PEYGAMBERİN SÜNNET ÖLÇÜSÜ KURAN`DIR

Değerli okurlar islam dini bir bütündür. Biz müslümanlar olarak Peygamber efendimizin sünnetine uyumak istiyorsak Peygamber efendimizin sünnet ölçüsü şudur. Birincisi Kur`anı okuyup anlamaktır, İkincisi onu hayatına tatbik etmektir, üçüncüsü o Yüce insanın ahlakıyla ahlaklanmaktır ki bu ahlakın ölçüleri de yine Kuran`dan çıkarılabilir. Çünkü Peygamber efendimiz daima Yüce Allah’ın rızalığını kazanmağa çalışmışlardır.

Değerli okurlar bu yüce dini anlamamız için Kuran`ın tümüne hakim olmamız gerekir. Kuran`ın tümüne hakim olduğumuz zaman şunu net olarak anlayabiliriz. Bugüne kadar gelen tüm Peygamberler İslam dini üzerine gelmişlerdir. Hiçbir Peygamber Allah`ın izni olmadan kendi kafasına göre bir din anlayışını getiremez ve getirmemiştir. Gelen peygamberler Yüce Allah`ı razı etmek için çalışmışlardır, Allah`a iman edenlere de bu anlayış üzerinden hareket etmelerini buyurmuşlardır. Maalesef din tüccarları bugün olduğu gibi daha önceleri de peygamberden sonra din anlayışlarını her seferinde kendi çıkarları için kullanma yoluna gitmişlerdir. İşte geleneksel kültür bu anlayışların ürünüdür. Bu geleneksel kültür anlayışı bugünün bir ürünü değildir, İnsanoğlunun var olmasından beri bu anlayış hep hüküm sürmüştür. Zaten gönderilen Peygamberler hep bu anlayışla mucadele etmişlerdir.

Gelenkesel kültürde, Allah`tan başka varlıklardan yardım istemek vardır. Bu anlayış batılın ta kendisidir. İslam dini çok yüce bir dindir, bu yüce dini yaşamak istiyorsak Kuran`ın gölgesinden gitmek zorundayız ki Allah`ın dinine gerçekten sıkı sıkıya sarılalım.

Maalesef bu günki din anlayışımızda bu konuda yeterince hassasiyet göstermediğimiz içindir ki geleneksel kültür anlayışından yol almaktayız. Bugüne kadar dinler arasında ve mezhepler arasından olan bozgunculuğun temel sebebi de aslında bu yanlış anlayışa hizmet ediyor olmamızdır. Bunun nedeni gelen kutsal kitapların Peygamberden sonra devre dışı bırakılmasıdır. İslam alemi de maalesef diğer din anlayışlarında olduğu gibi peygamberden sonra maalesef Kuran`ı geri planda tutarak geleneksel kültür anlayışı ile yol almıştır ve sonunda bugünkü yanlış anlayışa kapı aralamıştır.

Maalesef islam dünyası Kur`anı okunan bir kitap değil tapılan bir kitap olarak algıladığı için, bunları anlamaları çok zordur. O yüzden Kuran`ı bir kenara bırakarak kulaktan dolma bilgilerle yola koyuldular. Bugünkü din anlayışında, bilgiden daha çok şekil şemalar ön plandadır. İnsanların algıladığı din anlayışında, gösteriş ön plandadır, kişi ne kadar bilgi sahibi olursa olsun, o kimse giyim kuşamıyla da yeterince müslüman olduğunu mesajını veremiyorsa, onun müslümanlığı pek dikkate alınmamaktadır, hatta onu müslüman gözü ile görmemektedirler.

Geleneksel kültür anlayışında algılanan Yüce varlık uzaklarda kalmaktadır. Uzaklarda kalan Yüce Varlığa ulaşmak için ilahlaştırdığımız sözde kerametli olarak algıladığımız hazretlerin gölgesine sığınarak, Allah`ın dostları olarak gördüklerimizi devreye koyarak Allah`a ulaşmaya çalışmaktayız. İşte bugün ki algılanan din anlayışlarından bunlar görülmektedir.

Bugünkü islam alemin perişanlığın asıl nedeni burada aramamız gerekir. Bugüne kadar mezhepler adı altında birçok müslümanın canı yanmıştır, Yuvası yıkılmıştır. Haşa bunu Allah`ın böyle bir şey emrettiğini, “gidin din adına yada mezhepler adına birbirinizi boğazlayın, vurun, kırın ki ben sizden razı olayım, sizi cennetime alayım”, düşünmek haşa Allah`a iftira olur. Peki, neden bu anlayışa yöneldik bunu kendi kendimize soracağımız yerde daha da bu anlayışa sımsıkı sarılarak ona bağımlı bir hale geldik. Bu anlayıştan mezhepler türemiştir. Mezhepler din değildir. Bunu getirip İslam dinine mal etmek çok sakıncalıdır. Bunun doğruluğundan bu derece emin olan bir topluma bunun doğru olmadığını anlatmak elbette zordur. Zaten bu güne kadar dinler arasındaki ve mezhepler arasında olan savaşların temelinden de bu anlayışlar ve bunlara inanmışlık yatmaktadır. Bu sadece bilgisizlikten ve cehaletten kaynaklanmaktadır. Bilgisizlik insanı başkalarına kul köle yapar. Oysa Kuran okumak bilgimizi arttırıp doğruları görmemizi, gerektiği gibi yaşamamızı sağlayacaktır.
Bugün Kuran dediğimiz zaman birçok müslüman kardeşimiz için ölülere okunan bir kitap akla gelir. Bu, dinde nerede durduğumuzun en iyi delilidir. Ölülere ayrılmış bir kitabı getirip dirilere okuyun demenin ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. İnsanlara Kuran`ı okuyunuz ki gerçek dini anlayasınız dediğin zaman sanki yeni bir din icat etmişsin gibi seni dinsiz imansız gösterip Peygamber`in sünnetini inkar etmekle suçlayıp, seni peygamber düşmanı ilan ediverirler. Bu tepkilerden nerden kaynaklanıyor derseniz bu tepkilerin temel sebebi Kuran`ın bilgisinden uzak olan bu insanların Kuran`ın yol göstericiliğinden de uzak kalmış olmalarıdır.
Kuran`ın önde olmadığı bir din anlayışında Peygamber`i görmek saflıktan başka bir şey değildir. Maalesef geleneksel kültür anlayışından yol alanlara bunu anlatmak gerçekten çok zordur. Yüce Allah bu konuda bizleri şöyle uyarmaktadır.

Andolsun ki onlara, Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, mutlaka Allah derler. Deki övgü de yalnız Allah`a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler. (Lokman 31/25)

İşte bu ayetle Yüce Allah bizleri uyararak onlara yeri göğü kim yarattı diye sorsan onlar tereddütsüz Allah diyeceklerdir. Yanlız övgüye gelince onlar Allah ile birlikte kul köle oldukları hazretleri övmeye kalkışırlar. Onlarla yatıp onlarla kalkarlar, Halbuki övülmeye layık yanlızca Allah`tır.

Bu kişiler Allah`ın sözünden çok kendi yorum sahiplerinin sözlerini bilirler. Onun sayesinde Allah`a kulluk ettiklerine inanmaktadırlar. Ahirette onların kendilerine şefaat edeceklerine inanamaktadırlar. Yüce Allah bu anlayışla yola çıkanları bu ayetle uyarmaktadır. Maalesef Kuran`ın bilgisinden uzak olanları uyarmak gerçekten çok zordur.
Saygılarımla

Yazar : haydar akgeyik

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website