VAROLUŞ SANCISI

Yaratılmış olan için zaman ve mekân olmalı mı? Kadimin öğretisinde zamansızlık ve mekânsızlık bilgelik öğretisi olarak sırdır.

Bilmemek nasıl sır olmuştu?

Cevabını Kur’an dan bulmalıydım. Çünkü Yaradılışın ve Âdemin başlangıç evreleri orada yazılıdır. ÂDEM Başlangıçta Rabbimizin lutfu ile/emrindeki Ruhla bilen olmuştu ve şereflendirilmişti nasıl oldu da sonradan bilinmezlik sır oldu? Âdemin neyi bilmesi gerekiyordu. Âdemin Yokluğunu mu bilmesi gerekiyordu? Mistiklerin öğretisinde ‘’Ben yokum dedikçe var olurum ‘’felsefesi yani Fakrın fakrının fakrı sezgisel bir yolculuktur. Aklı saf dışı bırakıp hiçlikte/bilinmezlikte yok olmaktır. ? Rabbim bu bilgiyi hepimizden neden sakladı? Nasıl bir sınava tabi tutulduk?

PYHSARORAS FELSEFESİNDE: Sıfır, sayıları içeren bu bölüm açısından, sayı olmamasına rağmen, ilk sırayı alır. Sıfır boşluğu, yokluğu ifade eder. Yokluk her yerdedir, uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde bütün nesnelerin aralarını doldurur, yenide o nesneleri oluşturan taneciklerin aralarını doldurur. Bizim anladığımız şekilde bir yokluğun dışında birde metafizik anlamda yokluk da vardır. O zaman ve mekân sınırlarının dışında saf varlıktır. Bunu idrak etmek gerçekten güçtür, çünkü beyin ekranı bir şeyi görüntülerken belirli nitelik ve nicelik arar, yarattığı suni görüntüyü onlarla inşa eder. Sıfır gibi bir kavramı algılamak için, bu mekanizmanın ters işlemesi gerekir.. Birçok eski kozmolojide evrenin ilk hali yokluk olarak tasarlanır. Grek mitolojisinde bu aynı zamanda düzensizlik anlamına gelen Kaos ile ifade edilir. Hinduların en eski kutsal kitabı Rig Veda şöyle yazar, “O zamanda ne var olmayış vardı, ne de varoluş vardı. O zamanda ne mekân vardı, ne de uzay… O zamanda ne ölüm, ne de ölümsüzlük vardı. Gündüzü geceden ayıran herhangi bir işaret yoktu. Sadece kendiliğinden havasız nefes alan O vardı. Onun dışında hiç bir şey yoktu. Başlangıçta karanlık karanlığı gizlerdi” /kaynak: The Rig Veda, Penguin Classics, 1981, London. /

Gerçekten de Her şey TERS DÜZ EDİLMEDEN BU YAZILANLARI ALGILAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.
.
Kur’an BİZE EN YALIN VE BASİT GERÇEKLİLİĞ ANLATIRKEN ÖNÜMÜZE SIR SUNMAZ VE Kur’an dan da anlaşılıyor ki TEK VE TÜMEL bir YAPI var zaten…. Rabbim her şeyi kudret eliyle kuşatmıştır. A’raf/54–56 Mülk/1–30

Ayetlerden anlıyoruz ki, yaratılışta Âdem VARDAN VAR oldu! Arzın halifesi olan âdem Rabbimizin benzersiz ve örneksiz var edişinin mucizesidir.

FAKAT mistik öğretide nedense bu tümel varda sıra ÂDEME GELİNCE, ÂDEM YOK TUHAF BİR MANTIK GİBİ GELMİŞTİ BANA BEN VARMIYIM YOKMUYUM* BEN KİMİM DEDİM kendi kendime ŞİZOFREN GİBİMi DAVRANMAM İSTENİYOR!

HEM VARIM HEM YOKUM… kendimi var zannediyorum oysa yoğum. Bu nasıl bir mantık demiştim. ? TABİKİ YARATILIŞIMI YARATANA BORÇLUYUM VAR KILARSA VARIM YOK KILARSA YOKUM. Zaten var oluşumu sorgularken Kur’an dan da anladığım buydu….. Fakat mistiğin anlattığı şey başka bir şey…. Rabbimizin herkese vermediği sırrı mistik biliyor. Yani RABBİMİZ SIRDAŞ EDİNİYOR.

