Gayb Çeşitleri

Yanlış düşünmekten Yaradana sığınırım.

Kur’an-i Kerim, her konuyu başlıklar halinde aktarırken, bizim de bu konuları araştırmamızı ya da konular üzerinde düşünmemizi, ders çıkarmamızı ister.
Bize gayp olan bazı konuların araştırılmasından sonra elle tutulur gerçeklikle karşılaşılıp o konunun gayp olmaktan çıkacağını da bize bildirir. Yaratılan kâinatta yapılan araştırmaların sonucunda bulduğumuz veriler ile belli konular gayb olmaktan çıkacaktır; tabî ki Rabbimizin izin verdiği oranda. Örneğin, İnsanın bir atımlık sudan yaratılmasını ve sonraki evreleri, kara delikler konusu, demirin indirilmesi, evrenin genişlemesi, sivrisinekteki mucize, balarısının, karıncaların iletişimleri vs. bilimsel konuların araştırılmadan önce bize gayb olan konuların araştırıldıktan sonra gayb olmaktan çıkacağını tefekkür etmemizi ister..
ELÇİLERİNE BİLDİRDİĞİ GEÇMİŞ VE GELECEK HAKKINDAKİ Gayba giren konuları Sadece Rabbimizin bildirmesiyle bilebileceğimiz ve bu konuları öğrenebileceğimizi, elçilerin birer kâhin olmadıklarını, geçmişte atalarımızın yaptığı gibi gabya taş atmamamızı falcılığın ve kehanetle uğraşanların şeytan işi amel yaptıklarını bizlere bildirir.
Rabbimiz bir konu hakkındaki gaybın bildirilmesi konusunda elçilerine yardım eder. Meryem’in bakımını kimin üstleneceğini, Nuh aleyhisselam gemiyle kurtarılanların tekrar küfre sapacaklarını, mağarada uyuyan gençlerin sayısı konusundaki çekişmelerin ya da Yusuf aleyhisselamın kardeşlerinin kurdukları tuzak konusunda peygamberimizin orada olmadığını ve “bu sana gayb haberlerindendir” diye Rabbimizin vahiyle bildirdiği gayb haberlerinin yanında, Kıyamet saatinin bilgisinin de sadece rabbimizin bilgisinde olduğunu, 2012 gibi masallara inanmamamız konusunda bizleri uyarır. Bu konu da tabii ki inanan için söz konusudur. FARKLI BİR BAKIŞ AÇISINA SÜRÜKLER BİZİ…….
Kitabımız öyle muazzam bir bakış açısı verir ki hiçbir Müslüman’ın komplekse kapılmasına gerek yoktur. Araştırdıkça ayağı yere sağlam basan bir Müslüman olmamızı ve gerçekten ilahi kudret karşısında titrememizi ister. Bize verilen kadarın dışında hiçbir şey bilemeyeceğimizi ve teslim olmamızı Yaradan bizden ister. Geçmişteki atalarımıza mucizelerle gelen elçiler olduğu halde tekrar tekrar küfre dönmekteki ısrarlarının sonucunda Elçimize de aynı davranılacağını, bizim elçimizin Son Nebi olmasından dolayı en büyük mucizesinin Kur’an olduğunu, kıyamete kadarda kitabımızın korunacağını Yaradan bize bildirir. Tabi bu da iman konuları arasındadır.

