İnsanları Karanlıklardan Aydınlığa Çıkaran Kitapta Adalet Üzerine

İnsanları Karanlıklardan Aydınlığa Çıkaran Kitapta Adalet Üzerine

Kuran’da, bu ve bundan sonraki hayatımızla ilgili birçok bilgi yer almaktadır. Bunların en önemlilerinden biri de adaletle ilgilidir. Bu bilgilerin sadece ezberlenmemesi aynı zamanda uygulanması da gerekmektedir. Nitekim, Allah, Tevrat’ta yer alan bilgileri ezberleyen ama uygulamayanları kitap yüklü eşeklere benzetmiş ayrıca ezberleyip uygulamamayı ise ayetlerin yalanlanması olduğunu belirtmiştir. İlgili ayet şöyledir:

“Kendilerine Tevrat verilip de onun gereğini yerine getirmeyenlerin örneği, kitaplar taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan toplumun düştüğü durum ne kötüdür.” (Cuma Suresi, 5. Ayet)

Bu önemli hatırlatmayı yaptıktan sonra konumuza dönelim ve Kuran’da adaletle ilgili ayetleri inceleyelim.

Kuran’da adalete yapılan vurgu müthiştir. Nisa Suresi 135. Ayet, bunun en net ve açık örneklerindendir. Ayette, şahitlik yapan kişinin şahitlikte bulunduğu olay, annesinin, babasının, yakınlarının aleyhinde olsa dahi gerçeğin olduğu gibi aktarılması, çarpıtılmaması ve şahitlik yapmaktan kaçınılmaması yer alır. Ayrıca, şahitlik yapan kişinin şahitlikte bulunduğu olay, ister zenginin aleyhinde olsun isterse fakirin aleyhinde olsun yine de şahidin, kişisel çıkara bakmadan ve duygusal davranmadan şahitlik yapılması emredilir. Şahit, zengin bir adamı kayırmamalı aynı şekilde yersiz bir merhamete kapılarak hakikati gizleme pahasına yoksul bir kimseyi de kayırmamalıdır. Adaleti ayakta tutmak için adaleti öldürmemek için şahit, koşullar ne olursa olsun gerçeği aktarmalıdır. İlgili ayetler şöyledir:

“Ey İnananlar! Şahitliğiniz kendiniz, ana babanız veya yakınlarınız aleyhine bile olsa, şahitlik edecekleriniz zengin veya fakir olsalar bile Allah için şahitlik yaparak adaleti ayakta tutan kişiler olun. Allah, taraflar kim olursa olsun, sizin yakınlığınızdan daha yakındır. Öyleyse, kişisel çıkar ve duygularınıza uyarak taraflı davranmayın. Gerçeği çarpıtırsanız veya tanıklık etmekten çekinirseniz, bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa Suresi, 135. Ayet)

“Konuştuğunuz zaman akrabanız aleyhinde bile olsa doğru olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun.” (Enam Suresi, 152. Ayet)

Bunun yanı sıra, Kuran’da, kendi hatasını veya günahını suçsuz birinin üzerine atmak yasaklanmış ve ilgili kişi kınanmıştır. İlgili ayet şöyledir:

“Kim bir hata veya bir günah işler, sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz, büyük bir bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa Suresi, 110. Ayet)

Ayrıca, Kuran’da, adaletin sadece kendi toplumundan olanlara uygulanması yer almaz. Düşman bir topluluğa dahi adaletli olunması emredilir. İlgili ayet şöyledir:

“Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutun, adaletli şahitlik yapın. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten saptırmasın. Adil olun. Çünkü Allah’ın sevgisini kazanmak için en uygun davranış adaletten ayrılmamaktır. Allah’tan korkun. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.” (Maide Suresi, 8. Ayet)

Dahası, yalana saplanmış ve haram yiyen kişiler bile olsa önyargılı davranılmaması ve bu kişilerin genel durumlarının insanı adaletsizliğe sevk etmemesi bir başka ayette yer alır:

“Yalan için kulak kesilir, boyuna haram yerler. Eğer bu tür insanlar, aralarında hakemlik etmen için sana gelirlerse serbestsin; ister aralarında hüküm ver, ister onları kendi başlarına bırak. Eğer aralarında hükmetmekten kaçınırsan günaha girmiş olmazsın. Fakat aralarında hüküm vereceksen adaletle hüküm ver. Allah, adil davrananları sever.” (Maide Suresi, 42. Ayet) 

