Dini Sorular (2)

Çoğu kişinin kafasını kurcalayan iki konuda Kuran’a baktım. Ulaştığım neticeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Recm, yani taşlanarak öldürülme cezası neye dayanır?

Recm cezası Kuran’da yer almayan, İslam’ın parçası olmayan bir cezadır. Hatta Kuran’da zina yapanın cezasının 100 celde olarak belirlendi düşünülürse, recm cezasının İslam’a aykırı bir ceza olduğu da görülür. Zina yapan insanların taşlanarak öldürüldüğü bu ceza halen Suudi Arabistan ve İran’da uygulanmaktadır. Bu uydurma ile az önce bahsettiğimiz Kuran’ın ayeti iptal edilmeye çalışılmış ve dine taşlayarak öldürme gibi bir ilave yapılmıştır. Fakat asıl dehşetli olan şudur ki; bu cezanın savunucuları, sırf recmi, yani zina edeni taşlayarak öldürmeyi haklı çıkartmak için, Kuran’ın eksik olduğunu, aslında “recm ayeti”nin var olup, bu ayetin keçi tarafından yenilip yok edildiğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Esasen Tevrat’ta yer alan bu cezayı İslam’a sokmak isteyen bu kişiler bu cezanın Kuran’da olduğunu ama sonradan yok edildiğini iddia ederek Allah’ın Kuran’ı koruyacağına dair sözünü yerine getiremediğini de söylemektedirler.

Buhari, Müslim, Ebu Davud, Hanbel, İbni Mace gibi bütün meşhur kitaplar recmi savunurlar. Üstelik bunu savunurken recmi haklı çıkartmak için Kuran’ın eksik olup, recmin aslında keçi Kuran ayetini yemeden önce Kuran’da olduğunu rahatlıkla söylerler.

Her şeyden önce Kuran-ı Kerim’de zinanın cezasının belirtildiğinden söz ettik. Bu konuda Kuran’ın hükmü ile çelişen bir hüküm ortaya atmak Allah’a muhalefet etmek ve Peygamberimize iftira atmaktır. Peygamberimizin Allah’ın ayeti önümüzdeyken başka bir kural uygulattığını iddia etmek bir müslümana yakışmayacak bir tavırdır.

Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.
24-Nur Suresi 2

Ayette zinanın cezası yüz celde olarak geçer. Arapça’da “celde” kelimesi, deriyi incitecek bir değnek manasındadır. Bu ceza için Arapça’da “asa, minsee” (sopa, değnek) kelimelerinin geçmemesi, ayette bir grubun bu cezaya şahitlik etmesinin istenmesi, suçlunun canını acıtmaktan çok toplum önünde teşhir edilerek cezalandırılmasının hedeflendiğini gösterir. Kuran’a göre zinanın ispatı için dört şahit gerekir. İslam’da özel mülkiyete izinsiz girilemeyeceğini düşünürsek, aslında gizlice zina yapanları dört kişinin cinsel ilişki anında görmesi çok zordur. Fakat bu ceza; alenen zinayı, genelevler şeklinde yapılanmaları yok edecek bir uygulamadır.

Allah, bu uygulama için bile “Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın” demektedir. Demek ki o insanlar 100 celdeyi uygularken bile acıma duygusuna sahiptirler ve Allah onlardan bu ceza uygulanırken duygularını frenlemelerini ister. Bu ifadeler de “taşlayarak öldürme” gibi “100 celde” ile kıyaslanmayacak kadar sert bir cezanın Kuran’da ve dinde olmadığının bir kanıtıdır. Dahası cariyeler zina yaparsa onlara uygulanacak cezanın özgür kadınlara uygulananın yarısı olacağı Kuran’da belirtilir. Recm cezasının yarısı diye bir ceza olamayacağı da gerçek cezanın Kuran’da yer alan 100 celde cezası olduğunu ispatlar. Tüm bu açık ayet ve kanıtlara rağmen şimdi recm cezasını savunanların dayandıkları iddiayı inceleyelim.

Bu iddiaya göre recm ile ilgili Kuran ayetleri sayfalara yazılı şekilde Hz. Aişe’nin evindeydi. Peygamber’in vefatından sonra odaya giren aç bir keçi bu ayetleri yemiştir. Böylece keçi bu ayetleri neshetmiştir, yani hükmünü kaldırmıştır. (Bu hikayeyi İbni Mace Nikah 36 veya Hanbel 5/131, 132, 183 ve 6/269’da bulabilirsiniz.) Peygamberimizin vefatından sonra; hem tamamlanmış bir kitap olan, hem de ezbere bilinen Kuran’ın bir ayeti keçinin yemesi suretiyle nasıl ortadan kalkar? İbni Kuteybe,sorunu çözmek için “Keçi mübarek bir hayvandır.” anlatır ve ekler : “Ad ve Semud kavimlerini ortadan kaldıran Allah, bir ayetini keçiye yedirerek kaldıramaz mı?” Elbette Allah her istediğini yapabilir. Ama Kuran’ı koruyacağını belirtmişken bir ayeti keçiye yedirmesi düşünülemez.
Uydurmalar bununla da bitmez. Hz. Ömer’e atfedilen bir cümle Kuran’da olmayan recm cezasına dayanak olarak sunulur:

