İnkârlara da Îman Etmek…

Kur’an-ı Kerim çok eşsiz bir kaynak gerçekten.

İlk zamanlar kişilerin Kur’an-ı Kerim’in bahsettiği konulardan bahsetmem ve yeterince ilgi gösterilmediğini, olumsuz türlü cevaplar almam bunun da imtihanımızın bir parçası oluşu ve bunların nedenleri de Kur’an-ı Kerim’de açıklanıyor. Ne güzel. Demek ki kendimi üzmemin ve ya sıkılmamın bir açıklaması ancak kendimin yanlış olan şeyleri yapmamdan daha henüz dosdoğru olamadığım içindi bunu fark ettim sabır ayetine uymak ile, ayrıca not ettiğim bazı yazılarda da ayet bütününe uymadığım için düşündüğüm yanlışlıkları da tespit ettim ve her fecir emrini yerini getirerek ikame ettiğim Kur’an-ı Kerim okuması ile dosdoğru olmak için çalışıyorum Yüce Allah’ın izni ile. Kur’an-ı Kerim okuyanın kendisine de dikkat etmesi yönünde uyarıyor , kurtuluşu kişinin kendisinin  iman edip, Yüce Allah’ın hükümlerine İslâm yani tam manası “teslim” olmasıyla Müslümanlık (Allah’a kulluk) sağladığı söyleniyor. Teslimiyet kurtuluştur, canımız ile malımız ile yardımı da gerçek muhtaca şahitlik ederek, emredilen kişilere ulaştırarak tam manasıyla bir teslimiyet benim anladığım.

Teslim olmak dosdoğru olmaktır hakikatten. Yüce Allah’ın vaadi ne kadar da gerçek, koşullu teslimiyet mi olur ? Hayır, İslâmiyet biz kulları en güzeline doğru kılavuzluk eder Kur’an-ı Kerim ile. Ayetler ile sabit her türlü öğüdü içimize sindirerek düşünerek, anlamanın yoluyla uygulamalıyız düşüncesindeyim ayetler bana bunu düşündürdü.

Gördüğümüz inkâr bile Yüce Allah’ın vaadinin ne kadar doğru olduğunun bir delilidir. Müslüman değilsin demek yasak iken, kötü söz söylemek yasak iken, sözün en güzelini söylemek var iken, kimin ne olduğunu – hayırlı olduğunu yalnızca Yüce Allah biliyorken kim bozgunculuk yapıyor bunu bir daha düşünelim, söyleyip çıkmazda selametle demek ile arada ne kadar fark var değil mi? Günlük hayatta çok kez bu böyle dediğimde pişmanlıklarım oldu belki de çok zan da bulundum, bazen her şey göründüğü gibi de olmayabilir.

Ben de zamanınca açıklamalarda bulunmaya çalıştım, çok zorlandım açıklamakta çünkü çok kişiye çok soruya bir anda karşılık verilemiyor, veremediğinizde ise sanki sizi mat etmiş sanıyorlar onların düşmanlığı size olmuyor Kur’an-ı Kerim’e oluyor tıpkı Resül’ün yaşadığı gibi bir hadisedir günümüze yaşanabilecekler bazen. Yüce Allah’ın izni ile sadece çok hırslandım ve kendimi tuttum Kur’an-ı Kerim’in dışına çıkmamak için ve çekildim bunu yaşayanlara selam ediyorum.

Yüce Allah her şeyi biliyor, ben elimden gelen en ufak yardım karşıma çok daha fazlasıyla göreceğim buna inanıyorum buna karşılık diğerlerini de Yüce Allah bilir. İlle de  para da değil iyilik yapabilmenin yolu bu bilgi ve zaman harcamak, harcayabilmek teslim kalıp emredileni yapmaktandır bu Müslümanlık için zorunluluk yarışın da namazı kılın, zekatı verin, faizi almayın gibi bir emirdir ayırt etmek, düşünmemek yanlış olur Kur’an-ı Kerim’e göre. Peki günlük hayatta kaç kişi ile muhabbet kurup bahsedebilirdim? Günlük hayatta koşuşturmamda bir otobüste birbirlerine dönük ikili koltukta oturan yaşlı bir adam diğerlerine Kur’an-ı Kerim’i anlamaktan bahsediyordu. Bu kişi amel etmek istiyor, peki bizler ne yapıyoruz bunu düşünmek gerekir bunu düşünmek düşündürmek istedim. Elbette bunu yaparken Kur’an-ı Kerim’i tümüyle okumuş, bize emredilen , düşünme, anlama aşamalarını yapmış olmamız bize yöneltilecek sorularda açıklamayı göstermemizde bize yardımcı unsur olacaktır. Hiç bir şey diyemiyorsak, orta halli Türkçe bir Kur’an-ı Kerim hediye etmeye ne derdiniz?

