HİKMET

Müslümanın gerçek manası arapçadaki teslim olmak fiilinden türeyen “teslim olan”’dır. Kelimeyi düşündüğümüzde Allah ile kulları arasındaki ilişkinin ne boyutta olduğu görülebilir.

Allah’ın bize emrettiği veya yasakladığı şeyleri yerine getirmemizin en önemli ve hatta tek sebebi işte bu teslimiyet kavramının içinde saklıdır. Gerçek müslüman o emir ve yasaklara kendisine bu dünyada fayda sağlıyacak bir takım davranışlar niyetiyle hiç bir zaman yaklaşamaz. Çünkü Allah’ın kurduğu sistem dünya ve ahıret olarak iki ayrı, bir o kadar da ilişkili, parçanın oluşturduğu bütünden ibarettir.

Allah’ın emir ve yasaklarında dünyevi olarak insanların yararına olacak birçok nedenin bulunması kadar doğal bir durum olamaz; çünkü insanın yaratıcısı olan, elbette ki insan için uygun olanı da en iyi bilendir. Fakat bazı müslümanlar dünya hayatının dışına çıkmadan bu emir ve yasakların hikmetlerini (nedenlerini) dünyevi bazı olgularla doldurma eğilimindedir. Kuran’da da birçok kez vurgulanan dünya hayatının kısalığı ve aslolanın ahıret olduğu düşünülürse bazı olayların hikmetini ararken daha geniş açıdan bakmamız gerektiği de anlaşılabilir. Örneğin, domuz eti yemenin trişin mikrobunu içerdiğinden dolayı yasaklandığını ve Allah’ın bununla kullarını bir nevi koruduğunu hikmet olarak orataya koyan bir müslümana, artık domuzların temiz çiftliklerde yetişip, etlerinin de kontrol edildiği ve trişin mikrobundan tamamen arındığı söylenebilir ki, nitekim bazı insanların böyle bir seçimde bulunarak Allah’ın haram kıldıklarının zaman geçtikçe değişebileceğine dair izahları da bulunmaktadır. Dünyevi bakış açısından sıyrılıp Allah’ın emir ve yasaklarının hikmetini ararken ahıreti de hesaba katmalı, olgular sadece tek boyuttan incelenmemelidir. Anlaşılacağı gibi bu tarz bir yaklaşım inananların inançlarına zarar da verebilir.

Tabi bu durum sadece emir ve yasaklarla sınırlı değil, yaşamda karşımıza çıkan her şeyle genellenebilir. İnanan bir insan başına gelen olayların hikmetini ararken sadece maddi bir hikmet aramaktansa manevi bazı nedenlerin hesabını yapmalıdır. Mesela insan başına gelen bir hastalık durumunda Allah’a daha fazla yaklaşabilir. Fakat ilk olarak düşündüğünde o hastalığın nedenini anlamayabilir ve kafasında manevi bir hikmet anlayışının eksikliğine dayanan bir iman zaafı oluşabilir.

Genel olarak toparlarsak, hikmet arayışındaki inanan insan değerlendirmelerini yaparken salt maddi kuramlardan ziyade manevi boyutun peşinde koşmalıdır.

Yazar : fatih

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website