Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

(FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah`ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.


Rabbimiz ilahi hükmünde önemli bir uyarıya dikkat çekmiştir. Kendi adı ile aldatılma tehtidi ile karşı karşıya kalabileceğimiz, bizlere kendi ilahi hükmü vasıtası ile bildirilmiş bulunmaktadır. RAHMAN ve RAHİM olan ALLAH şüphesiz ki kendi ismi ile aldatanları kuranda uyarmış, aldatılanları da bu tehdide karşı dikkatli olmaları konusunda ikaz etmiştir. Ancak yüce yaradıcımız farklı bir hususa da dikkat çekmektedir,

(BAKARA suresi 7. ayet) Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

(KEHF suresi 101. ayet) Onlar, gözleri benim zikrim/Kur`anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.

(CÂSİYE suresi 23. ayet) Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah`tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?

Anlaşıldığı üzre, Rabbimiz de o aldatıcıları gözlerine bir perde çekmiştir, burdan şöyle bir yorum elde edebiliriz, kişi imanı neticesinde muamele görür, aldatıcılar imanlarının doğurduğu şirk temelleri neticesinde hakktan uzaklaşmışlardır. Bu noktada iş aldananlardadır, onlar-aldatıcılar bir muhakeme,imtihan aracı olmuşlardır.

Tabiki o aldatıcıların da gerçekleri anlayabilmesi adına Rabbimiz gafletten de nasibi ve vicdanı ile kurtulabileceğini, kişinin-aldatıcının da aldanmışın da gözündeki perdeyi kaldırabileceğini,

(KAF suresi 22. ayet) Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin.

ayetinde açıklamıştır. Perde, manası itibari ile örten,gizleyen gibi bir Arapca temelde gelmektedir. Rabbimiz ilmi reddi diretenleri ondan tamamen mahrum bırakır. Kuranı okumamaya diretenleri de o perde ile mahrum kılar. İşte aldatıcı-aldanan bu noktada birleşir ki, onların dostluğu ancak Rabbimizin dilemesi ile bozulur.

Bu noktaya kadar üzerinde durduğum aldatıcı ve aldanan aslında Kurani tabir ile “müşrik” manasındadır. Müşrik tam olarak Allahı reddetmeyen ama şirk koşan demektir.

Şirk bilinçli yada bilinçsiz, Rabbine ortak koşmak mahiyetinde kişi müşrikleşmiş demektir. Bir müslüman nasıl mı şirk koşar, ben neden şirk koşayım derseniz bunun yöntemi çoktur. Türbelere gidip evliyalara el açmak, hocaefendilerden şefaaat dilemek, Rabbinin hakim kıldığı Kuran dışında başka kitapları ön planda tutmak.

Son madde çok önem arz etmektedir. Sebebi açıktır ki, ister yorum olsun ister tefsir, yazanın fikri mevcut ise kurani birtakım temel kavramların dışına çıkma imkanı muhtemeldir. Risaleler,kuttubüsitteler,esbabınüzullar,siyerler,tasavvufi kaynaklar fikriyat olarak kurani gibi görünsede asıl olarak insani yani fanidir.

Bu noktada bu kaynakların geçerli kılındığı İslam inancı basit tabir ile ava giderken avlanmaktan öteye geçmez.

(NAHL suresi 89. ayet) Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap`ı indirdik ki herşey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.

İnsanlık arayışlarını tatmin etmekte her daim aldatıcıların bid-at larına maruz kalmışlardır. Bu bid-at lar maalesef ki müşrikleşme yolunda atılan adımlar olmuş, kişiler bilmeden anlamadan o yolun yolcusu olmuşlardır. İşte bilmeden aldatılanların hali, müşrikliğin ince noktası.

Kurani inanç temel olarak ilahi hükümler doğrultusunda ilerlemek demektir. Bunu göz ardı eden zülmani yapıda bilinçsiz müşrikleşmeye yol almış gemiler gibidirler.

Yazar : Eren Erdem

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website