İzdüşümü | Takva ve Kadın

“Hangi Günahından Ötürü”

Cahiliye Araplarının çeşitli toplumsal, geleneksel ve sapkın dini görüşleri nedeniyle kız çocuklarını öldürdükleri dönemler çok gerilerde kaldı. Peki bunu bize haber veren ayetlerin günümüze izdüşümü nedir? Bugün acaba kız çocuklarımızı ve kadınlarımızı mecazen diri diri toprağa gömenler var mıdır? Bu anlama gelecek ezalara, zulümlere maruz kalan kızlarımız ve kadınlarımız artık yok mudur? Yoksa vardır da acaba o cahiliye günündeki kızlar ve kadınlar gibi itiraz bile edememekte, başlarına gelenlere belki de törenin, geleneğin ve (saptırılmış) dinin emri diye razı mı olmaktadırlar? Eğer varsalar günahları nelerdir?

81-Tekvir 8,9 “O diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, HANGİ GÜNAHINDAN ÖTÜRÜ öldürüldü diye!”

 

Bir erkekle bir konu hakkında konuştuğu için ağabeyleri tarafından gözaltına alınan, her hareketi kısıtlanan bir kız çocuğunun veya tamamen güncel hayatla ilgili bir konuda bir erkekle konuştuğu için mahallesinde adı kötü kadına çıkan bir dulun, ya da kocası tarafından şüphe üzerine dövülen, şiddet uygulanan kadının ve bunun gibi binlerce sebeple birileri ile konuşmak durumunda olan kızların, kadınların hangi günahından ötürü bu muameleye maruz kaldığını hangi ayete göre açıklayabiliriz!!! Bir erkek ve bir kadın yalnızsa üçüncüsü şeytandır diye bir ayet yok, boşuna aramayın… Ama böylesi var, bakın… Üçüncü kişi kimmiş iyi görelim!!!

58-Mücadile 1 “Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. ALLAH, İKİNİZİN KARŞILIKLI KONUŞMASINI İŞİTİR. ÇÜNKÜ ALLAH EN İYİ İŞİTEN, EN İYİ GÖRENDİR.”

 

İşte, demek ki insanlara Allah’ın her an onlarla beraber olduğunu anlatabilirsek sorun çözülüyor. Şeytanın hilesi zayıftır. Peygamberimiz bir kadınla yalnız görüşerek hata mı yapmıştır? Eğer bu bir hataysa neden Allah peygamberimizin bu hatasını kınamıyor? Üstelik kadın kendi kocası hakkında peygamberle görüşüyor ve tartışıyor! Demek ki insanları ahlaksızlıktan caydırmak için kitabın onamadığı uydurma rivayetler ve abartılı korkutmalar yerine onların kalbine Allah’ın en iyi işiten, en iyi gören olduğunu girmek lazım. Kendini bilen insan kalbinin kaymasından değil, Allah’ın kınamasından korkar. Yoksa şeytana uyacak nefis zaten her zaman kötülüğü emreder. Ama zaten derdi Allah olanın aklı eteğinde ya da şalvarında değildir!!! Kızlarına kadınlarına güvenmeyenler aslında kendilerine güvenmemektedir de haberleri yoktur. Koruyucu olmak onları aşağılamak değil, dini, kitabı, Allah’ı öğretmek demektir. Kadını korumak demek, onu haremliğe alıp selamlıkta onun el emeğini hiçe sayıp onun hazırladığı ziyafete kurulmak demek değildir. Kuran’da haremlik selamlık uygulaması aramayın, bulamazsınız. Ama böylesini bulabilirsiniz…

24-Nur 61 “Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. HEP BİRLİKTE YAHUT AYRI AYRI yemenizde sizin için HİÇBİR SAKINCA YOKTUR. Evlerinize girdiğiniz zaman Allah katından kutlu, feyizli ve bereketli bir iyi dilek temennisi olarak birbirinize selam verin! İşte Allah size ayetlerini böylece açıklıyor. Umulur ki düşünüp ibretini anlarsınız.”

