Kıymetini bilemedik müşterilerimizin…

İkisi de henüz yeni gelmişlerdi büyük şehire…

Ailelerine eli dolu dönebilmek için gece gündüz çabalandılar, rahatlık ve keyiften ziyade amaçlarını düşündüler sabretiler…

Bir gün bir lokantanın yanından geçerken onları ısrarla içeiye davet eden sıcak yüzlü bir beyefendi ile karşılaştılar. Kendi memleketlerinde olduğu gibi bu daveti geri çeviremezlerdi. İçeri girdiler ve istekleri kusursuz yerine geldi. Yediler içtiler, bu misafirperverliğin karşısında akılları hayret ve kalpleri minnetle dolup taştı. Artık ayrılmanın vaktinin geldiğini düşündüklerinde teşekkür edip kapıya yöneldiler. Arkalarından biri; “beyler! hesap ödemek için kasaya buyrun” dedi. İkisi de şaşkın bir vaziyetle, ama siz bizleri buyrun ettiniz dediler. Adamlar şaşkınlık içinde bu iki müşterilerini anlamaya çalıştılar, fakat gerçeği öğrendiklerinde kahkahalara boğuldular. Meğer bu iki genç kendi memleketlerindeki gibi zannetmişler biri sokakta birini buyrun ettiğinde bu muameleyi yaparmış…

Ne kadar çok saklar olduk güzel eşyalarımızı, nezaketimizi, sevgimizi…

Biter yada isterler diye ne kadar korur olduk.

Varlığın yükü yokluğun yükünden ağır geldi omuzumuza.

Allah için vermek akıl dışı oldu.

Yada birşey paylaşılacaksa en kötüsü oldu.

Saklarken yükünü taşıdık, verirken özlemini.

Hep bize ait olduğunu düşündük alırken, verirken de…

En büyük kar için ahiret için yaptığımız yatırımları sevimsiz karşıladık, hemen karşılığını bekler olduk…

Gülümseyip buyrun diyecek yerde verirken horlayarak baktık…

Kıymetini bilmedik müşterilerimizin…

Sancısını çektik, çekiyoruz, çekeceğiz…

Ücretini alacağımız halde cimri davrandık vermekten vazgeçtik…

Yazar : fatma

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website