Şehit Olmak Şahit Olmaktır!

“Şehit olmak hayatını imanına şahit kılmaktır.” 1 Ve şehit olmak peygamberin sana şahit olması  seninde insanlığa şahit olmandır.2

Şehit olmak son nefesinde kelime-i şehadet getirmek değil , ilk nefesinle son nefesin arasında kelime-i şehadete şahit olmak yani “ayaklı kelime-i şehadet” olmaktır.

Şehit olmak peygamberin sakalını gördüğünde hıçkırıklarla ağlamak değil, sakalının bir teline dahi zarar gelmemesi için çırpınmaktır.

Şehit olmak asker üniforması içinde dünkü pavyon rezaletinin ardından bugün bir çatışmada ölmek değil, hayatını bir asker edasıyla Allah’a karşı esas duruş üzerine, tir tir titreyerek geçirmektir.

Ve şehit olmak  ölmek değil, ölürken insanlığı diriltmektir… Şehit olmak Amir bin Fuheyre olmaktır. Ölürken “vallahi işte şimdi kazandım!” diyebilmektir o. Kendisini öldüren kişinin imanına vesile olmaktır o…

Ve şehit olmak Uhut’ta meleklerin cesaretini giymektir. Şehit olmak Enes bin Nadr olmaktır, “eğer rasullullah öldüyse siz niye oturuyorsunuz, kalkın ve onun gibi ölün!” diyebilmektir ve savaşın en yoğun yerinde vücudunun tamamının düşmanlar tarafından katledilmesidir o fakat ruhunun tamamının Allah’a yükselmesidir.

Ve Musab olmaktır şehit olmak, Musab bin Umeyr olmak…  Şehit olmak İslam sancağını en yukarılara kaldırmak ve gür bir seda ile bağırmaktır Uhud meydanında:

 

“Muhammed yalnızca bir elçidir; ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. O halde o ölür ya da öldürülürse, topuklarınız üzerinde geriye mi döneceksiniz?…”3

 

Ve şehit olmak onun gibi İslam sancağını taşırken tüm uzuvlarını kaybetmektir, en son ağzıyla sancağı taşırken ruhunu Rabbine teslim etmektir o…

Hamza olmaktır şehit olmak. Peygamberin  gözyaşlarıyla ıslattığı toprağın sahibi olmaktır o… Peygamberin gözyaşlarının dokunduğu toprağa düşebilmektir. İşte şahit olmak  ve hayatı imana şahit kılmak budur…

Ve şehit olmak rasulün nefesiyle Rab tarafından müjdelenmektir…

 

“Mü’minler içerisinde Allah adına verdikleri söze sadık kalan nice yiğitler var; onlardan kimi kendini adak olarak sunmuş kimi de sırasını beklemekte, fakat asla sözünden dönmemektedirler.”4

 

Ve şehit olmak şahitlerin en büyüğüne, Eş Şehid olana en büyük şahit olmaktır. O Muhammed Mustafa olmaktır…

Nitekim şehit olmak Allah’ın kuluna şahit olması, kulununda Rabbine şahit olmasıdır. Ve kulunun şahitliğini itirafıdır: “Biz bu dünyada sahip olmak için değil de şahit olmak için var edildik.”

Ve şehit olmak her küçüğün susması, tek büyüğün konuşmasıdır. İşte o an herkes ve her şey susmuş “Eş Şehid” konuşmaya başlamıştır:

 

“Allah şahittir ki O’ndan başka ilâh yoktur; melekler de, adâleti şiar edinen edinen ilim adamları da (şahittirler ki) O’ndan başka ilâh yoktur…”5

 

İşte sadece bunun için şehit olunur, Allah’tan başkasının ilâh olmadığına şahit olmak için. Şehit/şahit olmak ancak budur.

Ve şehit olmak vahiy olmaktır, o ancak ve ancak vahiyle doğrulmaktır.

Ve şehit olmanın tek bir yolu vardır, o da Allah yolunda ölmek değil, Allah yolunda dirilmek ve Allah yolunda diriltmektir… Nitekim şehit olmak:

 

“De ki: Benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’a armağan olsun!”6

 

diyebilmektir. Ne mutlu hayatını imanına şahit kılabilene ve kendini kayıtsız şartsız, şeksiz, şüphesiz Allah’a adayabilene… Ne mutlu şehit olabilene, o kişiye ne mutlu…

ariamoneva

1 M. İslamoğlu

2 Bakara 143

3 Al’i imran 144

4 Ahzab 23

5 Al’i imran 18

6 En’am 162

 


About the Author
Author

ariamoneva

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website