HURAFELER, MASALLAR VE GERÇEK DİN-2

HURAFELER, MASALLAR VE GERÇEK DİN-2

Gerçek dinin/İslamın en temel mesajı Adem’den bu yana “tevhid”dir. Ve bu mesajın en parlak şekilde ortaya konduğu kitap Kur’an’dır. Yani özetle kâinatın istisnasız tüm hâkimiyetinin tek ve bir olan Allah’a ait olması…

Peki, tevhid neden bu kadar önemli?

Yeryüzünde barışın ve adaletin sağlanması iyiliğin hakim olabilmesi ancak bozulmamış din anlayışı ve tevhid inancın ile mümkün olabilir. Zira gerçek din yeryüzünde insanların birbirleri üzerinde maddi ve manevi üstünlük kurmalarını engeller, yasaklar.[1] Tüm insanları yaratıcı önünde ve adalet/hukuk önünde eşitler.[2] Zenginlerin mallarında fakirlerin de payı olduğunu hatırlatarak toplumsal anlamda sınıf ayrılıklarını ve bu sınıf ayrılıklarından oluşacak adaletsizliği, nefreti ortadan kaldırır.[3] Zekat, infak, vb. yardımlaşma ve paylaşım yollarını açarak, teşvik ederek ve emrederek toplumsal gelirin şefkat ve merhamet esası üzerine paylaşılmasını öngörür.[4] Anne-babaya, akrabalara, yetimlere, toplumsal anlamda zayıf düşmüş kişilere saygıyı, sevgiyi ve şefkatle el uzatmayı emreder.[5] Aklı kullanmayı, Allah’ın harika sanatı olan evreni ve sünnetullah/Allah’ın adeti denilen ve evrende işleyen kurallardan ibaret olan yasaları bulmalarını ve bu yasaları kullanarak toplumsal faydalar sağlamalarını ve Allah’ın varlığına bir yol bulmalarını emreder, öğütler.[6] İnsan-din-Allah ilişkisi içinde aradan tüm aracıları kaldırarak bireyleri doğrudan yaratıcı ile baş başa bırakır.[7] Dağda, bağda bayırda her mekanda ve her şekilde bir Müslüman hiçbir din adamına/dini sınıfa gerek kalmaksızın tüm dini hayatını devam ettirebilmesine olanak sağlar.[8] Böylece insanlar arasında ne dindarlık, ruhbanlık ve bu yolla öteki insanlar üzerinde manevi baskı oluşturacak din sınıfı; ne zenginlik yoluyla maddi baskı ve tahakküm kuracak zengin sınıfı olmayacaktır. İşte bunun gerçekleşmesi ancak gerçek dinin kitabına uymak ve sadece tevhide bağlı kalmakla mümkündür.

Zira;

Allah ile kul arasında aracılar koymak[9], Allah’ın nihayetsiz kudretini ve şeriksiz hâkimiyetini ve tasarrufunu bir takım insanlar arasında paylaştırmak, ölülere, bir takım kişilere, isimlere neredeyse ilahi boyutlara varan tasarruf yetkileri atfederek onları putlaştırmak suretiyle Allah’a şerik etmek[10], kendisinden doğrudan şefaat umulan şefaatçiler türetmek[11], din sınıfı ruhban sınıfı türeterek bu kişilere bir üstünlük vasfı vermek[12],  Allah’ın dışındakilerden, yaratılmışlardan doğrudan medet, himmet, kurtuluş beklemek, onlardan yardım istemek[13], dini menfaat ve geçim aracı kılmak[14], aklı ikinci, üçüncü plana iterek aklı imanın karşısında bir düşman olarak görmek ve göstermek ve böylece kendi çevresindeki cahil insanları çok kolay bir şekilde tesirleri altında gütmek[15] gibi tevhide balta vuran uygulamalar yukarıda gerçek dinin gerçekleştirmek istediği tüm hedefleri doğrudan yok etmektedir.

Dini menfaat aracı yapanlar bu yolla hem maddi zenginlik sahibi oldukları gibi hem de diğer insanlar karşısında dindarlık görünümü ve adı altında bir itibar ve üstünlük elde ederek manevi yoldan onlar üzerinde tahakküm kurarlar. Bu da yukarıda da beyan edilen Kur’an’ın temel mesajlarına zıttır.

