DÜNYADA BÜTÜN GÜZELLİKLER BEDAVADIR

GÜVENİLMEK SEVİLMEKTEN İYİDİR


Sayın S. Bağışlar. “Dini Yazılar. Com sitesi”ne SÖZLERİN MUCİZESİ başlığı altında kaleme almaya çalıştığım yazımla ilgili yorumunuza çok teşekkür ederim öncelikle. Ayrıca Sayın Yüksel Güvenir’e de elbette.

”MERHABA!” Sözünün bu denli değerli ve ele geçmez bir anlam taşıdığını, kullanmaya başlamamdan çok sonraları öğrendim. Bu, rahmetli Annemin sıkça kullandığı bir hitap şekliydi. Ve bunun ne anlama geldiğini sorup öğrenmeden kullanmaya başladım ben de. Hem günlük sözlü hitaplarımda, hem uygun bulduğum yazı-mektup başlıklarda. Dilim ve yüreğim bu sözü öylesine sevmişti ki… Bunun “ne demek?” olduğunu anneme sorduğumda 12 yaşlarımdaydım. Oldukça mahçup bir tavırla “Bilmem ki… ” dediğini hiç unutamam. Hemen o akşam oturmaya gelen Öğretmen komşumuzdan sorup öğrenmiştim. Ve o akşamdan bu güne değin, bu olağanüstü güzellikteki sözün mucizesi, aşkı ve inancıyla dopdolu yüreğim bu kez de.

Yeryüzünde ne kadar insan varsa, belki bir o kadar da farklı düşünce, kabullenme biçimlerinin olduğunu biliriz kuşkusuz. İnsan her gün kendisinin bile olumlu ya da olumsuz farklı yanlarıyla karşılaşırken. Sosyal yaşam içerisinde çeşitli nedenlerle karşılaştığı, tanıştığı insanları sorgusuz-sualsiz sevmenin ve onlarla aynı düşünce-duygu bağları oluşturmanın mümkün olabileceği inancına katıldığımı söyleyemem. Kaldı ki yüreğinde dünyaya yeteek kadar sevgi taşıyan biri olarak. Oysa her koşulda birbirimize “güvenmek” zorundayız. Örneğin sokağınızdaki herhangi bir esnafın özel yaşamını, alışkanlıklarını, karekterini bilemezsiniz. Ancak sattığı etin. Meyvanın. Tamir ettiği bir cihazın-bir ürünün, kullandığı malzemenin kalitesinden ve iş ahlakından emin olabilmeniz mümkün. O size, o güveni sağlamıştır çünkü. Ve irdelemek istediğiniz asıl konuya dönersek… Sevgi ve Saygı Kavramları öylesine derin, yüce ve soylu kavramlardır ki… Onları rastgele, gelişigüzel dağıtmaya. Olur-olmaz dilimize dolamaya kalkıştığımız takdirde. Hak etmeyene verilen değer, vereni de değerinden edebilir…

Yurdun ‘kuş uçmaz kervan geçmez’ köşeleri başta olmak üzere, ülkesine 39 yıl özveriyle hizmet etmiş. Ve çok sevilen!Güvenilen bir devlet büyüğünün: “Benim memurum işini bilir!” sözlerini duymanın üzüntüsünü yaşamadan ve eline geçen onca fırsatlara karşın, ailesine miras olarak yalnızca onurunu ve şerefini miras bırakan memur bir babanın kızıyım. Bu serüvenin içerisinde ben de; görüp yaşadıklarımı, çocukluğumdan itibaren gören bir göz ve hisseden bir yürekle dağarcığıma doldurdurmuş olduğumu. Hemen her gün sokaklarda hiç tanımadığım birçok insanla “Merhaba!” yla başlayan ayaküstü diyaloğumdan. Yıllarca gönüllü olarak sürdürdüğüm–bana göre kutsal-çalışma ve çabaların içinde herc-u merc olduğumda anladım diyebilirim.

Esen Kalın.

Yazar : Tülin ÖZTUNÇ

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website