2)Kalpleri kirlenir, katılaşır ve fasık(günaha batmış) olurlar. “İman edenlerin, Allah`ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin `saygı ve korku ile yumuşaması` zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı. ” (HADİD SURESİ / 16)
3)Sırtlarına Tevrat yükletilipte sonra onu taşımayanların durumu kutsal kitap parçaları taşıyan eşşeğin durumuna benzer.: Allah`ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez. (CUM`A SURESİ / 5)
4)Şeytan arkadaşları olur ve onları alır cehenneme götürür: Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun `üzerini kabukla bağlattırırız`; artık bu, onun bir yakın dostudur. (ZUHRUF SURESİ / 36) Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (ZUHRUF SURESİ / 37)
5)Allah’ın nimetlerinden mahrum olurlar. Bolluk ve bereketleri kesilir: Ve eğer onlar Tevrat`ı, İncil`i ve kendilerine Rablerinden indirileni ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür! (MAİDE SURESİ / 66)
O halde, hem dünyamızın hem de ahiretimizin kurtuluşu, selameti iyiliği bakımından, birinci vazifemiz Kur’an’ın niçin indirildiğini öğrenmek ve topyekün hayatımızı bu gerçeklere göre yeniden inşa etmek olmalıdır. Aksi halde geçmiş ehl-i kitabın başına gelenler aynen bugünkü kitap ehlinin de başına gelir.
Orhan Kıtay
Yazar : Orhan Kıtay