Kurban Bayramı olarak adlandırılan dönemlerde, “Hayvan Katliamına Dur De” temalı paylaşımlar, kınayıcı mesajların içindeki gerçeği sorgulamak için o dönem böyle bir yazı yazmaya karar verdim. Biraz araştırma sonrası bu beyanları değerlendirmek ve “doğruyu” aramaya çalışmak için birkaç satır yazmak isterim.
Öncellikle “kurban” ne demek ona bakalım. Kelime kökeni “qrb” olan terimin manası araştırdığıma göre İbranice ve Aramiceden gelmekle beraber, “yakın olma”, “yakınlık” anlamları taşımaktadır.(1) Aynı zamanda “akrabalık” kelimesinin kökü de aynı ve bu şekilde de Kuran’da kullanılmaktadır. Yakınlık esas anlamına sahip olan “kurban” kelimesi Kuran’da, Allah’a yakınlaşmamızı sağlayacak vesileler anlamına geliyor anladığıma göre. İlkin bir kesimlik hayvan anlamı yok. (2)
İbrahim peygamberin oğlunu kurban ettiğini, kestiğini, gördüğü rüyanın üzerine Tanrı’nın olaya müdahale edip, İbrahim peygambere bir “boğazlanacak” bahşetmesini çeviriler kurbanlık olarak çevirmektedir, bahsi geçen kelime “bizibhin” ‘dir. Bu kelime ” “pbH” kökünden olup, gördüğüm kadarıyla boğazlama, kesme anlamına sahip.(3)
Toplumda verilen anlam ile Kuran’da kullanılan anlamın farklı olduğunu gördükten sonra, bizim bildiğimiz şekilde “kurban” diye bir ibadet var mı? Varsa nasıldır sorularını incelemek isterim.
İlk söyleyebileceğim şey, gördüğüm kadarıyla Allah rızası için hayvan kesilmesine dair emareler genellikle “hac” ibadetinin anlatıldığı kısımlarda geçmektedir. Özellikle şu ayette (Hac suresi,33) :
“Sizin için onlarda* belli bir süreye kadar faydalar vardır. Sonra bunların mahalli* Beyt-i Atik’edir.”
Allah’ın adı anılarak, O’na yakınlık vesilesi olarak kesilecek hayvanlar için belli süreye kadar faydalar olduğu sonrasında ise Beyti Atik ‘in bu kesileceklerin yeri olduğu belirtilmektedir. Benim anladığım, Beyti Atik Kabe’yi işaret etmekte, oraya göndermeden önce edineceğimiz faydalar ise, yük taşıtma, sütünden faydalanma, toprağı ekmede kullanma gibi durumlardır. Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak etlerinden yenmesi/yedirilmesi için bunu Kabe’ye yollamamız gerekmektedir, çünkü bunların yeri Beyti Atik’dir.
Bir sonraki ayette ise :
“Rızık olarak verilen hayvanların üzerine Allah’ın adını anmaları için bütün ümmetlere bir mensek* tayin ettik. Sizin ilahınız bir tek ilahtır. Artık yalnızca O’na teslim olun. Samimi insanları müjdele.”
Denilerek bu kesilecek hayvanların kurban edilmesinin yalnızca Allah’ın adının anılarak yapılması vurgulanmakta bunun bu gaye ile tüm topluluklar için geçerli olduğunun altı çizilmektedir. Burada geçen “mensek” kelimesini “ibadet şekli” olarak çevirmenin Kuranın bütününe göre daha uygun olduğu kanaatindeyim. Şu linkten ayetlerde geçiş şekli görülebilmektedir: https://acikkuran.com/root/nsk
Yine Hac suresi 36. ayette büyükbaş hayvanlardan bahsedilmekte ve bunların etlerinin isteyene de istemeyene de yedirilmesi buyrulmaktadır. 37. ayette ise onların kanları ya da etlerinin değil bizim takvamızın Allah’a ulaşacağı söylenmektedir, bence bu emir, hayvan(çiftlik hayvanı*) kesimi ibadetinin, paganik ritüellerden ayrıldığının altını çizmekte, Allah’ın emirlerine nasıl yaklaştığımızın, takvamızın önemini vurgulamaktadır.
