Salat 3. Kısım (Huşu ve Namaz)

Salat (Namaz) ile ilgili olan yazımın ilk kısmında “secde” konusuna, ikinci kısmında ise “rüku” konusuna değinmiştim. Salat (namaz) ile ilgili yazımın üçüncü kısmı olan bu kısımda ise “huşu ve namaz” konularına değineceğim.

Huşu ve Namaz

Kuranı Kerim insanların okuması için insanlara indirilmiş bir kitaptır. Bu kitap kendisini okuyan bazı kişilerde bir takım etkiler meydana getirebilir. Peki bu kitap insanların okuması için insanlara indirilmiş değil de bir dağın okuması için bir dağa indirilmiş bir kitap olsaydı ve dağ bu kitabı okusaydı kitap dağ üzerinde nasıl bir etki meydana getirirdi?

Eğer Biz, bu Kur’an’ı, dağa indirseydik, O’nu mutlaka, Allah’ın korkusundan huşu ile boynunu bükmüş, parça parça olmuş görürdün. Ve insanlar için bu misalleri veriyoruz. Umulur ki, böylece onlar tefekkür ederler.
(Haşr 21)

Kuranı Kerim, kendisini okuyanı o kadar çok etkileyip sarsabilen bir kitap ki, dağ bu kitabı okusaydı huşu duygusuna kapılır ve duygunun etkisiyle parça parça olurdu. Yukarıdaki ayette huşu duygusunun dağ üzerindeki etkisini görüyoruz. Ayrıca Kuranı Kerim’in huşu duygusunu yaşamaya vesile olduğunu görüyoruz.

Kendisini okuyanı etkileyip sarsabilen Kuran’ı Kerim, insanlardan kimleri etkileyip sarsabiliyor? Kuranı Kerim’in etkilediği kişilerde nasıl bir etki meydana geliyor?

Allah, sözün en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi. Rablerine huşu duyanların ciltleri ondan (kitaptan) ürperir. Sonra ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikrine yumuşar. İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalalette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.
(Zümer 23)

Yukarıdaki ayette görüldüğü üzere Kuranı Kerim’in kendilerinde etki meydana getirdiği kişiler, Rablerine huşu duyanlardır. Yani huşu duygusunu yaşayan kişilerdir. Kuranı Kerim’in Allah’a huşu duyanlar üzerinde meydana getirdiği etki, ciltte ürperme ve sonrasında kalpte ve ciltte yumuşama etkisidir. Bizler kitabımızı okurken böyle bir duygu yaşıyorsak Allah’a huşu duyan bir kişi olduğumuzu düşünebiliriz.

Allah’ın zikri (anılması) ile ve Hakk’tan inen şeyle (Kur’an ile), iman edenlerin kalplerinin huşu duyma zamanı gelmedi mi? Kendilerine daha önce kitap verilip de böylece üzerinden uzun zaman geçince, artık kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasıklardır.
(Hadid 16)

Yukarıdaki ayette, iman edenlerin kalplerinin Allah’ı anmak ve Kuran’la huşu duygusu yaşadığı anlatılıyor.

De ki: “O’na inanılsın veya inanılmasın, daha önce kendilerine ilim verilen kimseler, onlara (Kur’an) okunduğu zaman, secde ederek çeneleri üstüne kapanırlar.”
(İsra 107)

Ve derler ki: “Rabbimiz, Sübhan’dır (herşeyden münezzehtir). Eğer Rabbimiz vaadettiyse, (o) mutlaka ifa edilmiştir.”
(İsra 108)

Ve çeneleri (alınları) üstüne kapanırlar. Ve huşuları artarak ağlarlar.
(İsra 109).

Yukarıdaki ayetlerde görüyoruz ki kendilerine ilim verilmiş kişiler, kendilerine Kuran okunduğu sırada ağlayarak yüzüstü yere kapanıyorlar ve bu esnada huşu duyguları artıyor.

