Hazan mevsimi

Hazan mevsimi, hüzün mevsimi, sararıp solma mevsimi.

Bak bu yılda boynunu büktü ağaçlar,

Geçen senede güz mevsiminde boyunları bükülmüştü.

Seneye de devam edeceksiniz bilirim.

Bilirim ki yine kanadı kırık kuşlar gibi dallarınız düşecek yere.

Sararıp solacaksınız, yapraklarınız kuruyacak çorak çöllerde yıllanmışlar misali.

Bilirim ki muazzam güzelliğinizden eser kalmayacak.

Gözümüzü şenlendiren baharın gidince kalbimiz dağlanacak.

Ama şunu da bilirim ki arınmalısın.

Bir yılın yükünü üzerinden atmalısın.

Yoruldun bilirim. Yuva oldun kimi zaman kuşlara.

Kimi zaman gölgende demimizi aldık.

Yağmurlar yağdı üzerine.

Ne rüzgârlar ne fırtınalar atlattın.

Ne kasırgalar gördün de yıkılmadın…

Yoruldun bilirim nadasa bırakacaksın kendini.

Biriktirdiğin zehrini yapraklarını dökerek atacaksın bilirim.

Sonra da üzerine karlar yağacak, ruhunu dinlendirecek arınacaksın.

Kış uykusuna yatacaksın bilirim dinlenmelisin.

Dinlenmelisin ki yeniden bütün gücünle ayağa kalkasın.

Uyumalısın ki bütün ihtişamınla yeniden şenlenesin.

Dökülen yapraklarınla zehrinden arınmalısın ki,

Bal tadında meyveler veresin.

Bizde hazan mevsimindeyiz bilir misin?

Senin gibi yorulduk sararıp solduk…

Ne yağmurlar ne fırtınalar gördük tozlandık, kirlendik.

Günahlarımız omuzlarımızda.

Kolumuz kanadımız kırık boynumuz bükük.

Arınmak istiyoruz senin gibi.

Yükümüz ağır hatalarımız denizlerdeki kum taneleri ile yarışır.

Bedenimiz yorgun. Yapraklarımız sarardı, soldu, kurudu.

Hazan mevsimi geldi…

Ya Rab.

Bizde hüzün mevsimindeyiz.

Arınmak, temizlenmek,

Ruhumuzu dinlendirmek,

Sana gelmek sende kalmak ve sende teskin olmak istiyoruz.

Günahlarımızla kapına gelsek, kapında sabahlasak kabul eder misin bizi?

Denizlerin köpükleri kadar çok olan hatalarımızla gelsek kapına,

Arınabilir miyiz Ya Rab?

Affeder misin bizi?

Günahlarımızı bir kalemde siler misin? Yapraklarımızı döker misin?

Yıllardır biriken zehrimizi yok eder misin Allah’ım.

Senin kudretine olan inancımız sonsuz olduğu gibi,

Senin merhametine olan inancımız dada kelimeler kifayetsiz kalır.

Merhametine sığınıp, ellerimizde hatalarımız,

Boynumuz bükük kapındayız  Allah’ım.

Sendeyiz sana geldik bizi affet Allah’ım.

Affına talibiz merhametine muhtacız.

Sen bize sana layık olanı takdir eyle.

Yeter ki sen et duanı!

Sanma avuçlarını sebepsiz yere açtığını,

Bir Yaradan olmasa, kim dinler yalvarışını,

Açabilir miydin her gece kapattığın o göz kapaklarını?

Senin çöller kadar günahın varsa,

O’nun denizler kadar merhameti var.

Yeter ki sen et duanı…

Meral Akbulut

 

 


About the Author
Author

maral

Leave a reply

Name (required)

Website