Öncelikle arkadaşım, Kuran’da herşeyin tüm detayıyla açıklanmış olmasını bekliyordu. Ama kendisine şu ayetle cevap verdim:

5 Maide 101
Ey İman sahipleri! Size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur`an indirilmekte iken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr`dur, Halîm`dir.

Kuran’ın indirilmesi döneminde de insanların her türlü konunun en ince detayına kadar açıklanmasını beklediğini ama bunun Allah’ın istediği şey olmadığını, Allah’ın Kuran’da her türlü soruya her cevabı vermeye çalışmadığını, sadece kendi yapılmasını istediklerini emrettiğini, bunun dışında kalan herşeyin ise Allah tarafından insanların kendi tercihlerine bırakıldığını ve bağışlandığını açıkladım.

İkinci olarak arkadaşıma kendisinin işlerinin iyi gittiğini, demek ki Allah’ın onun yaptıklarını doğru gördüğünü söylemesinin aslında büyük bir yanılgı olabileceğini şu ayetlerle açıkladım:

27 Neml Suresi
4. Şu bir gerçek ki, âhirete inanmayanların amellerini biz, kendileri için süsleyip püsledik. Bu yüzden onlar kalpleri körelmiş olarak şaşkınlık içinde bocalar dururlar.

43 Zuhruf
33. İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o Rahman`a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler yapardık

Gerçekten iyi bir insan olup olmadığının işlerinin iyi gitmesiyle ölçmenin doğru olmayacağını, belki de yanlış yolda olduğunu ama Allah’ın ona doğru yolu göstermiyor olabileceğini, Allah’ın inanmayanların işlerini rast götürerek, onların evlerinin tavanlarını bile gümüş yaparak, yani işlerini çok rast götürerek onların kendi nankörlükleri içinde yaşayıp gitmesine izin verebileceğini anlattım ve arkadaşımın bununla kendini değerlendirmesinin çok yanlış olabileceğini, önemli olanın Allah’ın istediklerine göre yaşaması gerektiğini açıkladım.

Bunlardan sonra şu şekilde devam ettim. Açıp Kuran’ı okursa tam tersine etrafinda gördüğü şekilciliğin, akıllı ve mantıklı bir insanın “etrafında din diye anlatılan, ama bu da olmaz dediği” birçok tutarsızlığın Kuran’da olmadığını, 1400 yıl önce indirilmiş benim modern yaşantımla uyuşmaz gibi çok bilmiş düşüncelerin Kuran’ın mucizeleriyle nasıl çürütüldüğü ve Kuran’ın zamandan ve mekandan kendini nasıl bağımsız kıldığını göreceğini söyledim. Üstelik İslam’ın sadece iyi olmak değil aynı zamanda iyiye ve güzele yönelik işler yapmak, ibadet etmek, şükretmek gerektirdiğini, kimi zaman başımıza gelen istemediğimiz olaylarla sınandığımızı ama bu durumlarda bile bu imtihanın farkında olup, bize verilenlerin kıymetini bilip yine şükretmemiz gerektiğini gorecegini ekledim. Aslında Kuran okumaktan kaçışın arkasında yatan şeyin “anlamam” ya da “beklediklerimi Kuran’da bulamam korkusu” olduğunu, çünkü Kuran’ın evimizin bir köşesinde yüksekte duran her an okuma imkanımızın olmadığı kutsal bir kitap olarak gösterildiğini, pek çoğumuzun küçükken Arapça Kuran kursuna gittiğimizi ama anlayacağımız meallerin kapağını bile açmadığımızı, bunun yerine etrafımızda duyduklarımıza inanıp yetindiğimizi, ama açık Kuran’ı okursak aradığımız herşeyi orada bulabileceğimizi ve aslında Allah’ın yaşamamızı istediği dinin ne kadar kolay ve güzel olduğunu anlayabileceğini söylerek sözlerimi bitirdim. Tabi ki şu ayetleri de ekleyerek:

2 Bakara Suresi 2
İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsizlik yok onda. Bir kılavuzdur o korunup sakınanlar icin

54 Kamer Suresi 17-22-32-40
Yemin olsun ki, biz, Kur`an`ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? !

Arkadaşlarım dönünce ilk fırsatta Kuran okumaya karar verdiler. İnşallah Allah doğruyu görmelerine yardım eder.