Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye yönelirseniz Allah’ın yüzü oradadır. ALLAH her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir.
(2 Bakara Suresi -115)
Kısa ama son derece anlamlı bir ayet. Allah’ın sürekli bizimle birlikte olduğunu, her yaptığımızı, her söylediğimizi, her düşündüğümüzü bildiğini anlatması açısından son derece anlamlı. Benzer bir ayette ise insanın “sağında ve solunda iki yazıcı melek oturmuş kaydetmektedirler (50 Kaf Suresi -17)” denilmektedir. Yani biz hayatımıza devam ederken, attığımız her adımda aslında yaptıklarımız kaydedilmektedir ve bu kayıtlar hesap günü getirilip önümüze konacaktır.
Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız.
Kaydını oku. Bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin.
(17 İsra Suresi -13&14)
İnananlar ise yaşarken bunu adeta unutuyorlar. Sanki Allah sadece camide, iftar sofrasında ya da Mekke’deymiş gibi, önemli günlerde, ibadetler sırasında Allah’a yönelip, Allah’ın emirlerine göre davranıp diğer zamanlarda hayata kapılıp gidiyorlar. Özellikle ticarette sanki Allah oralara gelmez, oralarda olup bitenlere bakmazmış gibi davranıyorlar.
Örneğin, Müslüman olduğunu hatta ibadet eden kişiler olduğunu bildiğimiz birtakım kişilerin mal satmaya çalışırken tüm İslami değerleri, yalan söylememek, hak yememek gibi kuralları bir tarafa bıraktığını görüyoruz. Bu kişiler, ellerindeki malı satabilmek için onun iyi özelliklerini abartıp, eksiklerini görmezden geliyorlar. Bazen o malı başka markalarla kıyaslarken haksızlık edip, sanki en iyisi oymuş gibi açıklamalar yapıyorlar.
Bu kişilerden bazıları yukarıda bahsettiğim gibi Allah’ın bizi her an gördüğünü, O’nun her an bizimle olduğunu
unutuyorlar. Bir kısmı ise meşrulaştırma tekniklerini devreye sokup yaptıkları hareketler için açıklamalar üretiyorlar. Oysa bunların hiçbiri bir mümin için kabul edilebilir şeyler değildir. Çünkü Allah’ın kuralları nettir ve durumdan duruma değişmez. Eğer Allah yalan söylemeyin, kul hakkı yemeyin diyorsa bunlar
arkadaşlıkta, eğitimde, komşulukta olduğu kadar ticarette yani mal satmaya çalışırken de geçerlidir.
Aşağıdaki ayet buna harika bir örnek oluşturuyor bence. Allah tarafından haram edilmiş birtakım hayvanların zor durumda kalındığında (Allah en doğrusunu bilir ancak uradaki zor durum açlıktan ölmeye yakın bir durum için kullanılıyor olsa gerek) yenebileceğini söyleyen ayette, bu durumda bile başkalarının haklarının korunmasını istiyor Allah bizden. Böylesine hayati bir anda bile bu kurallar geçerliyken, ticaret, elde edilecek ticari gelir ya da prestij bunlar için bir istisna oluşturamaz değil mi?
O size ancak şunları haram kılmıştır: Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen hayvan. Bununla birlikte, zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek, sınırı da aşmamak şartıyla bunlardan yerse, Allah bağışlayacak, merhamet edecektir.
(16 Nahl Suresi -115)