Yöntemimizde Sorun mu Var, Neresinde?

Mezhepsizlik mezhebi diye eleştiriliyoruz tabi herkesin taraflara ayrıldığı bir yerde tarafsız olmak ayrı bir taraf olmayı beraberinde getiriyor. Ama… Haklı olabilirler mi? Mezhepsizlik Sünnilik ile denkse; Hanefiliğe, Şafiliğe denk olacak şeyler de oluşmaya başlıyor olabilir mi?

Mezhep konusu hadis konusuyla yakından ilgili ve hadis konusu karmaşık, derin bir konu. Bazen Kuran’dan öyle güzel yerlere, öyle güzel şekillerde bağlanıyorlar ki gerçekten bu sahih olabilir diyorsunuz. İşte bu gibi zamanlarda kafam çok karışıyor. Mesela bizler Ayetel Kürsi’nin önemli olduğunu öğreniyoruz toplum/atalar dini sayesinde. Hatta ezberliyoruz, koruduğuna inanıyoruz vs. vs. Bu video da onunla ilgili ve özel bir ayet olduğuna tanık oluyoruz.

–          https://www.youtube.com/watch?v=-JYBuf5hmAA

Hadisleri tümden reddetmek için gayet güzel sebepler var ama sonuçta Peygamberimiz de hiç mi konuşmadı? Bir yazarın, düşünürün sözünü beğenip sağa-sola yazıyorsam neden ben aynı şeyi Peygamberimin sözü için de yapmayayım ki? Hadis konusu kocaman bir şey ve bu kadar büyük bir şeyi tümden reddetmek bir gerçeği görmezden gelmek gibi geliyor bana. Sonuçta bu da bir uzmanlık işi. Ancak ateizm/kâfirlik de kocaman bir gerçek, Peygamberimiz Muhammed’den önce de vardı ama yanlış işte. Şu da bir gerçek ki kimse hadisleri toplayan kişilerin ilahi ilham aldığını iddia edemez. Eğer o insanlar çıkıp hadis toplamasaydı ve bu fikir başkalarının aklına gelmeseydi muhtemelen hadis kitabı/kaynağı diye bir şey bugün olmayacaktı. Halkın arasında hala birtakım ifadeler dolanırdı ancak bunlar hiçbir kaynağa dayanmadığından bu konu hakkında hiç şüphemiz kalmazdı. İslam düşmanlarının da faydalanabileceği bir kaynak olmazdı böylece. Tabi Kuran’ın Muhammed’in sözü olmadığını kanıtlamak için kimse ‘Hadislerle Kuran ayetlerinin formu çok farklı ki.’ diyemezdi.

Her ne olduysa hadisler bir şekilde toplanmış. Muhtemelen o dönemlerde ‘’Peygamber bunu söyledi, o şunu görmüş, bu böyle olmuş…’’ gibi laflar ortalıkta dolanıyordu. Her zamanın bir modası vardır. Nasıl bugün bazı fikirleri savunmak havalı görünüyorsa tahminim o ki o dönemlerde de böyle bir moda vardı. Hadis toplayıcıları da ortada sağlam bir kaynak olsun diye girişmişlerdir bu işe. Tahminimce her şey bu veya buna benzer sebeplerden dolayı başlamıştır. Bilemem. Fakat başta dediğim gibi: Eğer o insanlar çıkıp hadis toplamasaydı ve bu fikir başkalarının aklına gelmeseydi muhtemelen hadis kitabı diye bir şey bugün olmayacaktı. Öyle ya da böyle yazılırdı birtakım kitaplar ancak bunlara kimse sahih gözle bakamazdı. Güzel bir sorun.

Ya kimse böyle bir işe girişmeseydi ve bugün böyle kitaplar olmasaydı ne olurdu? ‘’Yöntemimizi belirlemeliyiz, elbette Kuran’a aykırı hadisleri alamayız ancak Kuran’dan herkes farklı şeyler anlar bizim için ise önemli olan Peygamberimizin ne anladığıdır.’’ , ‘’Peygamber bir postacı değildir.’’ diyen insanlar ne yapacaklardı? Ortada Kuran olacaktı sadece. O zaman Kuran’a daha sıkı sarılmayacak mıydık?

