Muhammed Esed, `başörtülerini (hımar) yakalarının üzerine indirsinler` ifadesini ilk müfessirlere dayanarak şöyle açıklamıştır: “Hımar, hem İslam`dan önce, hem de İslam`dan sonra kadınların kullandıkları geleneksel başörtüsüdür. Klasik müfessirlere göre, bu başörtüsü İslam öncesi dönemde kadınlar tarafından az çok süs giysisi olarak kullanılır, uçları örtünen kadının sırtına serbestçe bırakılırdı. O günün yaygın modasına göre, kadınların giydiği gömleğin ya da bluzun önünde genişçe bir açıklık (ciyb, çoğ. cüyub) bulunur ve böylece göğüsler örtülmezdi. Göğüsteki açıklığın örtülmesinin öğütlenmesi, bu iş için mutlaka başörtüsü kullanılmasının gerektiğini ifade etmez. Fakat sadece, kadınların göğüs kısmının, örfen (yaygın kabul olarak) açık bırakılmasında sakınca olmayan yerlerden olmadığını, dolayısıyla örtülmesi ve gösterilmemesi gerektiğini ifade eder. ”
CEVABI BEN VEREMEM
İç çamaşırının olmadığı, üst üste giyinmenin gerekmediği bir yaşama biçimi düşünülürse, eğilip doğrulma sırasında bu açıklıktan bütün vücudun görüneceği tahmin edilebilir. Ben bu durumu da önemsiyorum.
Kadınların geleneksel olarak(sıcaktan korunma amaçlı) (zaten)başörtüsü kullandığı bir toplumda pratik olarak, bu örtünün öne çekilmesi ile gerçekleşiverecek bir örtünme tavsiye edilmiştir. Başörtüsünün geleneksel olarak başta bulunmadığı yaşama biçimlerinde, örtünmesi gereken yerler, diğer giysilerle örtülebilir. En önemli ayrıntı ise, tefsircilerin hür ve köle kadın kıyafetini ayırmış olmalarıdır. Tefsirciler ve fıkıhçılara göre köle statüsündeki mümin kadınlar için, ne dış giysi ne de başörtüsü söz konusudur. Onların örtünme hükmü erkeklerinki gibi, göbekle diz arasıdır, yani kadınlık organını önden ve arkadan örtecek kadardır. Eğer başörtüsü, Allah`ın çağlar ve toplumlarüstü değişmez emri olsaydı, köle kadınlara niçin uygulanmamıştı? Onlar Müslüman mı değildi, yoksa kadın mı değildi? Hem Müslüman hem kadın olduklarına göre, toplumlar ve çağlarüstü, değişmez dini emir olma iddiası temelinden sarsılmaktadır. Allah bir şeyi öğütlüyorsa bütün kulları için öğütlüyor, emrediyorsa bütün kulları için emrediyor. Allah için kulları arasında fark yoktur: Kadın kadındır, Müslüman Müslüman`dır. Tek fark takvalarındadır, ondan ötesi örftür, adettir.
Son olarak, Din işleri Yüksek Kurulu üyeliğinden emekli Fahri Demir`in görüşlerine yer vereceğim. Fahri Demir, bu alandaki doktora tezinin bulgularına dayanıyor ve “Başörtüsü emrinin vücup (gereklilik) için olduğunda icma (fikir birliği) vardır” görüşüne itiraz ediyor. “Ben şimdiye kadarki araştırmalarımdan şu kanaate varmış bulunuyorum ki, örtünme emri irşadi (uyarıcı) bir emirdir. Başkasını tahrik etmeme, günaha sokmama, fitneye sebep olmama, kendisini ezadan, sarkıntılıktan, fitneden koruma tavsiyesidir. ”
Alıntılar verdiğim araştırma sonuçları gösteriyor ki, başörtüsü, bir dünya işidir, bir tavsiyedir, vazgeçilemez bir dini emir (farz veya vacip) değildir.
Prof. Dr. Beyza BİLGİN
Yazar : belgin