Ayrıca yazımın devamında bazı küresel sorulardan bahsetmek istiyorum.

Kutuplarda gece ve gündüz ile ilgili bilgisizlik nedeniyle bazı İslâm karşıtlığı meydana gelmiştir.

Bu sorunun çözümü ancak kişilerin gerçekleri öğrenmesi ile mümkündür. Hak geldi batıl yok oldu diyen Kur’an-ı Kerim değil mi? Kur’an-ı Kerim’de belirtilmeyen hususların üzerine gidip, olanları da kabul etmemek buna inanmamak kişilerin tercihleridir, farkında olduktan sonra.

Kur’an-ı Kerimde gece “yıldızlarla süslenmiş olan” şeklinde tarif edilir. Yani gece karanlık olur, geceler hep karanlıktır, (….) diye bir ayet yoktur. Aksine gecenin “yıldızlar ile süslü” olduğu belirtilerek, kişilere bir rehberlik edildiğine şahit oldum. Gün ölçütünü belirten çizgi ayetini de unutmayalım o da bizim için bir zamanı belirten bir belirteçtir. Tüm bunlar da kişilere ibadetlerinde kolaylık sağlar, kişilere içinde bulunmuş oldukları zaman dilimini belirtir. Ayrıca soğuk iklimde su bulamamak, toprak bulmaktan kolaydır bir buz parçası ve ya kar parçası gayet uygun temizlenme olanağı bizlere sağlayacaktır.

Kur’an-ı Kerim gece ve gündüz ard arda gelir der. Ancak süre belirtmez, onlar ise yaratmadaki üstünlüğü idrak etmemiştir. Örneğin karanlığı olan gece, aydınlık gündüze 24 saat, 1 gün , x gün sonra ulaşır diye bir ayet yoktur. Aynı zamanda gündüzü gecenin, geceyi de gündüzün üzerine sarıldığından bahseder bu da demek olur ki hiç çatlağını bulamazsınız denilen Kur’an-ı Kerimde ve diğer ayetinde ise direksiz olarak yükseltilen gökyüzünün aynı anda hem geceye hem de gündüze ev sahipliği yapmayacağıdır muhakkak işlem kusursuzca tamamlanacaktır. Her şey mantık aslında. Ancak rüzgarı açıklamak o kadar kolay değildir onlara göre çünkü kaynağı, planı, nedenini açıklamak mümkün görünemez. Rüzgar olmasa bulutlar, bulutlar olmasa yağmurlar, yağmurlar olmasa ekinler, ekinler olmasa… düşünmekte yarar var ki onlar bunlar üzerinde de düşünürler diyen ayetleri unutmamak, kendimizi unutmamak gerekir kimsenin kimseye faydasının olmayacağı gün için diyen ayet.

Yeryüzünde inkâr etmek için yeterince zaman inanmak içinse ondan çok daha fazlası olduğuna inanıyorum. Hatam ve ya kusurum var ise Yüce Allah’a sığınırım. Bu yazıyı sabrı ve gözetim altında olduğumuzu tekrarlama neticesinde, sabır dilekleri ile yazmaktayım. Herkese karşılıksız selam ve sevgilerimle. Yüce Allah dilerse hep Kur’an-ı Kerim ile kalınız, O dilemez ise zaten terk edenlerden oluruz .

 

 


About the Author
Author

Dsnnlrdn.

Comments (2)
Leave a reply

Reply to Pinar_Evrende Cancel reply

Name (required)

Website