Din adına yalanlar düzerek Allah ile kullar arasında aracılar koyulması gerektiğini iddia edenler bir yandan da kendilerini, çevrelerini, topluluklarını, efendilerini vb… Allah ile kul arasındaki en yüce aracı olarak göstererek bu yolla büyük bir maddi ve manevi güç elde ederler. Bu sayede kendilerini ve yakın çevrelerini Allah ile kul arasında başvurulması gereken aracılar olarak gösterenler kendilerine ya da kendilerini temsil eden putlaştırdıklarına insanüstü bazı harikalar atfetmek suretiyle insanlar üzerinde oldukça büyük tahakkümler kurarak büyük servetler ve güç elde ederler. İslam dinine karşı çıkanların elebaşlarının neredeyse hepsi zamanının kendi anlayışlarına göre en dindar ve en zengin kişileriydi. Onlar da her şeyi Allah’ın yarattığına inanır, kendi bozulmuş itikatlarınca da olsa ibadet ederlerdi…[16] Fakat toplumsal zulüm ve adaletsizlik kendilerine maddi ve manevi menfaat devşirdikleri şirk inancı yüzünden had safhada idi…

Keza son olarak aklı dinle çatıştırmak yoluyla aklını kullanarak sadece Allah’a kul olmak isteyenleri türlü iftiralarla, sapık, zındık, din dışı göstermek suretiyle hem kendilerini Allah yerine koyarak bu kişiler hakkında hükümler verir, hem de bu kişilerin toplumdan soyutlanıp güçsüzleştirilip, itibarsızlaştırılmasını sağlarlar.[17] Bu sayede kendi hataları, yanlışlıkları, şirkleri eleştirilemez kendi kurdukları krallıkları sürekli devam edip gider… Eğer rivayet doğru ise Ebu Cehil’in Bedr savaşı öncesinde yaptığı söylenen şu dua Hz. Peygamberi sapık ve din dışı görmesi ve göstermeye çalışması açısından çok manidardır. “Allah’ım! Bizimle akrabalık ilişkisini keseni, bize bilmediğimiz şeyleri getireni ve adamlarını helak et. Bu gün burada haklı olanı galip kıl haksız olanı perişan et.” (Ebu Cehil)”

Garip olan; “Yalnız Allah’a dua ederiz, sadece Allah’tan yardım dileriz, kâinattaki tüm tasarruf Allah’a aittir vb. Bizim hidayet kaynağımız Kurandır.” diyenler sapık, zındık ve kâfir olarak ilan edilirken; “Allah’tan başkasından da hayli hayli yardım istenir, ölülerden yardım istenir, Allah ile kul arasına insanları Allah’a yaklaştıran aracılar konulabilir, bu aracılardan direk himmet ve yardım beklenebilir, bunlar tasarruf sahibidirler Allah’ın tasarrufunda ortaktırlar, her yerde her an bizi duyar ve bizim yardımımıza koşarlar, dua istediğimizde duamıza anında cevap verirler vb…” diyerek bu fikirleri savunanlar gerçek mümin ve Müslümanlar olarak kendilerini ortaya sürmekteler.

Peki tevhid inancı yıkılırsa sonuçta ne olur?

Sonuçta inançlı toplumlarda çok çeşitli/muhtelif sınıflar/hizipler/gruplar ortaya çıkar ve bu sınıflar bir şekilde akıllarını bir kenara atmış çok sayıda insanı kendilerine bağlamak için kendilerinin Allah ile kul arasındaki en yüce/en doğru tek gerçek köprüler/aracılar olduklarını iddia ederler. Bunun neticesinde başka gruplar ve hizipler de kendi çevrelerini bu şekilde en üstün aracılar kılmaya çalışırlar. Neticede inananlar hiziplere, gruplara, parçalara ve fırkalara bölünür. Her fırka bir diğerini türlü iftira ve kötülemelerle karalamaya ve din dışı ilan etmeye kalkar. Bu da toplumdaki birlik, beraberlik, İslam ve iman kardeşliği anlayışını yıkar; adalet, sevgi ve samimiyet duygularını köreltir. Din içinde grup, fırka ve mezhep savaşlarının çıkmasına netice verir.[18]

Keza akla karşı düşman olan toplumlar Allah sünnetine/adetullaha karşı geldikleri ve kendilerine verilen en değerli hediye olan akıllarını kullanmadıkları için dünyanın en geri kalmış, en fakir, en cahil ülkeleri haline gelirler.[19]

Keza dini maddi menfaat aracı haline getirerek saltanat kuran sahte dindarlar ayrıca dini de kendilerine özgüleyerek kötü örnek oldukları için pek çok insanın iman etmesine/inancına engel olurlar.