Sonuçta, benim anladığım şu ki, Allah rızası için, O’na yaklaşmak için O’nun bize verdiği hayvanları Kabe bölgesinde kesmemiz ya da engelleniyorsak*(4) hediye olarak göndermemiz(Hediye, düşünceme göre kesimlik hayvandan başka şeyler de olabilir) ve oraya “Hac” için gitmiş olanlar arasında, Hac yapma döneminde, isteyene de istemeyene de yedirecek şekilde dağıtmamız istenmektedir. Günümüzdeki gibi bir Kurban Bayramı furyası Kuran’da gördüğüm bir tanımlama değil. Kaldı ki bayram olarak adlandırdığımız Ramazan Bayramı da Kuran’da geçmiyor. Bunlar zamanla insanların gelenekleştirip hayatın içine kattığı şeyler olarak devam etmiş. Kutlanılan bayramların Kuran’da bir karşılığı olduğu görünmemektedir.
Son olarak, asıl yazma sebebim ise, yaşanan “Kurban Bayramı” dönemlerinde vegan ya da vejetaryenların bu durumu bir propaganda malzemesi yapıp saldırma çabasıdır. Kimisi bunu kendi ahlak anlayışlarına sığdıramamakta ve hayvan kesimine saldırmaktadır. Burada konu üzerinde tartışmaya açılabilecek birkaç hususun altını çizmek isterim.
1) Bitkisel gıdalar tüketmek yine doğadan bir canlının hayatına son vermektir. Hayvan kesimi yanlış ise, veganların tükettikleri bitkisel gıdaların tüketilmesi ne kadar doğrudur? Bitkiler de canlıdır, hayvanlar gibi hareket etmedikleri ya da farklı biyolojik sisteme sahip oldukları için bir canlının kesilmesini nasıl oluyor da doğru bulurken diğerini hatalı bulmaktadırlar? Bitkinin bu duruma tepki vermediği düşüncesiyle onları cansız olarak mı düşünmeliyiz? Teorik olarak iki tarafta da bir canlıyı öldürmekteyiz. Keza elimizi yıkadığımızda belki bize zararı olmayan bakterileri de öldürmekteyiz. Madem bir canlı öldürmeye bu kadar karşılar, neden bunların sözünü etmemektedirler? Burada itiraz hayvanlara işkence edilircesine öldürülmeleri ise, bu işlem zaten doğayla uyumlu bir durum değildir. Allah doğaya saygılı olmamızı istemekte, düzeni bozmamamızı vurgulamaktadır. Eziyet ve işkence edilmesine sanıyorum ki müslüman olma iddiasındaki kimse yaklaşmayacak aksine durumu kınayacaktır. Bu durum Allah’ın razı olacağı bir durum değildir kanaatindeyim.
2) Meselenin en temel noktası zaten şudur: Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna kim karar vermektedir? Kendileri hayvan kesiminin yanlış olduğunu savunmak neye dayandırılıyor? Dünyadan kopuk duygu durumları ya da ölüm-yaşam döngüsünü anlamlandırmaktan uzak düşünce sistemlerine mi? Evrensel ahlakın varlığından yalnızca din ile bahsedilebilir ki bu da ayrı bir tartışma konusudur. İnsanın değişken doğruları ve yanlışları varken bunların evrenin mutlak doğruları olmadığını bilmek, insanın kendi belirlediği ahlak anlayışlarının hatalı, yanlış olmaya mahkum olduğunun farkına varmak kimileri için çok zor olsa da gerçek budur.
Selamlar,
Kaynakça:
(1) https://www.etimolojiturkce.com/kelime/kurb
(2) https://acikkuran.com/root/qrb
(3) https://acikkuran.com/root/pbH
(4) https://acikkuran.com/2/196