 

Ayette bulunan “Hep birlikte yemenizde hiçbir sakınca yoktur”daki kastın sadece erkekler olduğu ya da ayetin engellilerle beraber yemek yemekten tiksinen müşriklere yönelik olduğunu düşünüyorsanız bir kez daha düşünün. Bazı hadislere bakarsanız “Eş ve evlatlarınızın evlerinde yemenizde günah yoktur.” sözüyle de karşılaşırsınız. Kendi hükmü aksini söylemesine rağmen Kuran’ı eksik görenler “eş ve evlatlarınızın evinde yemenizde günah yoktur” diye işitince “hmmm” diyorlar “demek ki kendi eş ve evlatları dışında şöyle yemek lazım böyle yememek lazım, kadını kızı göstermemek lazım” Ama başkalarının hanımı kızı bu gibilerle aynı ortamda bulunurlarsa kendi günahlarıdır!!! Onlar ise başkalarının kadınının ve kızının yanında kızarmış yanaklarıyla ve en anlamsız esprileriyle insan taklidi yapmaya başlar, muz görmüş maymun gibi neşelenirler!!! Korkmazlar da, çünkü kendileri günah işlemekten münezzehdirler!!! Ah, bir de kalplerine sorsalardı bunu!

Ben bu ayeti gördükten sonra misafir olduğumda beni selamlığa alacak evlerde yemek yemekten vazgeçtim. Yediğim yemeği emek verip yapan kişiye teşekkür edemediğim evlerde yemek yemekten vazgeçtim. Hele sokakta başına bir şey gelse kim olduğuna bakmaksızın yardım edeceğim herhangi bir kadının arkadaşımın ya da akrabamın karısı ya da kızı olup olmadığını bilemediğim insanların evlerinde yemek yemekten vazgeçtim. Çeşitli ihtiyaci sebeplerle ayrı ayrı yemek yiyebilmekten değil, dinen öyle buyrulduğu zannıyla ayrı ayrı yemek ikram edilen evlerde yemek yemekten vazgeçtim. Yemek yemek üzere çağrıldığımda kendi kızlarının ve kadınlarının benden korunmaya alındığı evlerde yemek yemekten vazgeçtim. Evlerine vardığımda bana görünmemek için sağa sola, kapı arkalarına ve öteki odalara kaçışan kadın ve kızları olanların evine gitmekten de vazgeçtim. Hem evine yemeğe çağırıp hem de beni günahkâr yerine koyanlar bundan vazgeçmedikleri sürece benim din kardeşlerim değillerdir. Hadi ben günahkarım diyelim, o kadın ya da kız hangi günahından ötürü benden kaçırılıyor!!! Hadi günah işlemesin, günahtan korunsun diye yapılıyor (!) ya sen olmadığında onu kim koruyup gözetecek? Elbette Allah, diyeceksin. O halde Allah’ın kalplerin içinde olanı bildiğini öğret ve senin kalbinin de künhünü gören Allah’ın bildiğini sen de bil!!! Kadın erkek dost olamaz diyenler boşuna Kuran’dan bunu onamak üzere ayet aramasın, bulamaz. Ama böylesini bulurlar…

9-Tevbe 71 “MÜMİN ERKEKLERLE MÜMİN KADINLAR BİRBİRLERİNİN DOSTLARIDIR. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Allah’a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir.”

 

Din adı altında kadınlara ve genç kızlara baskı, şiddet uygulayan ve çeşitli zorlamalarla onları doğru yola yoluna soktuğunu zannedenler kendilerine şöyle bir baksınlar. Acaba yabancı bir kadın gördüklerinde akıllarına ilk gelen şey nedir!!! Böylece kendilerini tartsınlar ve kadınlarını değil önce kendilerini sorgulasınlar. Acaba dostum, arkadaşım, akrabam dedikleri bütün erkekleri kendileri gibi mi zannediyorlar!!! Eğer öyleyse onlara neden dostum, arkadaşım diyorlar? Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostları olduğuna göre neden onlar da erkekler gibi birbirleriyle görüşemesinler? Hangi ayetlere atfen ve hangi günahlarından ötürü masumane ve (gizli olmayan) açık dost bildikleri mümin erkeklerle görüşmekten men ediliyorlar?

Kadının sesinin bile haram olduğu hangi ayette yazıyor? Tüm bu din zannedilen ve kadına dayatılan kısıtlamalar doğruysa İbrahim peygamberin evine gelen misafirler nasıl oluyor da İbrahim Peygamberin karısı ile muhatap olabiliyorlar? Bizler Tevhid dininin en çok adı öne çıkan peygamberinden daha mı takva sahibi olduğumuzu zannediyoruz böyle helal ve haramlar uydurarak!!!

