Kur`an`da Kadın ile Erkeğin Sosyal Bir Aradalığı

Erasmus eğitim programı ile geldiğim bir ülkede daha ilk haftadan müslüman olmamla alakalı gelen sorular karşısında dinimin yanlış bilinişine ve algılanışına şahit olarak bir kere daha üzüntü duydum. Biri: “Siz şimdi erkeklerle de bir arada oturup dışarı çıkıyorsunuz ama ülkenize dönünce ne yapacaksınız, sonuçta müslümansınız. ” Bir diğer kişi: “Sizin dininizden dolayı ülkenizde düğünlerde kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı yerler hazırlanıyor değil mi, aynı yerde oturamıyorsunuz erkeklerle. ” Güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım! Bir yandan da islamdaki sosyal hayatı yerle bir edip insanlara bu şekilde lanse edenlere öfke ve sitem doldum. Kur’an-ı Kerim’de bu şekilde bir kadın-erkek ayrımının olmadığını onlara ayetleri göstererek açıklamaya çalıştım kafalarındaki islam imajına ucundan kıyısından da olsa bir darbe vurabilmek, aslında her duyduklarının ve gördüklerinin İslam’ın gerçekleriyle alakalı olmadığını bir örnekle de olsa gösterebilmek için. “İşte bu nedenle kendimiz okuyup araştırıp öyle hükme varmalıyız öyle inanmalıyız”ı anlatabilmek için. Üzüldüğüm nokta şu, onlar bir şekilde uzaktan bakanlar olarak duymuş es geçmişlerdir (belki de aman ne saçma deyip ısıncakları varsa da ısınamamışlardır İslam’a), ama bizim kendi dinimizin insanlarının çoğunluğu da (uygulasın uygulamasın) buna inanıyor ve kimisi sokaktaki her adımında bunun doğrultusunda hareket ediyor. Kendi kulaklarımla duymuştum: “3. den sonra karşı cinse bakmak artık harama girer” demişti iliklerine kadar islamı yaşadığını her seferinde belirten, aynı zamanda da kitlelere sahip bir dini gruba dahil olan bir tanıdığım. “Hangi mantıkta yeri var bunun, peki o zaman, ben bir kere bakayım ama uzun uzun bakayım hem harama da girmemiş olurum ama 3 kereyi 1 kerede çıkarmış hatta katlamış olurum, nasıl ama!!” demeyi öyle istemiştim ki o anda. Kur’an’ın neresinde karşı cinsler olarak birbirinize yaklaşmayın, bakmayın deniyor da insanlar o kadar geri çekiyorlar kendilerini anlamıyorum. Tabi ki de Allah’ın bir takım sınırları vardır ve bizler bunun dışına çıkamayız, ancak bu sınırların içine çemberi gitgide daraltacak diğer anlamsız sınırları hangi cüretkarlar çiziyor da kendi kendilerine haramlar yaratıp hüküm veren konumuna geliyorlar. Ben bu olaya sadece ve sadece örflerin ahmakça ve cesurca(!) dinleştirilmesi gözüyle bakıyorum. Aşağıdaki iki ayetten de Kur’an-ı Kerim’de haremlik-selamlık ya da buna benzer uygulamaların emredilmediğini anlayabiliriz; çünkü Kur’an kendiyle çelişmez.

“Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır, iyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar… ” (Tevbe Suresi-71)
“Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kızkardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. HEP BİRLİKTE YAHUT AYRI AYRI yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur… ” (Nur Suresi-61)
Eğer gerekseydi Allah bilhassa ikinci ayette kadın erkek bir aradayken uyulması gereken o uydurma düzenden bahsederdi değil mi? Çünkü O, Kur’an’da hiç bir şeyi eksik bırakmamıştır ve unutma, Rabbin asla unutkan değildir.

Yazar : zeynep

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website