Aslında bu soruya pek olumlu bir cevap veremiyorum. Daha sıkı sarılırdık, daha iyi anlamaya çalışırdık ancak galiba bir yöntem sorunumuz var. Çünkü bugün Kuran temelli düşünen insanlar bile farklı şeyler söyleyebiliyor.  Birileri Kuran’da başörtüsü var derken diğeri yok diyor, biri namaz 5 vakittir derken diğeri 3 diyor, kimisi adetli kadın namaz kılamaz ve cinsel ilişkide bulunamaz ancak diğer her şeyi yapabilir diyor, bir başkası namazdan da sorumludur diyebiliyor. Biri çıkıp Kuran’da el kesme cezası yoktur o mecazdır derken bir başkası mecaz olarak ele almamızı gerektirecek bir şey yok diyor o ayette. Bunları söyleyen insanlar mezhepsel yorumlarla zaten ilgilenmiyorlar öyleyse sorun ne?

Bugün Kuran’ı okuyan bir Budist, Ateist, Yahudi sonradan müslüman olmasa bile ‘’Bu dine göre namaz çok önemlidir ve savaş halinde bile bırakılamaz.’’ der. Gayet der bunu. Birisi çıkıp ‘’Namaz kılmadan önce yüz yıkanmasa da olur.’’ derse bu kişiler gayet karşı çıkabilirler. Ben burada ‘’Zinanın cezası için 3 şahit yeterlidir.’’ dersem olay çıkar. Herkes bunları gayet biliyor peki neden bazı konularda farklı şeyleri savunuyoruz?

Bunlar Kuran’ın gayet açık bir şekilde söyledikleri. Her şeyi bu kadar açık söylemez. Mesela teorik olarak Kuran’da ‘Ancak 20 yaşında evlenilebilir.’ gibi bir ifade yok. Fakat kimse kundaktaki bebekten 80lik nineye kadar herkes evlenebilir diyemez. Çünkü ilgili ayetlerden bu işin mantığını gayet rahat bir şekilde çıkartıyoruz. Şahit konusunu da öyle. Bunların gayet mantıklı açıklamaları var. Birisi ilk başta anlamamış olsa bile ona açıklandığında ya da o kişi derin derin düşündüğünde fark edebilir.  Neden her konuda hemfikir değiliz o zaman?

Gayet hepimiz anladık ki mezheplere/ kimseye sırtımızı dayamamalıyız. Hadislere de mutlak sahih gözüyle bakamayız. Birisi bize bir şey söylüyorsa kaynağı Kuran değilse kabul etmiyoruz. Ancak bazı şeyler Kuran’a dayandırılarak ve açıklanarak söyleniyor. Mesela geçenlerde bilgisine güvendiğim, Kuran’dan konuştuğunu düşündüğüm birine internet üzerinden namaz vakitlerinin kaç olduğunu sordum ve 5’tir dedi.(Açıklamasını istemedim.) İsim vermek istemiyorum ancak muhtemelen sizin de bildiğiniz, takdir ettiğiniz bir kişi. Konuştuğum kişinin gerçekten o olup olmaması ayrı bir konudur ancak bunu söyleyenler ve Kuran’a dayandıranlar var. Ayetlere genel bakınca bana biraz karmaşık geldi. Her iki görüşün detaylı araştırmasını yapmadım.. Genç bir kız olduğum için başka konuları daha çok merak ettim. İşin trajikomik tarafı ise her gün yaptığınız bir ibadetin sayısının en az kaç olması gerektiğini bile bilmiyorsunuz.

