Şeytan Hayali Bir Varlık Değil!

Şeytan çoğu kişinin zannettiği gibi, hayali bir varlık değildir. Dünyadaki imtihan ortamının bir gereği olarak yaratılmış olan şeytanın telkin, taktik ve faaliyetlerine karşı sürekli teyakkuzda olmak gerekir. Çünkü şeytan Allah’a başkaldırarak, O’nun kullarını saptıracağına yemin etmiştir.

Bu sinsi varlığın en büyük amacı, insanları doğru yoldan saptırmaya çalışarak, kendi yoluna uydurmaktır. Kovulmuş şeytan, çok sayıda kişiyi cehenneme sokma amacıyla kıyamet gününe kadar çalışacaktır.

Ancak bu sinsi düşman ve organize ettiği askerleri, Allah’ın mümin olarak yarattığı bir insanı saptırmayı başaramazlar. Elbette ki müminler de hata yapabilirler ancak hatalarını fark edip hemen Allah’tan bağışlanma diler ve tevbe ederler.

Şeytanın en önemli taktiği insanlara sinsice yaklaşması ve sürekli kötülüğü fısıldamasıdır. Allah Kur’an’da şeytan hakkında,

 

“’Sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran’ vesvesecinin şerrinden. Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar).”
(Nas Suresi, 4-5)

 

ayetiyle bilgi verir. Açıkça anlaşıldığı üzere, insanlara sinsice yaklaşan şeytan onları boş ve amaçsız işlerle oyalarken, yaptıkları kötülükleri de kendilerine çekici ve süslü gösterir.

Şeytan ara sıra ortaya çıkan bir varlık değildir. Onun mücadelesi insanın yaratılışıyla başlamıştır ve insanlar yaşadığı sürece de devam edecektir. Şeytanın varlığını unutan bir insan, içinde sürekli kötülüğü fısıldayan sesin, şeytana ait olduğunu anlamayabilir ve onun verdiği telkinlerin de kendi düşünceleri olduğu yanılgısına kapılabilir. Ancak salih müminler, Allah’ın verdiği akıl ve anlayış nedeniyle, bu sesin şeytana mı yoksa kendi vicdanlarına mı ait olduğunu kolaylıkla ayırt edebilirler.

Şeytanın telkinlerinden etkilenen insanlar yaşamları boyunca sürekli gelecek endişesi içinde olurlar. Oysa onlara bu vesveseleri, varlığını unuttukları şeytan vermektedir ve gerçekte her şey Allah’ın kontrolündedir. Her şeyi olduğu gibi geleceği de Allah’ın yaratmakta olduğunu bilen mümin ise, Allah’a dayanıp güvenir. Bu nedenle şeytan mümine geleceğe dair korku veremez. Bu gerçeklerden gafil olan kimse ise, yaşadığı endişe nedeniyle şeytanın da etkisiyle uygun olmayan çirkin davranışlarda bulunabilir.

Şeytan insana verdiği telkinlerle, Allah’a karşı sorumlu olduğu her konuyu unutturmak için çabalar. Yaşamdaki her olayın Allah’ın kontrolünde olduğunu, Rabbimiz’in her şeyi sarıp kuşattığını, ölümü, Allah’ın huzurunda yapayalnız hesap verileceğini unutturmaya çalışır.

Ancak müminler şeytana karşı her an teyakkuzdadırlar, onun varlığını asla unutmazlar ve Allah’a sığınırlar. Çünkü şeytanın kışkırtmalarından Allah’a sığınılmazsa, kişi onun telkinlerine açık hale gelebilir. Böylece şeytan kendisine uyanların dostu olur, kişiyi Allah’tan ve O’nun zikrinden tamamıyla uzaklaştırır.

Allah’la bağlantısını kopararak tamamen dünya hayatına yönelen kişi, artık ahirette şeytanla birlikte sonsuz pişmanlığı tadacak olan gruba dahil olmuştur. Oysa kaypak karakterli şeytan, kendisine uyanları nasıl aldattığını ahirette açıklayacak ve onları yüzüstü bırakacaktır. Şeytanın bu konudaki açıklamaları Kur’an’da şu şekilde haber verilir:

 

İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: “Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır.”
(İbrahim Suresi, 22)

Ve hiç kuşkusuz, şeytana uyan kimse, hesap günü ne derece büyük bir yanılgı içinde yaşadığını kavrayacaktır; çünkü o gün insanın ‘görüş gücü keskin’ olacaktır. Dünyadaki yaşamı boyunca şeytana karşı dikkatli olmayıp, yaptığı telkinlerin etkisiyle Allah’ın gösterdiği doğru yola uymadığı için büyük bir pişmanlık içine düşecektir. Ancak artık her şey bitmiş, dünyadaki imtihan ortamı sona ermiş ve şeytan da onu yapayalnız ve yardımsız bırakmıştır.

 

Süheyl Okur


About the Author
Author

suheylokur

Comments (5)
Leave a reply

Reply to ziyaretci Cancel reply

Name (required)

Website