CANIYLA VE MALIYLA ALLAH YOLUNDA MÜCADELE ETMEK

Hayatımız akarken kendimizi geçip giden dünya hayatına öylesine kaptırabiliyoruz ki, verdiğimiz uğraşların bir gün ölüm gelip çattığında yanımıza kâr kalmayacağını fark edemiyoruz. Onca dünyevi çabanın ardından aslında sadece çok kısıtlı bir süre için tatma fırsatımız olan basit dünyevi tatminlerle avunmaya çalışıyor, kendimizi kaptırıp biraz nimetlendikçe, daha da azıtarak doğru yola girmesi zor bir hal alabiliyoruz.


6- Şüphesiz ki insan azar,
7- Kendisini yeterli gördüğünden.
Alâk Suresi

Peki şöyle bir dönüp de dünyevi imkan ve olanaklarını Allah rızası için kullanmaya gayret eden, Allah yolunda hayırlı işler yapmaya çalışarak kendi malından, canından, zamanından, enerjisinden, rahatından kısan insanlara bakalım. Kim ,bize bu insanların önceki paragraftaki gibi kendi nefislerini hoş tutma amaçlı yaşayan insanların rahatlığını, çevrelerindeki insanlar içinde karizmatik olmayı, daha güzel arabalara binip daha güzel evlerde oturarak, çok hoşlarına giden kadınlarla birlikte olmayı beğenmediklerinden bu şekilde yaşadıklarını iddia edebilir?!!!

24- De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah`tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.”
Tevbe Suresi

Hiç kimse böyle bir iddiada bulunamaz. Çünkü bu insanlar bir seçim yapmışlardır. Kuran’da geçen bazı ayetlerde de bize aktarıldığı gibi kendilerini dünyevi hayatta çabuk gelenden alıkoyarak sabretme yoluna gitmiş kişilerdir. Belki bu yazıyı okurken hala dünyevi hayatın bazı zevkleri tatmadan hiçbir manası olmadığını düşünenler olabilir. Eğer onlar için basit bir kâr zarar hesabı yaparsak kimin ne kadar avantajlı olduğunu daha iyi görebiliriz.

Önce yaşayış tarzlarına göre insanları iki gruba ayıralım.
A) Yaşayış tarzları ve amaçları dünyevi zevklerden mahrum kalmayarak, nefisleri doğrultusunda hareket edenler
B) Allah’ın sınır ve yasaklarını gözeterek canlarıyla mallarıyla onun yolunda mücadele edenler.

Tabiî ki bu yazıyı yazarken Allah tarafından yaratılıp tekrar ona döndürüleceğimize bütün kalbimle inanıyorum fakat bakış açısı olarak Allah’ın ya var olduğu, ya da Allah’ın var olmadığı iki durum söz konusu olabilir. Çünkü Allah birazcık var bu yüzden ben emir ve yasaklardan birazına uyar, zorlandıklarımı da es geçerim gibi bir mantık bizi hüsrana uğratabilir.

A1) Allah’ın Var Olmadığını Varsaydığımız Durumda; Dünyevi zevklerinden mahrum kalmayarak, nefisleri doğrultusunda hareket edenler

İnsan hayatı aslında sadece Allah’ın var olduğu bir durumda anlam kazanır. Allah yoksa, o zaman insan yok olup gitmeye mahkum değersiz bir canlıdır. Her an ölme ihtimali olup geriye de hiç bir şey kalmayacaksa, o zaman dünyada en beğenilen, en mutlu kişi olmanın ne anlamı olabilir.

A2) Allah’ın Var Olduğu Durumda; Dünyevi zevklerinden mahrum kalmayarak, nefisleri doğrultusunda hareket edenler

Bilimin gelişmesiyle daha somut delillerle ispatlanan, Kuran gibi mucizevi bir kitaptan okuduğumuz bu su götürmez gerçek karşısında, kendi nefsinin ardı sıra giden zümre çok büyük bir hüsrana uğramıştır. Oysa B grubuna göre kat kat daha mutlu, daha zengin, daha huzurlu veya daha tatminkar olamamışlardır. Ahiret hayatlarına çok büyük yazık etmişlerdir.

B1) Allah’ın Var Olmadığını Varsaydığımız Durumda; Allah’ın sınır ve yasaklarını gözeterek canlarıyla mallarıyla onun yolunda mücadele edenler.

Zaten yok olup gidilmeye mahkum olunan bu durumda kendini tutan Müslüman A grubuna göre biraz daha az para kazanır, biraz daha az lüks arabaya biner, belki daha az karizmatik bir insan olur. Ama sonuç olarak aralarında uçurum gibi fark dahi olsa, sonunda yok olup gitme olduğu için aslında hiçbir şey kaybetmemiş olur.

B2)Allah’ın Var Olduğu Durumda; Allah’ın sınır ve yasaklarını gözeterek canlarıyla mallarıyla onun yolunda mücadele edenler.

İşte bu zümre hem dünyada hem de ahirette kazanmış olan kişilerdir. Dünyada kalpleri Allah yolunda mücadele etmekle gerçek tatmini bulmuş, ahirette de Allah’ın onlar için olan dünyevi ölçütlerle kıyaslanamayacak derecedeki vaadiyle başarıya ulaşmışlardır. Sonsuz hayatta tatmine ulaşmış kişilerdir. Allah onlardan razı olsun

Hiçbirimizin ne zaman öleceği belli değil. Dolayısıyla bazı şeyler için ne kadar geç kalıp kalmadığımız Allah’ın bileceği iş. Bizim ise yapabileceğimiz artık daha fazla vakit kaybetmeden elimizdeki imkânlar doğrultusunda yapabileceğimizin en iyisini yapmak ya da yapanlarla bir şekilde işbirliği içine girebilmektir. Önemli olan şu anda ölüp de mahşer gününde Allah karşısında hesap veriyor olsak, ne yapmış olmayı ya da neyi yapmamış olmayı isterdik bunu düşünerek, Allah’ın kılavuzu olan Kuran’ı sindire sindire, iyice düşünüp anlamaya çalışarak okumak ve yaşantımızdaki gereken değişiklikleri bir an önce hayata geçirebilmektir.

58- Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır: “Bana bir kez daha imkan verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!” ZÜMER

Yazar : Ali

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website