51-Zariyat 24,30 “Geldi mi sana İbrahim`in ikram edilen konuklarının haberi? Hani, İbrahim`in yanına girmişlerdi de “Selam!” demişlerdi. İbrahim: “Selam! Tanınmayan bir topluluk bu. ” demişti. Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi. Danayı misafirlerin önüne sürdü. “Yemez misiniz?” dedi. O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. “Korkma!” dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. Derken, karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: “Ben, doğurma yaşını geçmiş bir kocakarıyım!” Dediler ki: “Rabbin öyle buyurmuştur. Hüküm ve hikmet sahibi O`dur, en iyisini bilen de O`dur.”

 

Başını örten kız hangi günahından ötürü üniversiteye alınmıyorsa, örtmeyenin de o günahından ötürü dinen eksik sayıldığı veya en ufak bir şüphede namussuz addedildiği birkaç kültürle iç içe yaşıyoruz. Birisine dinen ideolojik birisine dinen öteki birisine de dinen katli vacip bir yafta yapıştırılıyor. Birisi yeri geliyor siyaseten diğeri yeri geliyor edeben kabahatli sayılıyor. Asıl kabahatlilerse kendilerini gizliyor. Her üçünün de gerçekten yanında ve desteğinde olan kaç kişi gördünüz bu güne kadar? Koskoca adamlar siyaset yapıyoruz diye günahsız kızların ve kadınların üzerinden taht ve saltanat sahibi oluyor. Aynen cahiliye Arapları gibi! Onlar kabileye ve şeriklerine aidiyet hissiyle kızları olmasından utanıp öldürüyorlardı, şimdikiler aynı aidiyet yüzünden utanmadan (mecazen) kızları öldürüyor ve üzerlerinden prim yapıyorlar!!!

Kadın, tarihin istisnalar hariç hemen her döneminde ikinci sınıf, üçüncü sınıf sayıldı. Hatta bazı dönemler oldu ki insandan bile sayılmadı. Bugünkü dünyanın bir dengesinde kadını açtıkça açan ve cinsel tatmin metası yapan zihniyet diğer dengesinde aynı işi örttükçe örterek yapıyor. Kendi karısıyla iki kelime etmekten bile imtina eden adam sosyal hayatta başkasının karısıyla zevzekliğin zirvezinde muhabbete dalabiliyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler adama! Kendi inandıkları uyduruklara kendileri bile uymuyorlar!!! Ama kadınlara sıra gelirse aman ha!!! Niçin gerçekte nasıl davranmam gerekir diye merak edip, Kuran’a bilerek uymak kimsenin aklına gelmiyor?

Hem erkeğe hem kadına kendi gözlerini haramdan sakınmalarını ve ırzlarını korumalarını emretmiyor mu Kuran? Buna rağmen insanlar ne gözlerin haramdan korunmasının muhteviyatını ne de ırzı korumanın muhteviyatını düşünemiyorlar. Ya abarttıkça abartıyorlar ya da hepten salıveriyorlar!!! Şunu da biliyorum ki her şeyden derhal tahrik olan, sapma ibresi kırmızıda erkekler ve her sözden veya bakıştan cinsel anlam çıkaran ucube kadınlar da yok değil aramızda! Ama böyle olanları dindar ya da değil diye tasnif edemeyiz! Çünkü takvaölçer bir aletimiz yok elimizde! O halde derdimiz başkasının kıyafeti olmamalı. Erkek de kadın da kendini bilmeli, Allah’ı tanıdığından hareketle en iyiyi bulmalı ve başkasını değil önce kendini düzeltme yoluna gitmelidir.

En iyi elbise her zaman takva elbisesidir ve eşler de birbirinin en koruyucu örtüleridir. Üzerinde takva elbisesi olanlar ister istemez şeytandan sakınırlar, edeplerine dikkat ederler ama ne abartır ne de boşverirler. Belirli bir şekil, moda ya da gelenek aramayıp sadece Allah’tan gelen emre (ki onlar Kuran’da yazılı olanlardır) her halükarda “hay hay başüstüne, işittik ve itaat ettik” derler ve en doğru şekilde anlamak ve uygulamak için üzerinde daima “kendileri” düşünürler. Kızlarını olmayan günahlarından ötürü diri diri gömmezler!

2-Bakara 187 “…Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz…”

24-Nur 51 “Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve peygamberine çağrılan müminlerin sözü sadece “işittik ve itaat ettik”dir. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.”

7-Araf 26 “Ey Âdem’in evlatları! Bakın size edep yerlerinizi örteceğiniz giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Fakat unutmayın ki en güzel elbise, takvâ elbisesidir. İşte bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Olur ki insanlar düşünür de ders alırlar”.

kalemzade.net


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (6)
Leave a reply

Reply to Mustafa YILMAZ Cancel reply

Name (required)

Website