Gerçek İslam’ı Savunmanın Önemi

Geçen gün lisede eğitimlerini sürdüren öğrencilerimden kadınların farklı toplumlarda uğradıkları ayrımcılık ve eşitsizlikler üzerine bir sunum hazırlamalarını istedim. Sonuç benim için son derece üzücüydü. Sınıfın çok büyük çoğunluğu Müslüman nüfusa sahip ülkeler üzerine odaklanmışlardı. İnternet üzerinden buldukları videolarda “Allahu ekber” nidaları arasında taşlanan kadınlar, 10 yaşında evlendirilmiş kocalarından dayak yiyen başları kapalı kız çocukları vardı. İlk tepkim çocuklara kızmak oldu, “nasıl olur da hepsi anlaşmış gibi Müslüman toplumları seçerler” dedim. Sonra “hata yaptım” diye düşündüm, “bu konunun sınıfın İslam algısına zarar vereceğini düşünmeliydim”. Biraz zaman geçtiğinde ise hatanın ne bende ne de öğrencilerde olduğunu fark ettim. Ben onlara çok önemli sosyal bir sorunu, tarihsel olarak ve farklı topluluklar açısından inceleme görevi vermiştim. Bu son derece normaldi. Onlar da bu konu üzerine internette araştırma yapmışlardı ve ulaştıkları sonuçlar onları hep Müslüman toplumlara yönlendirmişti. Yani onların da bir suçu yoktu. Öyleyse suç kimindi?
Çok iyi biliyordum ki suç İslam’ın da değildi. Yani İslam aslında bu yansımaların gösterdiği gibi bir din değildi. Kimsenin taşlanmasını emretmiyordu (daha detaylı bir açıklama için:

Keçinin Yediği Kuran Ayeti

Birisi sana saldırmazsa ona saldıramazsın diyen

(“O halde, azgınlık edip size saldırana, size saldırdığı şekilde ve ölçüde saldırın”
2:194;

“Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o zaman küfrün elebaşlarını öldürün”
9:12;

“Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor”
2:190),

bir kişiyi öldürmek tüm insanlığı öldürmek gibidir

(“Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan hayat vermiş gibidir”
5:32)

diyen, kadın ile erkeği dost olarak, eşit müminler olarak gören

(Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır”
9:71;

“Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız”
16:97)

bir din aslında İslam. Bir öğrencimin izlettiği videoda recm (taşlayarak öldürme) görüntülerinin altına alaycı bir şekilde “barış dini” yazılmıştı. İslam gerçekten de barış dini. Peki nasıl oldu da bu görüntülere yol açar hale geldi, getirildi?

Aslında cevap basit, bir o kadar da üzücü. İslam dinine sonradan insan eliyle eklenmiş olanlar, dini Kuran’dakinden bambaşka bir hale getirmiştir.

“Affedin, hoş görün, Allah’ın sizi affetmesini istemez misiniz”
(24:22)

diyen, tekrar tekrar Allah’ın merhametinden, bağışlayıcılığından bahseden din, kaskatı kuralları olan, vahşet görüntüleri içeren bir hal almış. Toplumlar kendi kültürlerini, değer yargılarını “din” diye ortaya koymuş, zaman içinde İslam algısı tamamıyla değişmiş, Allah’ın indirdiğinden tamamen farklı bir hale gelmiş. Doğu toplumlarının ataerkil yapısı dini kuşatmış, Batı Dünyası etkisini arttırdıkça bu toplumlar daha çok içlerine kapanmış, daha da fazla aşırılığa yönelmişler. İşin kötü yanı bu aşırı hareketler ve yönetimler her konuştuklarında, her davranışlarında İslam’ı referans vererek dinin adını lekelemişler. Dünyada İslam’ın aşırılıklarla, şiddetle, eşitsizliklerle anılmasına neden olmuşlardır. Şeriat ile yönetildiği iddia edilen, yöneticilerinin bizzat bu iddiada bulundukları bu toplumlardaki kuralların Allah’ın diniyle yakından uzaktan ilgisi yoktur.
Öyleyse gerçeği görme şansı olmuş, Kuran ile gerçekten tanışmış, yakınlaşmış, insan eliyle eklenenleri yolundan çekip Kuran’la baş başa kalabilmiş Müslümanlar için çok zorlu ama çok da önemli bir görev var. Ateistler, dinsizler, bilip de uygulamayanlarla mücadeleye evet de hepsinden çok, aslında hepsi ile de iç içe uydurulanlarla savaşmak var. Dine yapılan ilaveleri temizlemek, dini gerçek haline, Allah’ın indirdiği haline döndürmeye çalışmak, böylece dünya çapında İslam dini algısının değişmesi için çabalamak gerçeği bulabilmiş tüm Müslümanlar üzerine bir sorumluluk olmalı.

 


About the Author
Author

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website