Yeraltı Tarikatı…

 

Haber şu;  Tataristan’da Peygamberliğini iddia eden bir kişi ve 27 tanesi çocuk olan 70 kişi, 8 katlı yer altı tünelinde yaşıyor. Kurandan sonra en çok, sahte peygamberlerinin kitaplarını okuyorlar. Kendi binalarını İslam devleti ilan eden grubun üyeleri 12 yıldır güneş yüzü görmüyor.

http://www.haberler.com/tataristan-da-yeralti-tarikati-3856204-haberi/

Bu haber bence güncelliğini hiç yitirmeyecek öğütleri verebilecek bir haber. Yer üstünde olanları az çok biliyoruz da yer altında neler döndüğünü bilmiyoruz.  Bazı sorular ister istemez akla geliyor. Bu devletciğin (!) değirmeninin suyu nerden geliyor? Bu insanlar ne yiyor ne içiyor? Hastalanınca ne yapıyor? Sahte peygamberleri için kadınlar ve erkekler ayrı ayrı ne tür tavizlerde bulunuyor?  İnsanlar bu kadar cahil nasıl olabiliyor?

İddiam odur ki, bu yer altı sözde İslam devletciğinde araştırılsa soruşturulsa neler neler çıkacak!  Ahlaksızlıktan istismara, zulümden kandırmaya… Çünkü bugün yer üstünde bile, İslam adına recm (taşlayarak işkence) işkence normal görülebiliyor;  imam nikahı ve muta nikahı adı altında günü birlik ilişkiler ve fuhuş meşrulaştırılıyor. Bunun yer altındaki görünümlerini, Allah’tan mesaj aldığını iddia eden birinin her şeyi meşrulaştırabileceğini unutmayalım…

Birisi 100 kişiyi işkence korkusuyla tutsa ve Günyüzü göstermese cezası nedir? Alıkoyma, korkutma, yıldırmadan dolayı ne cezası alır bilmiyorum. Birisi ben filanca şirketin ortağıyım diye belge düzenlese insanların maddi imkanlarından paylar alsa, evrakta sahtecilikten ve dolandırmaktan normal şartlarda kaç yıl ceza görür?

Peki insanlar hayatta bile bile dolandırılmayı ve mahkum edilmeyi ister mi? Hayır! Yıllarca Günyüzü görmeden yaşamayı, belki milyarlar verseler istemez! Ama bunlar din adına yapılabilir kabul ediliyor! Zaten sadece Allah’ın adını kullanarak insanları bu şekilde bir köle haline getirebilirsiniz, gönüllü köle! Çünkü Allah adına cennet vaat eder, o kişinin dediğini yapmayanları Allah adına cehennemle korkutur.

Adeta Allah’ın yarattığı dünyada onun ortağı gibi davranır, Allah’ın sevdiği kul olduğuna inandırır. İnsanların mallarına canlarına ortak olur.  Allah’ın kitabı Kuran olmasına ve Kuran kendisi dışında kitapların kendi katından olmadığını belirtmesine rağmen, evrakta sahtecilikle yeni ilahi kitap yazar!

 

2.79 –
Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!

Kan donduran bir olay bu. 70 kişiyi güneş görmeden hücre gibi bir yerde tut! Orada doğan ve hiç güneş görmeyen 27 tane çocuğu düşünebiliyor musunuz? Bir de Kuran’a inanıyoruz, onu okuyoruz diyorlar ya, istismarın bu kadarı olabilir…

Oradaki bir kızla annenin fi tarihindeki bir konuşmasını tahmin edersek,

–          Anne, neden güneşi görmüyoruz?

–          Günah kızım dışarısı…

Anne, ama Kuran’da yazıyor ki, bu nimetleri, güneşi ve ayı inananlar için de yarattım.

–          Biz nefsi terbiye ediyoruz, biz Allah’ın sevgili kuluyuz.

–          Ama anne hani dinde ruhbanlık yoktu?

–          O ayet Hristiyanlarla ilgili, bizim durumumuz farklı. Biz müslümanız.

Anne, biz önce Kuran’a sonra filanca şeyhin kitabına uyuyoruz dimi?  İslam devletiyiz sonuçta!

–          Evet, tabi kızım..

Anne, Kuran’da “2.79 – Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!” yazıyor.

–          Kızım sen Kuran ayetlerini anlayarak mı okuyorsun? Biz anlayamayız ki! En iyi şeyh efendi anlar, o sürekli rüya görüyor, çok mübarek bir zattır. Peygamber gibi makamı vardır Allah katında.  Bu gibi kötü ayetler hiç bizle ilgili olur mu? Onlar filancalarla ilgili!

Ama Anne, Kuran’dan başka kitapların Allah tarafından mesaj olarak inmeyeceğini anlatıyor bu ayet.

–          A, tabi kızım. Kuran’dan başka vahiy olmaz ki! Bizim okuduğumuz şeyh efendinin kitabı, Peygamberin rüyaya gelip yazdırmasıyla oluyor. Buna ilham diyoruz.

Allah’tan sorumlu tutulacağımız bir mesaj anlamını taşımıyor mu? Yani ilhamla vahiy arasındaki fark ne ki?

–          Biri Peygamberlere diğeri velilere iniyor.

Ama Kuran’da Allah yalnızca Peygamberlere vahyettiğini/ilham ettiğini/mesaj gönderdiğini söylüyor… Neyse, Anne  peki neden bu devletimizde radyoyu sadece şeyh kullanabiliyor?

–          Kızım çünkü orada günah şeyler de oluyor. O çok temiz olduğundan dolayı, o günahları dinleyip seçebiliyor ve bize sadece iyi olanları anlatıyor…

Anne peki…

–          Kızım çok soru soruyorsun! Yarın seninle şeyhe gidip içindeki çok soru sorduran şeytanları çıkaralım! Çok günaha girdin, beni de soktun!

Ama anne Peygamberler de sorguluyor.

–          Bundan sonra Kuran okumayacaksın. Sadece şeyh efendininkini okuyacaksın, sonra anlamadan dinlemeden, ayetlerin sebebini bilmeden günaha giriyorsun!

 

 

Allah hakkında Peygamber hakkında yalan söyleyen anlayış, insan hakları konusunda da bir o kadar sorumsuz davranabilir. Allah adına insanları var olan nimetlerden mahrum etmek, Allah’ın emretmediği şeyleri, insanlara zulmederek engellemek en büyük zulüm olan Allaha iftiradır, şirktir. Çünkü Allah’ın emretmediği şeyleri, emrediyor gibi göstermek Allah adına hüküm vermektir.

Allah’tan mesaj aldığını belirtmek, ister vahiy ister ilham ister başka bir adla insanları kandırmaktır, Allaha iftiradır.

 

7.32 – De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca iman edenleredir.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

7.33 – De ki: “Rabbim yanlızca, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”

57.27 – Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa  gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir.

16.116 – Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.

 

PeteK FURKAN

 

 

 


About the Author
Author

petekx

Comments (3)
Leave a reply

Reply to Fikret Arman Cancel reply

Name (required)

Website