Mümin Erkeklerle, Mümin Kadınlar Birbirlerinin Dostlarıdır…

Uydurulan dinin hayatımıza soktuğu kısıtlamalar saymakla bitmez. Allah’ın koymadığı sınırları hem de din adına koyma yetkisini kendinde görenlerin buna nasıl cesaret edebildiğini anlamak gerçekten zor. Kafalarındaki kültürel ve sosyal sınırlara, kısıtlamalara öylesine esir olmuşlar ki bu kişiler, bu sınırları kimse aşmasın istiyorlar. Tabi bu yolda da atılacak en sağlam adım işi dine bağlamak. Allah böyle emrediyor dediniz mi size inanacak bir sürü kişi bulursunuz. Tabi işin acısı gerçekten bir sürü insan çıkıyor böylesine fikirlere inanacak. Bunları uygulamaya ve uygulatmaya kalkacak. Tabi bu eğilimin nedeni hep cehalet. Açıp bir kez Kuran’ı okumazsanız şu aşağıdaki ayeti ve benzerlerini nereden bileceksiniz?

 

Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Allah’a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.
(9 Tevbe Suresi -71)

 

Ne diyor Allah bu ayette? “Mümin kadınlar ve mümin erkekler dosttur”. Dosttur, yani birlikte oturup sohbet edebilir, dertleşebilir, birbirlerinden yardım isteyebilirler. Halbuki geleneksel anlayışta kadın ile erkek eğer aralarında yakın akrabalık ya da nikah bağı yoksa, birlikte oturamaz, konuşamaz. Bu ne demektir? Kadınla erkek ya akraba olur ya da eş. Peki, dost? Dost olamazlar maalesef. Çünkü bunları uyduranların kafasında bu şartlanmalar vardır. Onlara göre karşı cinsler birbirlerine mutlaka yan gözle bakar, hep akılda cinsel çağrışımlar vardır. Ne olur bu durumda, hayatınızda ya babanız olur, ya ağabeyiniz ya da kocanız erkek olarak. Hani şöyle bir arkadaşımla oturayım, konuşayım, bir şey danışayım, erkekse erkek, bana ne, ben onun cinsiyetiyle ilgilenmiyorum deseniz olmaz. Onların kafasında hemen farklı şeyler canlanır. O zaman ne olur tabi zamanla sizin de kafanız onlar gibi çalışmaya başlar. Sizin için karşı cins dost, arkadaş olamaz maalesef. Ya akraba ya eş ya da yabancıdır ancak. Bu da nasıl sağlanır. Din adına uydurulan kısıtlamalarla.  Haremlik-selamlık ile, kadının sesinin erkeğe haram olması, kadın ile erkeğin el sıkışamaması ile. Düşünsenize selamlaşırken birinin elini sıkarken bile o kişinin cinsiyeti devreye giriyor bu durumda. Halbuki ne ilgisi var… Sizin için o anda o kişi bir arkadaş, bir meslektaş..

Hele konu müminler olunca bu bakış daha da garip aslında. Müminler birbirlerini severler. Birbirlerini kollamaya çalışırlar. Allah “müminler kardeştir (49 Hucurat Suresi -10)” der. İnsan kardeşinin cinsiyeti ile ilgilenir mi hiç? Sever onu, müthiş bir ortak paydaları vardır onların; Allah sevgisi. Bu zaten birleştirir onları.

Biz kimseyi zorla bir erkek ya da kadınla oturtacak, konuşturacak değiliz tabi. İsteyen istediği gibi davranabilir. Yeter ki bunu din adına yaptığını, bunun dinin bir emir olduğunu söylemesin. Biz kimsenin kültürünü eleştirecek değiliz yeter ki bu kabul edilemez, kadın ile erkeği anlamsız sınırlar içine koyan, her iki cinsin de diğerine ancak cinsel gözlerle bakmasına neden olan uygulamaları Allah’a ve onun dinine yakıştırmasınlar.


About the Author
Author

Yagmur

Comments (4)
Leave a reply

Reply to Mürüvvet Çalışkan Cancel reply

Name (required)

Website