“İleride bazı kişiler çıkacak ve recm cezasını Kuran’da bulmuyoruz diye recmi inkar edeceklerdir. İşte bu kişiler okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklardır. Eğer halkın “Ömer, Kuran’a ilave yapıyor” demesinden korkmasam, bu recm ayetini Kuran’a yazardım.”
Buhari 93/21; Müslim Hudud 8/143;, Ebu Davud 41/1

Ne yazık ki iftira sırası Hz. Ömer’e gelmiştir. Recm cezasını savunanlar şimdi de Hz. Ömer’in insanların sözünü Allah ve dininden fazla önemseyen bir insan olduğunu savunan bu ifadelere sığınırlar.

Bu uydurmalarla ve iftiralarla yetinmeyenler, maymunların da zina eden bir maymunu yakalayarak taşladıklarını ve sahabelerden birisinin de maymunu recm etme olayına katılarak maymunu öldürdüğünü anlatırlar. Recmin mantıklı olduğu, maymunların bile bunu uyguladığı, fakat bazı insanların bunun yerindeliğini anlayamadığı mesajını veren bu hadis Buhari’de (63/27’de) geçmektedir.

Tüm bu temelsiz ve Kuran’la çelişen iddialar “recm”in İslami bir ceza olmadığının kanıtıdır. Allah kitabında zina yapanlara verilecek cezayı belirtmiş, bizi bu mantıksız iddialara muhtaç bırakmamıştır. Garip ve üzücü olan nokta Kuran’da yer almayan bu cezanın dünyada İslam’ın alametifarikası olarak bilinmesidir.

Kadınların cuma namazı kılmaları gerekli midir?

Kadınların cuma namazını kılmaları farzdır. 62-Cuma suresi 9 ve 10. ayetlerden bu durum açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

9. Ey inananlar! Cuma günü, namaz için çağrı yapıldığında, Allah’ı anmaya/Allah’ın Zikri’ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

10. Namaz kılınınca hemen yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın! Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz.


Görüldüğü gibi ayetlerde muhatap tüm inananlardır. Kadınların Cuma namazını terk edebileceğine dair bir ifade yer almamaktadır. Ancak ne yazık ki peygamberimizden sonra ki dönemlerde yavaş yavaş kadın mescitten uzaklaştırılmış ardından mezheplerin uydurma uygulamaları neticesinde toplumdan da soyutlanmışlardır. Osmanlının özellikle halifeliğin alınmasından sonraki dönemlerinde klasik Hanefi mezhebi uygulamaları katı bir şekilde esas alınmış yobazlığın artması sonucu kadınlar hayatın dışına itilmişlerdir. Bu durumun ne Kuran ile ne de Peygamberimiz ile bir alakası bulunmaktadır. Bunu sünnet diye savunanların bile dayandıkları kaynaklarda peygamberimiz ve dört halife döneminde kadınların mescide geldikleri cuma namazlarını kıldıkları hatta hutbelere müdahale ettikleri aktarılmaktadır. Kadınlarımızın Cuma namazı kılmalarını engellemek büyük bir suç ve vebaldir. Yavaş yavaş bazı camilerde özellikle de Sultanahmet ve Süleymaniye gibi büyük camilerde kadınlarımıza da yer ayrılmaktadır. Ancak ne yazık ki oldukça sınırlı ve gerilerde yerler. İşin ilginç yanı Türkiye’de Cuma Namazına kadın katılımının birçok ülkeye nazaran çok düşük olmasıdır. Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Fas gibi ülkelerin yanı sıra Amerika ve İngiltere’de yaşayan Müslümanlar arasında Cuma namazına katılım Türkiye’den çok daha iyi durumdadır. Ülkemizde, kadınlara yer ayrılması durumunda erkeklerin dışarıda namaz kılacağı söylenmekte, böylece din dışı yorumlar meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Oysa namaz erkeklere olduğu kadar kadınlara da farzdır ve onları cami dışında tutmak büyük bir vebaldir. Diyanet son dönemlerde bu yönde girişimlerde bulunup kadınlara yer ayrılmasına çabalamaktadır ancak kadınların Cuma Namazına gelmesinin farz olduğunu duyurmaması halinde bu özendirmeler sınırlı etki yaratacaktır.


About the Author
Author

Comments (1)
Leave a reply

Reply to G. Cancel reply

Name (required)

Website