Kuran, Duvara Asmak İçin mi Vahyedildi?

Kuran, Duvara Asmak İçin mi Vahyedildi?

İman ettiğimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Allah sözleridir” diyerek biz insanlara tebliğ ve emanet ettiği kitaptır Kuran.

Evet… İman ettiğimiz, ancak, içinde ne olduğunu çoğumuzun bilmediği bir Kitap. Hiç okumadığımız ya da okumuş olmak için, sevap kazanmak (!) için anlamasak da arapça okuduğumuz fakat çoğumuzun anlamadığı bir Kitap.
Kutsal olduğu için sarıp sarmalayarak kimse dokunmasın diye duvarlara astığımız, abdestsiz dokunmanın bile günah (!) sayıldığı bir Kitap.

Kitabı okumadığı için anlamayan fakat inanan/iman eden kardeşlerimle paylaşmak istiyorum. Yüce Rabbimiz, neden bir Elçi/Peygamber görevlendirsin de 23 yıl süren bir zaman içerisinde bizlere bir Kitap göndersin? Neden? İnsanlar için 23 yılda tamamlanan bir kitap önemsiz olabilir mi? Bizler çoğumuz “iman ettik” dedik ama Kitabın içindekilerden haberimiz yok. Bu çelişki değil mi? Bir insanın okumayıp anlamadığı, içindekilerden haberinin olmadığı bir Kitaba iman etmesi ne kadar inandırıcı?

Hiç düşünmüyor muyuz? Teslim olduğumuz Allah tarafından 23 yılda tamamlanan ve Peygamberimiz tarafından 23 yılda tebliğ edilen bir Kitap duvara asmak için mi indirildi? Bu sorunun cevabını o Kitabı okuyup anladığımızda buluyor ve Yüce Rabbimize  şükrediyoruz.

Ben bu yazımda sizlere iman ettiğim Kuran’dan sadece üç ayet yazacağım ve yapmamız gerekeni sizlerin tercihine bırakacağım. Yüce Allah, onlarca ayetinde Kur’an-ı Kerim’in ne olduğundan söz etmektedir. Bunlardan sadece bir tanesini yazıyorum.

Yunus Suresi 57. Ayet: “Ey insanlar! İşte, size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi.”

Ayette Yüce Rabbimiz biz insanlara sesleniyor. Eğer bizler Allah’a teslim olanlardan isek ve gerçekten O’nun bizlere gönderdiği Kitabına iman ettiysek bu ayeti çok iyi anlamalıyız. Onun için de iman ettiğimiz Kitabı mutlaka ve mutlaka okumalı ve anlamalıyız. Okuyup anladıktan sonra gerçek dini fark edecek ve doğru yolu O’nun kitabında yani Kuran’da bulacağız.

Yukarıdaki ayetin mealini elliye yakın din adamımızın çevirilerinden toparladığım zaman, çıkan sonuç;

Kuran, öğüttür.
Kuran, hasta gönüllere Şifadır.
Kuran, hidayet/kurtuluş kaynağıdır.
Kuran, rehber, kılavuzdur, doğru yolu göstericidir.
Kuran, rahmettir.

Allah’a teslim olan ve iman edenler isek, iman ettiğimiz Kitabı mutlaka okuyup anlayacağız. Göreceğiz ki, Allah’ın bizlere emirleri / öğütleri ondadır. Bileceğiz ki, hasta gönüllerimizin şifasını yalnızca onda bulacağız. Yalnız Kuran’ı okuyarak, anlayarak, O’nun yolundan giderek hidayete/kurtuluşa ereceğimizi artık bileceğiz. Nefes aldığımız bu dünyadaki hal ve hareketlerimizin en doğrusunun Kuran’da yazdığını göreceğiz. Allah’ın doğru yoluna giden kitabın Kuran olduğunu göreceğiz. Yalnızca rahmeti sonsuz Allah’ın merhametine sığınmamız gerektiğini, bizlerde merhametli olmayı öğreneceğiz.

Yukarıda dediğim gibi yazımın diğer iki ayetini de yazıyorum.

Zuhruf Suresi 43-44. Ayetler: “Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Gerçek şu: Bu Kuran, sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.”

Demek ki neymiş? “Yalnız Kuran’dan sorumlu tutulacağız.”

Sonuç olarak, yaklaşık 1400 yıl önce, biz insanlara Allah’ın Kitabını tebliğ eden Peygamberimiz, bugün de sanki aramızda dolaşıyormuş gibi, dün akşamüstü bizim sokakta Allah’ın ayetlerini tebliğ ediyormuş gibi ve iman ettiğimiz kitabımız Kuran sanki bugün inmiş, hiç haberimiz yokmuş gibi onu tekrar tekrar okuyup anlayalım ve Yüce Rabbimizin emirlerini / öğütlerini ilk ve tek elden öğrenelim, doğru yola koyulalım. En doğrusunu Allah bilir. Selam ve dua ile.

Fikret ARMAN


About the Author
Author

Fikret Arman

Comments (1)
Leave a reply

Reply to Şimşek Cancel reply

Name (required)

Website