Başka Sevdalar Başka Rüyalar…

Varlık amacını sorgulamayan yaşıyor, görüyor, duyuyor, yiyip içiyor ve konuşuyor olmasını yeterli görerek tüm bunların ve onlarca mislinin sebebini düşünmeyen insan şu kısa dünya hayatında çok çeşitli sevdalara çok çeşitli rüyalara dalmakta ve varlık amacından sapmaktadır. Sabırsız ve kaygısız bir biçimde peşinen geleni sevmekte elde edeceği sınırlı ve geçici nimetleri sonsuz ve sınırsız olana tercih etmektedir.

Bilindik kanalların pek çoğunda her geçen gün artan açılımıyla çeşitli yarışma programlarına şahit olmaktayız. Kimisi bilgi ve genel kültüre, kimisi cesaret ve tehlikeye, kimisi ses ve dans kabiliyetine, kimisi sadece şansa büyük çoğunluğu ise ne amaçla olduğu belirsiz sevdalara dayanmakta. Bu dünyada bulunma amacını Allah için yaşamak ve yolunda hayırlı işler üzerine yarışmak olduğunu unutan insan bedeni ile zihni ile ve hayata bakışı ile hep başka sevdalar başka duygular için yarışmaktadır.
Allah’ın en başta insanın kendisi için faydalı olan ve onu hayırlı bir kalp tatminine ulaştıracak çeşitli ibadetler emretmesi pek çok insana zor gelmekte ve kendince gözle görülür bir fayda sağlamadığı inancından olsa gerek bu ibadetlere karşı az da olsa bir muhabbet beslememektedir. Oruç tutmayı yani Allah emrettiği için belirli günlerin belirli saatlerinde aç ve susuz kalmayı çok gören insan ıssız bir adada türlü zorlular ve imkânsızlıklar altında yaşam mücadelesi verip sonunda ödül kazanmayı tutkulu bir sevda ve bir macera olarak görmektedir. Her türlü tehlikeyi göze alarak ve bedenini oldukça zorlayacak risklere cesurca atılan insan Allah yolunda canını riske atması gerekse kaçacak ve sığınılacak bir mekân arayacaktır. Yine güzel görünmek ve çevresindeki insanlar tarafından beğenilmek için çeşitli zayıflama programları uygulayan spor salonlarına giderek vücuduna sağlam ve estetik bir görüntü kazandırmak uğruna eğilip kalkan kaslarını çalıştıran insan sıra Yaratıcısına olan kulluğunun ve teslimiyetinin küçük bir göstergesi olan namaz kılmaya gelince üşenmekte, sıkılmakta ve Allah için yere kapanmayı gereksiz bulmaktadır.
Hayatı, arzuları doğrultusunda yaşamak isteyen insan kendine türlü bahaneler bulmakta ve asıl yapması gerekenleri sürekli olarak ertelemektedir. Oysaki bu dünyaya gelişimizde elimize son kullanım tarihimizi ve ömür süremizi gösteren her hangi bir belge verilmemektedir. Yani doğan her insan potansiyel olarak her an ölüm gerçeği ile yüz yüzedir. Öldüğü zaman ise bu dünyaya dair yapılan şeyler ona bir yarar sağlamamakta hatta adeta ayağına dolanır bir şekilde hesabı namına ona sorun olmaktadır.
Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ise ahiret için yaşamalı söylemlerinde bulunan insan nedense hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışıp çabalamaktan yarın ölecekmiş gibi ahreti için çalışıp çabalamaya fırsat ve imkân bulamamakta ve kendisine verilen kısacık ömrü heba edip harcamaktadır. İşte yazık ki insanoğlunun gerçeği.
Herkesin bir yönü vardır, ona döner. O halde hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir. Bakara Suresi Ayet 148
Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyiyi-güzeli emrederler, kötüyü ve çirkini yasaklarlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. Ali İmran Suresi 114
Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni göklerle yer kadar olan cennete doğru yarışır gibi koşuşun. O, takva sahipleri için hazırlanmıştır. Ali İmran Suresi 133
Onların birçoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yemede yarıştıklarını görürsün. Ne kötüdür o yapmakta oldukları! Maide Suresi Ayet 62
İşte bunlar, hayırlarda yarışırlar. Ve hayırlarda önde gidenler de onlardır. Müminun Suresi Ayet 61
İyilik sergileyenler büyük bir nimetin tam içindedir. Koltuklar üzerinde seyre dalarlar. Yüzlerinde nimetin sevinç parıltısını izlersin. Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar! Mutaffifin Suresi Ayet 22-26

Yazar : Emre

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website