Allah’ın Belirlediği Hac Günlerini Sınırlandıranlar

 

Hac, İbrahim Peygamber zamanından beri var olan bir ibadet olarak belirli bir dönemde Kâbe’yi ziyaret ederek ibadet etmek demektir. Yani geleneksel dine göre İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadeti, Peygamberimiz döneminde bilinen bir ibadetti. Bilindiği gibi peygamberimizden önce Kâbe müşriklerin kontrolüne geçmiş ve Hz. İbrahim’den gelen tevhit dini esası bozularak Allah’a ortak koşulan bir mekâna dönüşmüştü. Ancak hem Mekke içinden hem de diğer bölgelerden Kâbe’deki putları ziyaret ederek onlara dua etmek maksadıyla saptırılmış bir hac geleneğinin var olduğu bilinmektedir. Kâbe’nin putlardan arındırılıp tevhit esasına geri çevrilmesinden sonra Kur’an’da da ifade edilen ve birbirini takip eden dört haram ayda hac ibadeti yerine getirilebilmekteydi. İnsanlar bu ibadeti ne zaman ve nasıl yapacaklarını biliyorlardı. Ve haccı şu anki gibi bir aya, o bir ayında belirli on gününe sıkıştırmadıkları için, Allah’ın emrini rahat rahat yerine getirebiliyorlardı. Kuran’daki hac zamanı ile ilgili ayetler şu şekildedir:

 

Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden sakının! Bakara Suresi 197

 

 

Sana, doğan Aylardan sorarlar. De ki: “Onlar, insanların çeşitli yararları ve bir de hac için vakit ölçüleridir.” Hayırda erginlik/dürüstlük evlere arkalarından girmeniz değildir. Hayırda ergin/dürüst o kişidir ki, takvaya sarılıp korunur. Evlere kapılarından girin. Allah’tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. Bakara Suresi 189

 

 

Kuran’dan uzak geleneksel kaynaklarda hac ayları olarak bilinen aylar Şevval, Zilkade ve Zilhicce’dir. Hac ayı anlamına gelen Zilhicce ayının on gününde ise hac ibadeti yapılır. Bu kaynaklara göre Peygamberimiz hac ibadetini bu ayda yapmıştır. Ve bundan dolayı haccı sanki o sıkıştırılmış birkaç günde yapmak farzmış gibi, yanlış bir algı oluşmuştur.

Hâlbuki Bakara Suresi 197. ayete baktığımızda hac bilinen aylardadır şeklinde çoğul bir ifade kullanılmaktadır. Buradaki bilinen aylar da haram aylardır. Yani Allah bu ibadeti şu an var olandan uzun bir zamana, dört aya yayarak kolaylık sağlamış ve bunun bizzat iznini vermiştir.  Zilhicce hac ayı anlamına gelir ve dört haram ay olan hac aylarının başlangıcıdır. Böyle olunca zilhicce, muharrem, sefer ve rebiyülevvel ayları dört haram ayı oluştururlar.

Maalesef günümüzde Peygamberimizin yaptığı ayda hac yapılır yanlış çıkarımıyla ve Kuran’a uzak, Arap geleneklerine yakın İslam anlayışıyla, Müslümanlar bu ibadetleri sırasında eziyet çekmekte ve birçok insan çok istemesine rağmen bu ibadetini sonraki senelere ertelemektedir.

Gidebilenler için ise hac ibadeti zaman zaman bir zillete dönüşmekte ve özellikle Kur’an’da yer almamasına rağmen gereklilik haline getirilen şeytan taşlama merasimi sırasında onlarca kişinin ölümüne sebep olabilmektedir. Oysa bir Müslümanın dini konularda ve tüm ibadetlerini yerine getirirken esas alması gereken şey Allah’ın ondan istek ve beklentileridir. Bunu doğru bir şekilde öğrenmenin tek yolu ise Kur’an’dır. Bu yolu izleyen aynı zamanda peygamberimizin gerçek yolunu yani gerçek sünnetini izlemiş olur. Kur’an’ın dışına çıkıp dinin özünde olmayan şeyleri dinselleştirenler ise Allah’a, Kur’an’a ve peygamberimize iftira etmiş olur. Bunun hesabını vermek ise kolay değildir.


About the Author
Author

Comments (3)
Leave a reply

Name (required)

Website