İsteyenler hali hazırdaki İslam dünyası ülkelerini derinlemesine araştırabilir. Acaba İslam ülkelerindeki kan, gözyaşı, geri kalmışlık, cehalet, düşmanlık, iç kargaşalar, insan haklarındaki içler acısı durum, adaletsizlik, suç olayları ve güvensizlikteki artış vb… kötü tablo kimlerin suçu?

Acaba inananların silkelenerek akıllarını başlarına alıp derin bir özeleştiri yapma; sahip oldukları en kıymetli hazineleri olan akla ve arı, duru, saf ve bozulmamış kaynak olan ilahi vahye (Kur’an’a) dönüş yaparak kendilerine çekin düzen verme; başlarını, soktukları kumdan çıkararak dünyaya ve kendi hallerine bakma zamanı çoktan gelmedi mi?

Bir sonraki yazımda biraz da hurafelerden bahs edelim…

www.ateizmvedin.com

Metin AYDIN

 


[1] İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. ( 28.83 )

Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allâh yanında en üstün olanınız, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allâh bilendir, haber alandır. (49:13)

[2] Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. 16/90

Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. 4/58

Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever. 60/8

Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. İsteklerinizi Allah’ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” Nisa/14

[3] Ki onlar, gayba inananlar, namazı kılanlardır. Ve kendilerine rızk olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır. Bakara/3

Ve onların mallarında belirli bir hak vardır. Yoksul ve yoksun olan(lar)için… Mearic Süresi /24-25

[4] Dini yalanlayanı gördün mü- İşte yetimi itip-kakan; Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. Maun 1-3

[5] …Allah’tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. 2/83

[6] Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir. Enfal/22

Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? Al-i İmran 65, Araf 169, Yunus 16, Enbiya 10, Enbiya 6, Müminin 80, Kasas 60, Saffat 138

Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. Yunus 100

[7] Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb’im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğruyu ve iyiyi bulabilsinler. 2/186

Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah’ındır! O’ndan başkasını veliler edinerek, “biz onlara, bizi Allah’a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz.” diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 39/3

[8] Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi.”3/191

[9] Gerçek dua/medet umma yalnızca O’nadır. O’ndan başka dua ettikleri, kendilerine hiçbir cevap veremezler. Bunların durumları, suyun ağzına gelmesi için avuçlarını ona açmış bekleyen adama benzer. Hiçbir zaman suya kavuşamaz. İşte kafirlerin duası sapıklıktan başka bir şey değildir. (13/14)

İyi bil ki, halis din yalnız ALLAH´ındır. O’ndan başka veliler edinenler şöyle derler: “Biz bunlara, sırf bizi ALLAH’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz”. Süphesiz ki ALLAH, onlar arasında, ayrılığa düştükleri şeyde hükmünü verecektir. ALLAH, yalancı, nankör (inkarcı) insanı doğru yola iletmez. (39/3)

[10] ALLAH’tan başka yakardıkları(çağırdıkları, yalvardıkları) hiç bir şeyi yaratamazlar, üstelik onlar yaratılıp durmaktadırlar. Onlar ölüdürler, diri değildirler. Ne zaman dirileceklerinin şuuruna da varamazlar. (Nahl; 20-22)

[11] “De ki: Şefaat yetkisi, tümüyle Allah’a aittir.” (Zümer 39/44)

[12] Bir bid’at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır. 57/27

[13] Allah dışında yakardıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer iddianızda haklıysanız, hadi çağırın onları da size cevap versinler. 7/194

[14] Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap’ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, “İşte bu, Allah katındandır!” derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yüzünden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yüzünden! 2/79

[15] Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. 10/100

[16] Andolsun, onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim (sizin yararınıza) boyun eğdirdi?” desen; “Allâh”, derler. O halde nasıl Allâh’ın (birliğinden) döndürülüyorsunuz? 29/61

Eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan yemin olsun, “Allah” derler. De ki: “Hamt Allah’adır!” Ama onların çokları bilmiyorlar.31/25

[17] Onlara, “İnsanların inandığı gibi siz de inanın” dendiğinde, “Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?” derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar.2/13

[18] Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.3/103

Allah katında din İslam’dır/barış ve esenlik için Allah’a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah’ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir. 3/19

[19] Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. 10/100


About the Author
Author

metinlone

Comments (7)
Leave a reply

Reply to metinlone Cancel reply

Name (required)

Website