Müminler felâha ermiştir.
(Müminun 1)

Onlar salatlarında (namazlarında) huşu duyanlardır.
(Müminun 2)

Kuran’ı Kerim’in ve yüzüstü yere kapanmanın huşu duygusunun yaşanmasına vesile olduğunu ayetler vasıtasıyla anlatmıştım. Bizlerin içerisinde Kuranı Kerim okuduğumuz ve aynı zamanda secde ettiğimiz (yüz üstü yere kapandığımız) ibadet, namazdır.

Ey iman edenler! Cuma günü salata (namaza) çağırıldığı zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. İşte bu, sizin için daha hayırlıdır, keşke bilseniz.
(Cuma 9)

Yukarıdaki ayette salat (namaz) ibadetinin öncesinde çağrı yapılan bir ibadet olduğunu görüyoruz. Ayrıca ayette salat (namaz) ibadetinin içerisinde Allah’ın anıldığı bir ibadet olduğunu görüyoruz. Namaz öncesinde azanla çağrı yağılan ve içerisinde Allah’ın anıldığı bir ibadettir.

Men edeni gördün mü?
(Alak 9)

Bir kulu salat ettiğinde (namaz kıldığında).
(Alak 10)

Hayır! Ona (namazdan men edene) itaat etme ve secde et ve (Allah’a) yakın ol!
(Alak 19)

Yukarıdaki ayetlerde secdenin salatın (namazın) bir parçası olduğunu görüyoruz. Ayrıca ayetlerden salatın (namazın) başkaları tarafından gözlemlenebilen bir eylem olduğunu görüyoruz.

Allah’ın Resul’ü Muhammed ve O’nunla beraber olanlar, kafirlere karşı çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler. Onları rüku ederken, secde ederken ve Allah’tan fazl ve rıza isterken görürsün. Onların alametleri yüzlerindeki secde izleridir. İşte bunlar, onların Tevrat’taki ve İncil’deki vasıflarıdır. Filizini çıkaran sonra onu kuvvetlendiren, böylece kalınlaşan, sonunda gövdesi üzerinde yükselen, çiftçilerin hoşuna giden ekin gibidir. Onlarla kafirleri öfkelendirmek içindir. Ve Allah, onlardan iman edenlere ve salih amel yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vaadetti.
(Fetih 29)

Yukarıdaki ayette, secde ve rüku da başkaları tarafından gözlemlenebilen bir eylem olarak görülüyor.

Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinize ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın ve başlarınıza meshedin ve ayaklarınızı da topuklarınıza kadar yıkayın. Eğer cünüp iseniz o taktirde iyice yıkanıp temizlenin (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlara dokunmuş (temas etmiş) ise, eğer su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa teyemmüm edin. Ve de ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh edin, (sürün). Allah size güçlük çıkarmak istemez, sizi temizlemek ve sizin üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki böylece siz şükredersiniz.
(Maide 6)

Yukarıdaki ayette, salat (namaz) ibadetinin öncesinde abdest almanın gerekli olduğunu görüyoruz.

Arapçada kullanılan “salat” kelimesinin Türkçede kullanılan “namaz” kelimesine karşılık olarak kullanıldığını ve namaz ibadetini ifade ettiğini anlattım.

Salat kelimesine karşılık olarak yeni türetilen anlamlara değinmeyeceğim. Yazımın son kısmı olan dördüncü kısmında, “Kuranı Kerim Ayetlerindeki Kelimeler İçin Yeni Anlamlar Türetmek” başlığı altında, Kuranı Kerim’deki Arapça kelimelere Türkçe karşılık olarak yeni anlamlar türetmenin yanlış bir davranış olduğunu ayetlerle anlatmaya çalışacağım.

Not: İmam İskender Ali Mihr meali kullanılmıştır.

Saygılarımla,

Mehmet, 16.05.2015

 


About the Author
Author

Mehmet P.

Leave a reply

Name (required)

Website