Günümüzde, insanlar, kurmuş oldukları düzende, birbirlerini kayırmaya alışmışlardır. Bu durum, geçmişte olduğu gibi günümüzde de birçok yerde devam etmektedir. Özellikle gelişmemiş ülkelerde bu, çok yaygındır. Zaten gelişmemiş ülke olmalarının en önemli sebebi de emanetleri, ehil olanlara vermemeleridir. Kuran’da emanetlerin ehil olanlara verilmesi ve adaletsizlik yapılmaması emredilmektedir. Bu emir, bir domuz eti yememe hükmü, oruç hükmü ve namaz hükmü kadar açık ve nettir. İlgili ayet şöyledir:

“Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor.” (Nisa Suresi, 58. Ayet)

Kuran’da, ayrıca, kamu malının haksız-hukuksuz bir şekilde yenmemesi konusunda uyarı ve emir bulunmaktadır. İlgili ayet şöyledir:

“Paralarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara başvurarak yemeyin. Bile bile günaha girerek halkın parasını haksız yere yemek amacıyla memurlara/yöneticilere rüşvet vermeyin.” (Bakara Suresi, 188. Ayet)

Bunlara ek olarak, insanlar arasında adaleti teşvik edenleri, adaleti savunanları öldürmek, peygamberleri öldürmekle eşdeğer görüldüğünü söyleyebileceğimiz bir ayet yer almaktadır:

“ALLAH’ın ayetlerini inkar edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere ve halkın arasında adaleti savunanları öldürenlere acıklı bir azabı müjdele.” (Ali İmran Suresi, 21. Ayet)

Günümüzde, insanlar, birçok ülkede, kurmuş oldukları yargı sistemlerinde, birbirlerini kayırmaya alışmışlardır. En çok kullanılan adaletsizlik yöntemleri arasında hakime rüşvet yedirmek veya araya aracı sokmak yer alır. Bu nedenle özellikle gelişmemiş ülkelerde adalet mekanizmasına güven çok düşük düzeydedir. Bu bağlamda, bu tür olayları sıradanlaştırmış kişilere yönelik, kıyamet gününe dair, Kuran’da büyük bir uyarı yer almaktadır. İlgili ayet şöyledir:

“Öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, aracılık kabul edilmez, kimseden bir kurtuluş parası alınmaz ve yardım da edilmez.” (Bakara Suresi, 48. Ayet)

Ayrıca, Kuran’da adaleti sağlayanlardan örnek verilmiş ve onlar övülmüştür. İlgili ayet şöyledir:

“Musa’nın halkı arasında hidayete yönelten ve onunla adaleti sağlayan bir topluluk vardı.” (Araf Suresi, 159. Ayet)

Kuran’daki adaletle ilgili diğer bazı ayetler şöyledir:

“Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah, adil davrananları sever. Allah, sadece, sizinle din uğrunda savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve sizin çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmanızı yasaklar. Onları dost edinenler zalimlerdir.” (Mümtahine Suresi, 8-9. Ayetler)

“İnananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa onların arasını bulun. Onlardan biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar salddırgan grupla savaşın. Dönerse onların arasını tarafsızca düzeltin ve adaletli davranın. Allah, adaletli davrananları sever.” (Hucurat Suresi, 9. Ayet)

“Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Kötülüğü, fuhşiyatı ve zorbalığı ise yasaklar.” (Nahl Suresi, 90. Ayet)

Sonuç olarak, bir toplumun veya devletin yıkılmaması, bireylerin hakkına gereken önemin verilmesine yani adaletin sağlanmasına bağlıdır. Kuran, hükümleri çok sağlam bir güven ve adalet temeline dayalıdır. Pek çok ayette adaletin gözetilmesi, haksızlıklara karşı mazlumun desteklenmesi ve bu sayede toplumsal düzenin sağlanmasına yönelik emirler yer almaktadır. Müslümanlara düşen bu emirleri yerine getirmektir. Sadece Müslümanlar değil, aynı zamanda tüm insanlar, sağlam bir adaletin tesisi için, Kuran’ın adaletle ilgili bu ilkelerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Kuran’ın vahyedildiği zamana bakıldığında, dünyanın hemen her yerinde, adaletsizliğin olduğu, haksızlık ve hukuksuzluğun diz boyu olduğu, mazlumun ezildiği bilinmektedir. Öyle ki, o dönemin dünyasını ve atmosferini, kasvetli ve zifiri karanlığa benzetebiliriz. İbrahim Suresi 1. Ayette, Allah, Kuran için, “İnsanları, karanlıklardan aydınlığa çıkaran kitap” ifadesini kullanmaktadır. Hem bu dünyadaki hayatımız hem de bundan sonraki hayatımızda iyilik ve güzellik görmek adına, bütün insanların Kuran’ı okuyup uygulayarak karanlıklardan aydınlığa çıkması duası ile…


About the Author
Author

Editor 3

Comments (1)
Leave a reply

Reply to Şimşek Cancel reply

Name (required)

Website