan insanlar bile Allah’ın kurduğu sisteme (emir ve yasaklarına) tam bir teslimiyet duymayabiliyorlar. Allah’ın erkekler için çok eşliliğe izin vermesinin önemli hikmetleri olduğunu, belli durumlarda toplumsal düzenin sağlanması, toplumların üreme yoluyla devam edebilmesi, zinanın azalması yönünde bu iznin önemli katkılar sağladığını tartıştık. Tabii ki Allah, erkek üzerine de bir yük koyarak erkeğin bu gibi durumlarda adil olması gerektiğini öğütlüyor. Yani bu izni alan erkek de tamamen özgür değil, Allah’ın kendisine öğütlediği sınırları korumak zorunda. (Çokeşlilik üzerine daha detaylı bir yazı için

https://www.diniyazilar.com/2011/09/cokeslilik-hakkinda-kuran%E2%80%99in-soyledikleri/)

Bu konular üzerine derin bir tartışmaya girmiş, olaya tüm detayları ile hakim olmaya çalışırken, bazı arkadaşlarımızın çok eşliliği çok sert şekilde kınayan ifadeler kullandığına şahit olduğum. Yani aslında bunlar Allah’ın verdiği bir izne karşı kullanılan ifadelerdi. Çok eşli yaşayanların, aslında daha da çok “çok eşliliği kabul eden kadınlar”ın sert bir şekilde eleştirildiğine, hatta Allah’ın yapmayın dediği bir şeyi yaparak o kadınların iffetsiz ilan edildiklerine şahit oldum. Ne yalan söyleyeyim üzüldüm, çok üzüldüm.

(Allah 49 Hucurat Suresi 11. ayette
“Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir”

buyurmaktadır.)
Şunu fark ettim, insanlar, hem de inanan, dini yaşamaya gayret eden insanlar kafalarındaki değerler ve fikirler ile Allah’ın sistemini yargılıyorlardı. Dahası neredeyse çok eşlilik izninin belli durumlar için verildiğini, bugün yapılmaması gerektiğini bile söyleyeceklerdi. Aslında duygusal olarak anlıyordum. Hepimiz bu şekilde büyüdük. Girdiğimiz tüm sosyal ortamlarda, televizyonda vs. tüm hikâyeler aldatma üzerinden anlatılıyordu. Çok eşlilik de kafalarda direkt aldatma kategorisine sokuluyordu. Mesele “sevdiği adamı paylaşmak” ifadeleri üzerinden tartışılıyor, bazı kadınların bunu onaylayabileceği, ya da en azında belli zaman ve mekânlarda bunun kadınlar tarafından da son derece normal karşılandığını kabul etmek istemiyorlardı. Dinlenilen hikâyelerde, seyredilen film ve dizilerde acıdıkları kadınların yerinde olmak, onlara “şimdi olaylar öyle değil ama” diye başlayan cümleler kurduruyordu. Tabi burada önemli bir noktayı da mutlaka vurgulamak gerekir. Allah çok eşliliği emretmiyor, sadece onu yasaklamıyor. Yani bu her erkek çok eşli olsun demek değil. Ayrıca, gerçek İslam’a göre kadının da boşanma, kocasından belli taleplerde bulunma gibi hakları olduğuna göre kocalarının çokeşliliğini kabul etmeyecek olan kadınlar bunu kocaları ile konuşur, herhangi hoşlarına gitmeyen bir durumda da kocalarından ayrılırlar.
Burada kastım herkesin çok eşliliği kabul etmesine dair bir zorunluluk olduğu falan değil. Demek istediğim Allah’ın izin verdiği bir eylemi, çok kötü, çok iğrenç, çok ahlaksız ilan etmeden önce dikkatli olunması gerektiğidir. Biz Allah’ın koyduğu sistemi yargılayabilecek kapasite, bilgi birikimi ve öngörüye sahip değiliz. Hepimiz kendi hayatlarımızla ilgili tercihler, seçimler yapabiliriz ancak Allah’ın izin verdiği bir eylemi gerçekleştirenleri kınayamayız. Hele hele onları ahlaksızlık ile suçlamak Allah’ın sistemi üzerine bir sistem getirmek, yeni tanımlar yapmak demektir ki bu müminler için kabul edilemez olmalıdır.

2 Bakara Suresi- 216:
Bir şey sizin için hayırlı olduğu halde siz ondan tiksinebilirsiniz. Ve bir şey sizin için şer olduğu halde siz onu sevebilirsiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.


About the Author
Author

Comments (3)
Leave a reply

Reply to Muhittin BOZKURT Cancel reply

Name (required)

Website