toprağa bir avuç bulut kristali değdirdim

Allah ım! uçmak ne müothiş bir duyguymuş. o kadar çok uçuyordum ki!hızlı uçuyordum, yavaşlıyordum, bazen yere yaklaşıyordum sonra aynı kuşların kanat çırptışı gibi bende kollarımı basitce aşağı yukarı doğru kaldırıp indirince havalanıyordum. hareketlerimi çok az hızlandırmam o kadar çok yükselmemi sağlıyordu ki uçmanın bu kadar kolay olmasına şaşırıyordum. nasıl düşüneblirdim ki bigün uçabilceğimi diye aklımdan geçiriyordum. o kadar çok yer görüyordum ki… ucu bucagı olmayan denizlerin üstünden geçiyordum, karanlıklarda ucuyordum. çok uzaklara gidip bildigim apartmanların yolların oldugu yere geri dönüyordum. uçarken tehlikeli manevralar yapıyordum. göğün o kadar içine ilersine giriyorum ki bir an içimi yokluyorum ama yok hiç bir korku. en güzeli de zaten içimde ki o kocaman güven duygusu! düşmeyecegim, çakılmayacağım biliyorum diyorum. meğer bu uçmak yürümekten, koşmaktan, bir aracı sürmekten ne kadar da kolay ne kadar da güzelmiş. hele şu hafiften esip bazen de coşup yüzüme, gözüme, vucuduma değen `rüzgar` ama en güzeli, en güzeli uçarken kalbimdeki o müthiş his! nasıl anlatılır ki o his, o ruh hali? .. hiçbir ifadenin kalıbı, hiçbi kelimenin gücü anlatamaz ki o taa derinlerdeki duyguyu.

uçmak, insanın en sevdiiği ile: Allah`ıyla olan düşünsel iletişiminin doruğu… nasıl anlatılır ki?
en sonunda gözlerimi bulunduğum yükseklikten görebildiğim son noktaya dikiyordum, `bulutlar`. uçabilir miyim ki oraya kadar diye çok kısa bi an düşünüyordum ki kendimi hızla çok yükseklere uçarken buldum. kendi irademle uçuyordum ama o cesaret ve içimdeki his-aşk-hayranlıgın verdiği huşu nereden geliyordu, kaynağı neredendi çimdi daha iyi anlıyorum.
bulutlara ulaçmam çok kısa sürdü. yeryüzünden gördüğüm o bulutlar meğer ne heybetliymiş. sadece kısa bir an ürküyorum, heyecanlanıyorum sonra elimi uzatıp devasa bulut parçasından bir avuç alıyorum. içimde gördüğümün yaratılışından duydugum hayranlık hissi ve sevinciyle hızla iniyorum yeryüzüne. elimdeki bulut parçasını yere bırakıyorum, bembeyaz -parıldayan birazcık buz parcası ve damlalar….
(uyandıgımda arastırıp ogreniyorum ki gerçekten de bulut, su damlacıkları, buz kristalleri ya da bunların karışımlarından oluşurmuş ayrıca toprağa değmezmiş.. ).

böyle bir seyahat mümkün mü dünya da ve daha başka seyahatlar düşünüyorum. gezmeye- görmeye kalksan dünyayı ve gerçekten gördüm biliyorum çünkü birazda olsa yaşadım o kültürü demek.. fiziksel anlamda böyle bi seyaht ne kadar mümkün ki.. en başta insanın ömrü yetmez ki.. böyle bir amaca beyninin içinde ulaşmak bana daha mümkün görünüyor. insan beyninin içinde neler yapmaz ki… rüyalarında hangi diyarlara gitmez ki… `ruhu` nerelerde dolaşmazki…. . rüyalarında veya gerçekte neler hissetmez ki.. hiç farketmez rüyaymış-gerçekmiş. ikiside aynı şey aslında. birisi henüz uyanmadığımız büyük rüya, diğerleri uyuyup-uyandıp gördüğümüz küçük rüyalar
22 agustos

Yazar : ayşegül

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website