Daha çok fakir insanlar mı dindardır?

Bazı entelektüel çevrelerde yaygın olan din hakkındaki bir görüş de daha çok gelir düzeyi düşük, fakir insanların dindar olduklarıdır. Aslına bakılırsa bu doğru bir gözlemdir. Gerçekten de ortalamalara göre gelir düzeyi düşük olanların dini duygularının daha kuvvetli olduğunu görüyoruz. Çeşitli araştırma kuruluşlarının çalışmaları da bu sonucu destekler nitelikte. Gallup’ın yaptığı araştırmaya göre, kişi başı gelirin $2, 000’ın altında olduğu ülkelerde “din günlük hayatınızda önemli bir yer tutuyor mu?” sorusuna halkın %95’i evet derken, gelir düzeyi $25, 000’in üstünde olan ülkelerde bu oran %47’ye düşmektedir.


Demek ki genel olarak fakir insanların dindar olma olasılığının daha yüksek olduğu sonucuna varmakta bir sakınca yok. Peyki bu sonucu şu şekilde okumak ne kadar doğru: ”Dinin fonksiyonu sıkıntıda ve darda olan insanlar için bir umut kaynağı olmak, onların yaşama bağlanmalarını sağlamaktır. ” Bu bakış açısı Karl Marx’ın meşhur “Din halkın afyonudur. ” sözünü akla getirmektedir. Marx’ın burada tam olarak neyi kastettiğini bilmiyoruz ama birçokları bu sözü “din insanların düzene isyanlarını engeller, zor zamanlarda ve ekonomik buhran dönemlerinde onlara yaşama sevinci verecek bir kaynak olur” şeklinde tefsir etmişlerdir.

Aslında bu yaklaşımın gizliden gizliye akla getirdiği şey şudur: “Din herkesin ihtiyaç duyduğu bir mefhum değildir. Aslında iyi para kazanıp müreffeh bir hayat süren insanlar için din o kadar da önemli bir ihtiyaç değildir. ” Biraz daha analiz edersek şu çıkarım da hemen peşi sıra gelmektedir: İnsan ne kadar aciz ve kendine yetersizse dine o kadar ihtiyaç duyar. Kendine yeten ve kendi ayakları üzerinde durabilen insanların dine ihtiyacı yoktur.
Bir de bu konuyu Kur’an perspektifinden ele alalım ve ilgili ayetleri inceleyelim:

1. Yaratan Rabbinin adıyla oku!
2. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.
3. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.
4. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.
5. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.
6. Gerçek şu ki, insan azar.
7. Kendini kendine yeterli gördüğü için.
8. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.
Alak Suresi

Bu ayetlerden de anladığımız kadarıyla, insan kendini yeterli gördüğü için azmaktadır. Halbuki insan kendini yeterli görerek bazı çok önemli gerçekleri unutmaktadır. Mesela çok vurucu bir gerçek de insanın 2. ayette de belirtildiği gibi tek bir hücreden yaratılmış olduğudur. Hepimizin hayatının başlangıcı tek bir hücreye dayanmaktadır ve o hücreyi büyüten ona şekil veren ve ete kemiğe büründüren kesinlikle bizler olmadığımıza göre, bizim üstümüzde hükmetme yeteneğine sahip olan, bize kalemle yazmayı ve bilmediklerimizi öğreten Rabbimizdir. Ancak evreni onun adıyla okursak olayları bu çerçeveden görebilirsek, onları doğru şekilde kavrayabilir, yanılgılarımızın farkına varabilir ve böylece azmaktan vazgeçmiş oluruz.

O zaman fakirlerin daha dindar olup zenginlerin dine karşı daha ilgisiz oluşlarını bu çerçeveden değerlendirmeye çalışalım. Gerçekte, bütün insanlar Allah’ın yarattığı evrende, onun verdiği imkanlarla yaşamaktadırlar. Üzerimize giydiğimiz giysiler, soluduğumuz hava, bedenimiz, beynimiz, hareket edebilme, düşünebilme kabiliyetimiz hep o izin verdiği ve oluşturduğu için var olabilmektedir. Kaldı ki, her birimiz bir gün toprak olup öleceğiz, güçlerimizi kaybedeceğiz, belki hastalıklar ve zor zamanlar geçireceğiz. Demek ki insan aslında kendi kendine yetemiyor. Bunu hem geçmişimize, hem geleceğimize, hem de şu anki halimize bakarak görebiliyoruz. Ancak insan çoğu zaman bu gerçekleri unutup güçlü olduğu ve kendi kendine yetebileceği illüzyonuna kapılıyor. Kendi kendine yeteceğini düşünen insansa, sığınacak bir güç, yardım isteyecek bir otorite aramayabiliyor. Bu da Allah’ı daha az anmasına ve onu daha az önemsemesine neden oluyor.

Ancak sıkıntılara daha çok maruz kalan insanlar yetersiz olduklarını ve yardıma ihtiyaçları olduğunu daha sık hissedebiliyorlar. O yüzden Allah’a daha çok dua edip ondan daha çok yardım isteyebiliyorlar. Bence bu sebeplerden dolayı zenginler dinden daha uzak olma, fakirlerse daha dindar olma eğilimi gösteriyor olabilir. Ama aslına bakarsak, bütün insanlar bir çiğnem etten yaratıldı ve hepimizin sonu da ölüm. Yani başlangıç ve bitiş noktaları bütün insanlar için ortak. O nedenle Allah’a muhtaç olmak ve din inancı ihtiyacı da bütün insanlık için ortak. Kendi kendine yetebilme düşüncesiyse gönül gözümüzün körlüğünün ve azmış olmanın getirdiği bir yanılgı olsa gerek.

Yazar : Hikmet

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website