Kâinatın Yaratılış Katmanlarının Tamamını Tanımlayabilir miyiz?

Günümüz felsefecileri, İnsanlığın Çağlar boyu yorumlayabildiği teorilerin tamamını birleştirir ise bizim kâinattaki konumumuzu tam olarak tanımlayabilecek midir?

Ayetle sabittir ki Ruh hakkında bize çok az bilgi verilmiştir. Âdem Ruhla şereflenince bakarken, gören duyarken işiten ve tasavvur kurabilen oldu yani tanımlama yeteneğine sahip oldu… Kurduğumuz tasavvurlar sınav vesilesi. Yaratılış mucizesine şahitlik sorumluluk ister.

Okuyabildiğimiz Kâinattın kaçta kaçını tanımlayabildik?
Kâinatın % 4 ünü tanımlayabildiğimiz kadarıyla kâinatın tamamını tanımlamaya kalkıp üstelik tamamını sahiplenmeye kalkıyoruz. Sinema ve Fotoğraflama sanatında kullanılan hologram Parça bütünün bilgisini taşır tezi nasıl da tüm kâinat için yorumlanabilir?

Kadim gelenekle ve kıt bilgimizle biz Yaratılış katmanlarını kendimiz tanımladığımızda sahipleniyoruz.
Kadim, metafizik ve fizik, Allahtan taşan ışık(Ruh-nur) -enerji – gölge oyunuyla Ruhun bedenlendiği inancı ile şekillenmiştir. Dualite- determinist- ve tek yönlü entropi üzerine bina edilmiş ezeli evren görüşünü benimseyip yaratılışı tanımlandırmaktadır. Kuantum kozmolojisine de uyarlanmaya çalışılan değişken evren modeli de Allahtan taşan ışık (Ruh-nur) –enerji-gölge tezi yine dualite- determinist-indeterminist- tek yönlü entropi- ile karşıtı negentropi üzerinden tanımlanmaya çalışılıyor… Hem hem mantığını temel alan bakana göre değişir tezi gerçektir de Biz nasıl bakmak istersek öyle görürüz. İşte Sorumluluk burada devreye giriyor. Nasıl bakmamız gerektiği konusunda sabitelerimiz olmaz ise her şey izafi -hayal olur ve bakana göre değişir… Her kadim gelenek kendi gelenekçileri ile yaratılışı okuduğunu iddia eden önderleriyle tanınırlar. Oysa biz Allahın izin verdiğinin dışında daha fazla bilgiye sahip olamayız. Biz kâinatın yaratılış katmanlarını henüz okuyabilmiş değiliz. Teori-zan gerçeklik adına birşey ihtiva etmez.

 

Hani meleklere: ‘Adem’e secde edin’ demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.
(Kehf-50-51)

 

Meleklerin ışık hızında bedenlenebilmeleri başka bir konudur… İbrahim as Lut asmın yanına gelen elçiler gibi. Biz yeryüzünde dolaşan melekler olsaydık bize melek elçiler gelirdi. Biz beşeriz Gelen elçiler de beşer formatında geliyorlar.

Kat kat emirlerin verildiği yaratılış katmanlarındaki mükemmelik ve düzen bizi hayrete düşürmelidir. Bu düzen, İnsan zihninin sınırlarını aşıyor.

Biz başı sonu belli felsefeler üretmeye bayılıyoruz. Oysa Sebep ve sonuç ilişkisini belirlemek bizi aştığı halde bunu hep yapıyoruz. Bizim bilebildiğimizin dışında Rabbin nice ayetleri vardır ki biz onları bilemeyiz. Yaşanan,sınav gereği ahrete iman çok önemli. Kur’an dan anlayabiliyoruz ki  asıl o zaman teslim olanlar yaratılış katmanlarını sebep ve sonuçlarıyla bilebilecek çünkü  o gün gözümüz keskin olacak… Acaba biz hakikate kaç adım yaklaşabildik o gün göreceğiz…

 

Allah’ın berisindekilere davet/dua edenler sadece dişilere/dişileşmiş halde davet/dua ederler. Ve onlar inatçı bir şeytandan başkasına çağırıp yakarmıyorlar. Allah o şeytana lanet etmiştir. Demişti ki o: “Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım.””Yemin olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah’ın yaratışını/yarattıklarını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. Şeytan, onlara söz verir, ümit verip hayal kurdurur, hurafeye/anlamını bilmeden okumaya iter. Ama o, onlara bir aldanıştan başka hiçbir şey vaat etmez.
(Nisa-117-118-119-120)

 

 

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Comments (5)
Leave a reply

Reply to Mürüvvet çalışkan Cancel reply

Name (required)

Website