Kuran çağı teslimiyet çağıdır… Kur’an bize geçmişte yaşamış toplumların basiretinin ve ürettiklerinin çok daha muazzam olduğunu bildirir… Ve neden helak olduklarını düşünmemizi ister. İlahi yasalarla insan yasaları… Bir sürü teoriler üretebiliriz. Bakış açılarımızı sınırladığımız kadar ufkumuzu da sınırlarız.
Her buluş bir sonraki nesle bayrak teslimi gibi işlediği sürece ben buraya kadar geldim sen daha ileriye doğru koş dedirtmeli ve sonsuz bilgi karşısında eğilmeli… Nasip edilen kadar koşabilirsin bilincini vermekle de mükellefiz. SONSUZ BİLGİNİN SINIRSIZLIĞINI BİLEREK VE SINIRLANDIRMAYARAK
Zihnimizi öyle şartlı koşullara hapsettik ki Yaradanın yol göstericiliğini bırakarak…
Birilerinin bizi gütmesine izin verdik. Güdülürken de alkışladık aaaaa !!ne güzel sizin beyniniz çalışıyor biz işe yaramaz insan yığını ……. ağzımız açık kobay olduğumuzu anlamadık bile…….
Yaradan her şeyin perdesi açacaktır, biz örtüyoruz üzerlerini. Çok şükür her toplumun sağduyulu insanları da var ve kitaplarıyla bizimle paylaşıyorlar artık bu konuları… Çok daha geçmişte yaşamış toplumlardan kalıntılar buldukça, Yaradanın helak ettiği bu toplulukların ne düzeye geldiklerini elle koymuş gibi buluyoruz ve neden helak olduklarını da sorgulamıyoruz. Bunu da tabiat ananın gazabı olarak görüyoruz.
Gidebildiğimiz kadar derine gitmeye çalışalım. Yaratanın bize son kitap olarak verdiği kâinat kitabının dışındaki yazılı metinlerin hepsinin bozulmuş metinler olduğunu veya olabileceğini, ana kaynak olan Kuran ile karşılaştırırsak arasında ki çelişkileri veya benzerlikleri çok rahat anlayabiliriz. Birinin ilahi yasa diğerinin insan yasaları olduğunu… ve tabii ki ilkinin ikinciden çok daha üstün olduğunu…
Ya derin bilgilerin peşinden koşacağız ya da çok kolaylaştırılmış ve her kesin seviyesine göre anlayabileceği ve anladığıyla sorumlu olduğu ve teslim olacağı bilgiler ile yetineceğiz… Yoksa eşeğin sırtında taşıdığı yükten başkasını taşımayacağız. AHİRZAMANDA İSTENEN GERÇEK ÇOK BASİT.
Kur’an düşünmemizi ister…
Bir çiftçinin, bir tohumun nerden geldiğini düşünmesini, tohumun bir yaratıcısının olduğunu ve nasıl filiz olduğunu düşünmesini…
Bir uzay fizikçisinin yıldıza bakıp bir yaratıcısının olduğunu bilmesini ve bir kimya fabrikası olduğunu anlayıp düşünmesini… Keza kimyacının anlayabileceğinin karşısında iman etmesini…
Bir Meteorologa yağmurun yağışında, verilen kadar tahmin gücünüzü kullanabileceğinizi aynı meteorologa ilahi yasayı anlama noktasında elinizin bağlandığını gör dedirtir.
Kurduğunuz onluk sistem basit zekâmızla kurduğunuz sistemdir. MATEMATİKÇİYE, uzay matematiğine doğru yelken aç… başını göğe kaldır kaderin ölçüsünü tefekkür et muazzam matematik karşısında iman et. (Şu anki matematik, geometri, fizik bilgimiz durağan evren modeli baz alınarak yapılmıştır. )
Tıp âlimine yaradılışımızın nasıl bir atımlık sudan meydana geldiğini… Nasıl ete kemiğe büründüğümüzü… Bulunan hiçbir tıp bilgisinin yaşamımızı sonsuz kılmadığını…
Her çağın kendi çağındaki buluşlarıyla sınanmış olduğunu ve bizimde bu çağdaki buluşlarla sınandığımızı… Yaradan DÜŞÜNMEYE sevk eder bizi düşünmeyen akla pislik yağdırır.
Tüm kâinat, kendi yörüngesinde tüm yıldız ve gezegenleriyle hem kendi çevresinde hem de belirlenen yörüngesinde bir ecele doğru hep beraber süzülüp gider. Ne ay güneşe yetişebilir ne güneş ayı geçebilir.
Kendi alanında derinleşmiş, YARATICININ VAR OLDUĞU konusunda bilinçlendirdiği ve yönlendirdiği Âlimlerden (BİLİMADAMLARI) ALLAH bizi mahrum etmesin…

Yazar : Muzaffera Cigal

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website