Yobazizm

Adsız

Yobaz:

Dini bağlamda; bağnazlığı aşırılığa taşıyan, diğerlerini baskı altına alıp fikirlerini empoze eden.

Mecazen; bir fikre, bir inanca aşırı derecede bağlı kalan.

Halk ağzıyla; kaba saba, inceliksiz.

Sözlüğün “yobaz” kelimesine yüklediği anlamlar böyle. Ben bu yazıda kavramın sadece dini bağlamını işlemeye çalışacağım. 28 Şubat süreciyle oluşturulan medya algısından olsa gerek “yobaz” denince bir çok kimsenin aklına sarıklı, sakallı, cübbeli, tesbihli insanlar geliyor. Buna şekilci yobazlık algısı demek daha doğru olsa gerek. Türkçeye kazandırdığım bu yeni kavramla beraber kendimle gurur duyduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Yobazlık ölçüsü eğer sakal ile belirlenseydi Dostoyevski ve Tolstoy başı çekerdi diye düşünüyorum. Karl Marx “Yobazlık Okulu”nun kurucusu olur ve Darwin’de ona eşlik ederdi. Sanırım bunca geyik muhabetiyle sizi biraz neşelendirme kaygısı güttüğüm bu yazıda asıl meseleye girmenin vakti geldi. Biraz daha devam edersem sıkıntıdan patlayacağınıza neredeyse(?) eminim.

Ülkemizde sosyolojik açıdan gözlemlediğim iki çeşit yobaz tipi olsa da tek bir açıdan bakıldığı için bu kavram din ile eşleşmiş durumda. Bu sebeple ben de ideolojileri birer din olarak tanımladığımı belirterek algıyı biraz daha genişletmeye çalışacağım. Sonunda geniş kitleler tarafından nefret edilmekte olsa ağızlarınıza bulaşan salçayı size gösterip peçete uzatmayı kendime bir borç biliyorum.

İlk algı; Semavi Din Yobazlığı;

yobaz_1341278351

 

Aslında bu resimle beraber konuyla ilgili herhangi bir yorum yapma gereği kalmıyor. Bunu paylaşıp bırakmalı ya da boş bir sayfa bırakıp ikinci konuya geçilmeli. Çünkü bu tip yobazlık olabildiğince fazla rahatsız ediyor. Ne yazık ki şirk içinde yaşayan sözde müslümanların çoğu Sünnetullah(Allah’ın yasası)’a ters düşen ifadeleri sanki Allah’ın emriymiş gibi kabul etmekten bir an olsun vazgeçmiyorlar. Dünyanın etrafını defaatle dolaşmışlar gibi kulaktan dolma bilgilerle işkembe-i kübradan atıp tutuyorlar. Kuran okumak denince onu yüzünden/anlamadan okumak olarak algılayan insanlar midesinden konuşan vaizlerin sözlerine kulak asmayı sürdürüyorlar. Marx’ın dediği gibi dinin afyon yönüyle o kadar çok ilgileniyorlar ki gerçek dini aramayı akıllarına bile getiremiyorlar. Yobazların temel savunma mekanizmaları ise nedense hep aynı: “Atalarımızı neyin üzerinde gördüysek onu yaparız…” Oysa Allah soruyor”atalarınız hiç birşey akletmeyen insanlar olsa da mı?” Problemin kökü de bu sorunun cevabında yatıyor aslına bakarsanız. Bir şeyin ardına sorgusuz sualsiz bağlanıp gitmek, Kurani bir ifadeyle “Allah’ın ayetlerini az bir fiyata satmak” demek değil de nedir? Ne olup olmadığını “mesajın kendisi”anlatıyor aslında. Bu tip bir yobazlıktan kurtulmanın tek yolunun Mesaj’ı anlamak olduğu kanısındayım. Yeter mi? Elbette yetmez. Yetmez ama evet mi? Hayır. Anlaşılanı hayata tatbik etmek gerekiyor. Tatbik yeter mi? Hayır. Beşer unutur o yüzden hatırlatmak gerekiyor. Nasıl? Sürekli tekrar etmek ve yenilenmek gerekiyor. Yoksa Kuran’a dayanmayan her türlü saçmalığı din emrediyormuş gibi bir yaşayış biçimi içerisinde yobazlığın pis sularında dolaşır halde buluruz kendimizi. Sonra dünyanın düz olduğu bilgisinin kanıtlarını ararız yukarıdaki amca gibi. Yahut kalp spazmı geçiren ve hastaneye gitse kurtulacak birine “Ya-Sin” okuruz.