SONRA DÜŞÜNDÜM Kİ GERÇEK YOKLUĞUN NE DEMEK OLDUĞUNU ÂDEM NEREDEN BİLSİN? YOKTAN VAR ETMENİN SIRRINI ÂDEM NEREDEN BİLSİN. Çünkü âdem yokluğun ne demek olduğunu nereden bilsin!

GERÇEKTEN DE Bizim bildiğimiz anlamda yokluk yoktur. Vardan varlık söz konusudur. Bizim boş oda dediğimiz oda dahi boş değildir hava elementleriyle ve eşyanın atomlarıyla doludur! İşte Asıl üstünde durulması gereken mesele de biz yokluğa yok diyemiyoruz.

Anladım ki; HEM HEM MANNTIĞIYLA /mistiklerin mantığıyla bakınca Yaratılışı VAR VE YOK kılabiliyoruz. Rabbim bildiriyor ki İnsan suresinde âdem yaratılmadan önce uzun bir dehr / devir/ zaman dilimi mevcuttu ve biz örneksiz yaratılışın mucizesiyiz. Cinler bizden önce vardı ve şeytanlaşan İblis kavrayamayacağı bu mucize karşısında fasık olmuş… Rabbimizin emrine asi olmuştu. Araf/11-25
Ruhla şereflenen âdem esmayı okuyan oldu. Bakara/31-34 Rabbim yarattığı her şeyi yaratılış amacına uygun olarak yaratır. Ve lütfettiği kadar yaratılmışı kendini bilen kılar Her yaratılanda kendi potansiyel bilincinden yaradılışını bilir ve okur..

’’Ayetlerden anlıyoruz ki; Rabbimizin hiçbir işi programsız ve amaçsız değildir. Rabbim İblise bir emir vermiş tıpkı ademe verilen bir emir gibi…. İblis sebep sonuç ilişkisinde kendince mazeret öne sunmak ‘’sen beni böyle yaratmasaydın ben böyle davranmazdım’’ demiş ve böylece asi olmuş… Rabbimiz neyi gizlediğimizi neyi açığa çıkardığımızı en iyi bilen olduğunu görmezden gelmiş. Tabiri caizse kibri gözlerini kör etmiş. Ruh üflenerek Âdemin neleri bilebileceğini bilememin verdiği hırsla aslında âdemin bilgisinden faydalanmak ve âdemin en büyük zaafından yararlanmak için yalan söylemiş…. İbliste ebedilik ve melekûtluk bilgisi olamaz Çünkü Rabbim izin vermezse kimse ebedi olamaz.

RUHLA ÂDEM YARATILIŞI YAZAN/OKUYAN/İFADE EDEBİLEN KISACA BİLEN OLDU. Âdem Görünmeyen varlıkların bizden önce yaratıldıklarını ve farklı yaratılış katmanlarını okuyup/algılayıp/ kavrayabilir. Kur’an da Rabbim bize farklı yaratılış katmanlarından farklı zamanlardan ve farklı mekânlardan bahsetmektedir. Âdem süreci okuyup takip edebilir. Bizden önce yaratılmış varlıklarında aynı sistem çizgisinde ve sınava tabi tutularak yaratıldıklarını kavrayabilir…. İsteyerek veya istemeyerek gelin diyen rabbimizin emrine isteyerek geldik diyenlerin varlığını da anlayabilir ve ALLAHA: ’’Senin bize bildirdiğinden fazlasına sahip değiliz deyip teslimiyet gösterenler gibi teslimiyet gösterebilir. Yani Müslüman olabilir.. Böylelikle Rabbin çizdiği hudutlar çerçevesin de hareket edebilir.. Anlamak istemediğimiz diğer bir konu şeytanın varlığı. Vesveselere uyan adem çizilen hudutların ötesini bilmek istemektedir… Ters düz olan öğretide aslında Recm edilen İblis var oluş sancısı çekmektedir Âdem değil. İblis âdemi kullanarak yaratılış sırlarına vakıf olmak istemektedir.

Çünkü, Her yaratılmış kendisine nasip edilen bilgi kadar bilgi sahibi olabilir…. !

Yemin olsun ki, “Allah, üçün üçüncüsüdür!” diyenler de küfre batmıştır. Bir tek Tanrı dışında hiçbir ilah yoktur. Bu söyleyegeldiklerine son vermezlerse, onların küfre sapanlarına korkunç bir azap mutlaka gelip çatacaktır. Maide/73

Yazar : Mürüvvet Çalışkan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website