ŞEFAAT OLMADIĞINA GÖRE ŞEFAATÇİ DE OLMAZ. YANİ ŞEFAATÇİ YOK İSE, ŞEFAATTE YOKTUR.

ŞEFAAT OLMADIĞINA GÖRE ŞEFAATÇİ DE OLMAZ. YANİ ŞEFAATÇİ YOK İSE, ŞEFAATTE YOKTUR.

Şefaatçi, ihtiyacı olan birisi için kendisine değer veren güçlü, zengin bir makam veya kimseden yardım talep eden kişidir. Şefaat,bir başkasına aracılık etmektir. Kimileri kendilerinin isimlendirdiği bir takım veli, aziz, evliya gibi insanlardan, kimileri meleklerden, kimileri peygamberlerden, kendilerine şefaatçi edinirler. Müşrik (Allah’a inanmak ile birlikte O’na ortaklar ile inan) kişi Allah’a doğrudan dua edilirse kabul edilmeyeceğini, bunun için vasıtalara gerek olduğuna inanır. Kur’an’ın şefaati konu edinmesinin sebebi;bu sahte kurtululuş yollarını kaldırmaktır. Bu inanca sahip insanlar Allah’la yakınlaşmayı uman, ahirettede ilahlarının Allah’ın cezasından kurtarabileceğine inanırlar.

Şöyle ki;

* “Biz bunlara, sırf bizi Allah’a yakınlaştırsın diye kulluk ediyoruz.” derler. (Zümer Suresi 3)
* “İşte bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir”derler. (Yunus Suresi 18)

Müşrikler Allah’a inanmayan kişiler değildir. Bilakis Allah’ inan kişilerdir.

*Andolsun onlara, “Kendilerini kim yarattı?” diye sorsan, elbette: “Allah” derler. O halde nasıl çevriliyorlar? (Zuhruf 87)

Şimdilerde de bazı müşriklerin “Biz günahkârız, Allah bizim yüzümüze bakmaz. Allah’a yaklaşmak için yapılması gereken en uygun davranış (!) Allah’ın sevdiği, ermiş kulların eteğine yapışmaktır.” gibi kurtulma yolları arayarak Allah’ı kandırmaya! çalışmasıdır.

Kur’an’da şefaatten bahsedilmesi böyle bir beklenti içinde olanların beklentilerini yok ederek Tevhid inancını yerleştirmek istemesindendir. İlah kimse, şefaat da O’nundur. Mülk kimin ise, şefaat hakkı da O’nundur. “Şefaat bütünüyle Allah’ındır.” (Zümer Suresi 44)

Bu delilerden sonra size ‘izni olmadıkça, dilemedikçe’ ‘gibi şefaat’in var olduğuna dair istisna ayetlerini önünüze getirirler. Peki bu istisna ayetleri nasıl anlaşılmalı?

*”Kimmiş onun katında O’nun izni olmadan şefaat edecek olan?” (Bakara 255)

Bu bir meydan okumadır. ‘Kimmiş o, ya da ‘kim buna cüret edebilir’ anlamındadır.’ Ben de o göz var mı?’ anlamındadır.

*Rahmânın katında söz almışların dışındakiler şefaate(yardıma)erişemeyecekler.(Meryem 87)

Kişinin imanı ve yaptığı iyi işler Allah ile olan sözleşmesidir. Yani yaptıkları sözleşmelere sadık kalanlar dışında hiç kimse yardıma nail olamayacaktır. Yardım yine Rahmandandır.

İzin vermek; ‘hadi git bu izinle istediğini yap’ demek değil,’ sen bu izinle bulunduğun durumdan kurtuldun ‘demektir. İzin verenin yardımı ile kurtuldun demektir. Her du­rumda Allah’ın izni geçerlidir. Her durumda Allah’ın koyduğu yasalar geçerli demektir.

Şefaat ayetleri aşağıdaki ayetler ışığında anlaşılmalıdır:

*”De ki: Şefaatin tamamı Allaha aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz.”  (Zümer44). Ayet şefaatin tümüyle Allah’a ait olduğunu bildirmekte. “Allah’tan başka şefaat edecek kimse yoktur.” demektedir.

“Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz.” (Bakara 48)

Ayet kimsenin şefaat etme yetkisinin olmadığını ve kimsenin kimseye yardım edemeyeceğini bildirmektedir.

“Hakkında azap sözü kesinleşmiş kimseye ne demeli! Ateşte olanı artık sen mi kurtaracaksın?” (Zümer 19). Ayet elçi’nin kimseyi ateşten kurtaramayacağını bildirmektedir. Başka ayette Elçi’nin şefaatçi değil şikayetçi olacağı bildirilmektedir. ”Elçi de, ‘Rabbim, halkım Kuran’ı terketti,’ der. (Furkan 30)

(Doğruları bilici olarak Allah yeter)


About the Author
Author

FEDEN Diğer Yazılar: fedenbilmede.blogspot.com

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website