yobaz_1341348972


Beyin yamyamlarıyla mücadele etme hususunda kararlı davranmalı “Allah, Beyin, Özgürlük” diye haykırmalı…

İkinci algı; İdeolojik Yobazlık;
Öncelikle kavramları tanımamız gerekiyor elbette. Yobazlığın ne olduğunu az önce okuyup özümsemeye çalıştığımıza inanıyorum. O zaman öncelikle “ideoloji” kavramını tanımlamamız gerekiyor.
İdeoloji, siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir siyasi partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, ahlâki, estetik düşünceler bütünü.
İdeolojiler (izmler) bir çok kişi için birer din halini almış durumdalar. Bu ayrıca üzerine yazılması gereken bir konu ancak bağlamı ilgilendirdiğinden konudan kopmadan biraz değinmek zorundayım. İdeolojilerin amentüleri, peygamberleri(kurucu lider), değişken elçileri(dönemsel lider), ayinleri/ritüelleri(resmi törenler, semboller) gibi bir çok özelliğiyle bir dine dönüşmemesi mümkün değil. Ülkemizde pek çok çeşidi olan bu yobazlık tipi semavi din yobazlığından bazı zamanlar daha tehlikeli olabiliyor.

İnsanlar ideolojilerini ilahlaştırdıkça eksikliklerini göremiyor ve gelen her eleştiriyi bir saldırı olarak görüp karşı atağa geçiyor. Sütten çıkmış ak kaşık olma konusunda uzman olan beşer yine bir beşerin fikrinin eksiksiz olacağına kendini o kadar inandırıyor ki bu uğurda ölmeyi bile göze alabiliyor. Ne için? Bir hiç için…

 

Derin dondurucuya süresiz olarak kaldırılan aklın yerine naklin geldiği her yerde bu yobazlıkla karşılaşmamız mümkün. Entellektüel yobazlık semavi dinlerdeki cahil yobazlığından daha tehlikelidir. Çünkü bu tip yobazlar genellikle fikirlerini sözüm ona mantık çerçevesinde değerlendirip bir sonuca varmış izlenimi uyandırmaya çalışır. Bu kimseler at gözlüklerinin olmadığını iddia ederler ve fikirlerini dayatmak için her türlü mekanizmayı harekete geçirirler. Fakat at gözlükleri bir kenara gözlerine perdeleri çoktan çekmişlerdir. Onlar gibi düşündüğünüzde ilerici, onlar gibi düşünmediğinizde gericisiniz… Geçmişin, günümüzün ve geleceğin en büyük yobazlık örneği ırkçılığa gelince; ırkı yüceltmenin bir manası varmış gibi salt bir insan ve dünya vatandaşı olmak varken, ölümlü olduğunu unutan insanın düştüğü bu gaflet beyini kiraya vermenin bir tezahürü değil midir? İdeolojik fikirler kolaylıkla yobazlığa dönüşebilir. Bu tür yobazlık yok ediciliği emreder. “Benim gibi düşünüyorsan seninle aynı fikirdeyim” felsefesini hayata tatbik ettirir. Dünya üzerinde yaşayan irade sahibi varlığın hal-i pür melali…

Her ne kadar bir çok görüşüne katılmasam da Yaşar Nuri Öztürk’ün şu sözleriyle yazıyı bitirmenin yerinde olacağı kanaatindeyim;
“Çağdışı yobazlık, eskiyi putlaştırır; çağdaş yobazlık ise içinde yaşanılan zamanı…”

İfrat ve tefritten uzak bir yaşam dileğiyle…

Erdem Uğur Akbıyık
www.kitapyukluesekler.com


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Reply to kitapyukluesekler Cancel reply

Name (required)

Website