KENDİNİ BİLEN “RAB”BİNİ -KENDİNİ BİLMEYEN “BAR”I BİLİR

Dünyada insanoğlunun bulamayacağı hiçbir şey yok. Zekamız müthiş bir şekilde işliyor. Yaradılış gerçeğimizi kendimize göre evirip çeviriyoruz.
Zeka-diğer adıyla beyin- bir bilgisayar gibi mikroçipine neyi yüklersen alıyor. Bu doğru bu yanlış ayırımı yok. Sınırsız algı yeteneğine sahip(!)Sınırlı olduğunu bilmeme küstahlığını da bilinçsizce yaparak!. Beyin de kendi egosuna sahip sanki; sana böyle hissettiriyor. En iyisini ben bilirim, en iyisini ben anlarım. Peki neyi ne kadar anladığımızı nereden bileceğiz?

“KALP“Gözümüzün de açık olması lazım demez miyiz hep bir ağızdan? Beyin ve kalbin bir bütünlük arz etmesi gerekmez mi? Diğer algılarımızı da dahil edelim mükemmel bir uyum. Biri, diğeri olmadan eksik.

Rabbin kelime anlamı talim-terbiye-tedbir ve idare eden… Musa peygamber Firavun`u ALLAH`A iman etmeye davet ettiğinde;

Firavun “Sizin Rabbinizde kimmiş ey Musa!“-dedi. Musa da “Rabbimiz herşeyi yaratan sonrada onu yaradılış geyesine uygun yola koyan Yüce Yaradandır“dedi. TAHA/49-50

De ki “Allah herşeyin Rabbi iken ben ondan başka Rab mı arayacağım?Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenemez. Sonunda dönüşünüz RABBİNİZEDİR. Ve O uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir“EN`AM/164

Biz FATİHA`mızda alemlerin RABBİNE hamd etmiyor muyuz? Bütün duyu ve algılarımızla algıladıklarımızın en iyisini en doğrusunu nereden bilebiliriz?Her şeyin doğrusunu sadece bilen CENAB-I ALLAH tır.
Doğru yolu bildirmek ALLAH`a aittir. Kimi yollar ise eğridir.

Şayet O dileseydi hepinizi toptan doğru yola getirirdi. NAHL/9

Ve ALLAH bu doğruları bize gönderdiği elçileri ve kitapları ile bildirmiştir. Bunlardan başka kaynağa gerek var mı sizce?!

Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Hiç şüphe yok bunda iman etmekte olan bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt(zikir)vardır. ANKEBUT/51

Samimiyetle düşünelim. Madem ki ALEMLERİN RABBİNE HAMD EDİYORUZ“EN DOĞRUSUNU SEN BİLİRSİN“diyoruz. “YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ“diyoruz. “EN DOĞRU YOLA SEN İLETİRSİN “diyoruz da uygulamaya kalkınca neden kendi HEVA ve HEVESlerimize kapılıyoruz?!

Yoksa sahip olduğumuz bilgiler aslında sırtımızda ki bir yükten mi ibaret?Böyle ise durum çok kötü demektir.

Tevrat ile yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. ALLAH`ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür!ALLAH zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. CUMA/5

“Buna inanmayanlar ve nefsinin arzu ve ihtiraslarının peşine düşenler sakın seni O`na inanmaktan vazgeçirmesin sonra sen de helak olursun!“TAHA/16

Neden nefsimizi terbiye et diye bir başkasına gidiyoruz. Kendimiz gibi bir KUL olan başkasından böyle bir talepte bulunuyoruz?

İnsanlardan kimisi ALLAH`a kulluk eder. Şöyle ki -Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur. Bir de musibete uğrarsa çehresi değişir(dinden yüz çevirir)O dünyasını da ahiretinide kaybetmiştir. İşte açık hüsran budur. O ALLAH`ı bırakıp ona yakın saydığı kendisine ne faydası ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarır. Bu (haktan) büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir. Zararı yararından yakın olan kişiyi de yardıma çağırır. O ne fena efendi O ne fena yodaş. !HAC/11-13

Alemleri yöneten RABBİN düzeninde ufacık bir kaos veya sapma yokken kendimizi O`na teslim edip bildirdiğiyle ıslah olamayacağımızı bize sezdiren ne? Bakalım o başkası kendini ıslah etmiş mi? O ben “terbiyeciyim“dedi diye mi inanıyoruz? Biz nereden bileceğiz o insanın içini? YARADANDAN başkası bilmezken… Biz-o-şu-bu-nerden bilecek? Kim kime şah damarından daha yakın ALLAH`tan başka.

İnsanı biz yarattık. Onun için nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de biz pek iyi biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. KAF/16

Eğitim sistemimizdeki öğretmenliğin vazifesini alıp evirip çevirip tüm eğitimimizin olmazsa olmazı konumuna getiriyoruz. O zaman “iç terbiyenin de bir öğretmene ihtiyacı var“cümlesini rahatlıkla söyleyebiliyoruz. “öğretmensiz eğitim olmaz“ diyoruz. Yoksa bize notumuzu kim verecek? Sınıf atlayıp atlamadığımızı nereden bilebileceğiz. Bize karnemizi kim verecek? Tamam dünya sistematiğini böyle bir eğitim düzeninde kurmuşuz da öte alem için bunu kopya etmemizi bize kim bildirdi? Bütün bu notlamalar, sınıf geçmeler falan ahirette gerçekleşmeyecek mi? Bu konuda herkes hakkında karar verebilecek, o güce, o yetkiye sahip tek merci Yüce Allah değil mi?

Geçmişte Ortaçağda Papazlar da insanlara cennetten ardaların tapularını satıyorşardı. Artık cennete gidebilirsin diye. Oysa bu da ancak ahirette öğrenilebilecek bir bilgi değil mi?

“Biz kıyamet gününe mahsus öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağarlığınca da olsa yapılan iyi ve kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak biz fazlasıyla yeteriz. ENBİYA/47

Zeka dedik ya bir kelime oyunu yapalım sizinle. RAB kelimesini tersten okuyalım; BAR. Bar kültürü başka bir şey; bu BAR da terbiye edici. Bunun da okulları ve sınıfları var. Kendini, yaratılışın gerçeklerini bilmeyen, bunlar üzerine düşünmeyen, anlamaya çalışmayanı eğitir bu kültür. Yanlış yönde. olması gerekenden farklı şekilde. Yaradana götürmeyen eğitim yanlıştır, eksiktir çünkü..
Kendimiz bulabiliriz doğru yolu içimize doğru bir gezinelim. Kim terbiye ve ıslah edici. Ancak kendimiz anlayabiliriz gerçeği. Bizi Yaradılışın ilk aşamasından başlatıp HALDEN HALE geçiren kim?
Zihnin ve Kalbin örtülü olmaması gerekiyor. AKLISELİM olmak için. HERKES KENDİ HESABINI Kendi verir.

“Her insanın vebalini kendi nefsine bağladık. Her insan yaptıklarına göre muamele gürür. Nitekim kıyamet günü hesap defterini önünde açılmış bulacaktır. Şöyle deriz ona“Defterini oku“Bugün muhasebeci olarak kendi işini görmeye kendin yetersin. İSRA/13-14

En iyisi mi biz hesabın en pahalısını ödemeyelim. Neyle neyin yerlerini değiştirdiğimizin farkına varalım geç kalmadan. CENAB-I ALLAH BASİRETİMİZİ ARTIRSIN.

Yazar : Muzaffera Cigal

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website