Bizim için tek sağlam kaynak Kuran, dolayısıyla karşımızdaki kişi Kuran’dan konuşuyorsa kulak kabartıyoruz. En azından ben böyle yapıyorum. Elbette Arapça bilen ve yıllarını Kuran’a adamış kişilerle benim bakış açım çok farklı olacaktır. Fakat neden bu kişiler aynı şeyden farklı sonuçlar çıkartıyorlar da ben kafayı yiyorum? Arapça biliyorlar, vakitlerini Kuran’ı anlamaya ve anlatmaya adamışlar, söylediklerini mezheplere bağlamıyorlar hatta Kuran’a bağlıyorlar. Birçok konuda hemfikiriz de. Eee peki ama neden farklı fikirler?

Bizim Kitabımızda yoruma açık bölümler var, tüm insanlığa yönelik olduğundan herkesin farklı şeyler anlaması ve bazen insanların detayları gözden kaçırabilmesi kadar doğal bir şey yok ama bu Kitapta muhkem ayetler de var.

10 kişiden aynı romanı okumalarını isteseniz herkes farklı yorumlar çıkartacaktır fakat içinden bir cümle seçtiğinizde o bölümde mecazi öğeler yoksa herkes aynı şeyi anlayacaktır. Örneğin ‘’Ali’nin elinde iki elma vardı ve koşarak eve gitti.’’ cümlesi. Biri bunu heyecanla diğeri sevinçle olarak anlayabilir, hikâyenin bağlamına göre telaşla da olabilir ancak kimse Ali’nin yürüdüğünü iddia etmez.

Birileri gerçekten doğruyu söylüyor birileri de bilerek veya bilmeyerek bir iddia ortaya atıyor. Genel anlamda güvenebileceğinizi düşündüğünüz insanlardan farklı cevaplar almak ise insanı kararsız bırakıyor.

Kendi adıma konuşmak gerekirse ben sonunda şunu fark ettim;

Ben doğruyu yanlış yöntemle arıyorum. Doğruyu nasıl bulabileceğimi biliyorum, çok kaliteli bir navigasyon cihazım ve kesinlikle güvenebileceğim biri var ama ben sora sora Bağdat bulunurdan vazgeçemiyorum. İşte bu yüzden ben yine eski usule, hepimizin eleştirdiğine farkında olmadan uydum. Doğruyu bulduktan sonra sapmak yani.

Aradığım konularla ilgili internette çeşitli sayfaları dolaşırken aslında Kuran’dan bir cevap ararken Kuran’a bakmayı unuttum. Önce O’na bakıp düşünecektim sonra araştıracaktım. Ama ben bazı konular için tam tersini yaptım. Elim hala önceden kopyaladığım bazı linklere kayıyor cevaba hemen ulaşmak istediğim için kendimi tutmak zor oluyor ancak bu yöntem işe yaramamışken devam etmek akıl işi değil.

Aslında bu yöntemin hiç faydası olmadı dersem yalan olur. Sonuçta internette dolaştığım sayfalar sayesinde bir şeyleri anlamaya başladım. Beynime güzel sinyaller gitti. Ancak dengeyi korumak önemli tabi. Anlaşılan yöntemimi her an sorgulamam ve güncellemem gerekiyor.  Sanırım biz de, genel olarak güvendiğimiz fakat bazen farklı hükümler çıkartan kişiler de yöntemlerini gözden geçirmeliler. Eğer hatamızı şimdi bulup düzeltmezsek mezhepsizlik mezhebinin alt dalları oluşmaya başlayabilir. Kısacası doğruyu bulduktan sonra sapabiliriz.

—Hepimiz az çok bir şeylerin farkına vardık fakat bazı konuları anlamamız için kat etmemiz gereken yollar mı var?

—Atalarımız zamanında iyice zehirlendi de bu genetik hastalıktan bir türlü kurtulamıyor muyuz?

—Fazla mı aceleciyiz de bazı detayları göremiyoruz?

—Doğruyu bulduktan sonra mı sapıyoruz?

– Kuran’dan her şeyi ‘’Şu şöyle, bu böyle..’’ diye, pat diye söylemesini mi bekliyoruz?

 


About the Author
Author

violet

Comments (4)
Leave a reply

Reply to sonerizgi Cancel reply

Name (required)

Website