Hükmü Yalnız Allah Koyar.
Kitabımız Kuran, Allah tarafından, Peygamberimize, insanlara öğüt, hatırlatıcı , yol gösterici, eksiksiz , ayrıntılı , benzersiz, şifa ve rahmet olarak, birer birer açıklanarak, safhalar halinde, sözlerin en güzeli olarak, doğruyu yanlıştan ayırarak , adaletle hükmetmeyi emrederek, indirildiği toplumun dilinde ( Öğütler anlaşılabilmesi için Arapça) indirilmiştir.
Kuranı eksik bulan zihniyet Allah’ın Enam suresi 114. ayette belirttiği “Allah size Kitap’ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.” Hükmünü hiçe sayıp din sanki eksikmiş gibi dine ilaveler, farzlar, helaller, haramlar eklemişlerdir.
Bu zihniyet öyle bir konuma getirilmişler ki kendilerine verilen yetkiyle , ayetleri istedikleri gibi yorumlayarak, dilediklerini kabul ederek, uygun gördükleri durumlarda içtihad ederek Kuran’daki hükümlerden kat kat fazla hacimde sünnetler, farzlar, helaller, haramlar oluşturmuşlardır. Bir mezhebe göre helal olan öteki mezhebe göre haram kılınmıştır. Din mezhep imamlarının bakışına göre şekillenmiş, ayrılığın iyilik ve rahmet olduğu uydurma hadisi ile de desteklenmiştir. Ali İmran Suresi 105. ayette Allah derki:
”Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın.”
Kuran’ın dinde zorlama olmadığını söyleyen ayetlerine ve namaz kılmayanlara dünyevi hiçbir ceza hiçbir yerde geçmemesine rağmen; namaz kılmayanın öldürüleceğini söyleyen üç ( şafi, maliki, Hambeli) ve dövüleceğini söyleyen bir mezhebin (Hanefi) dördü birden yanlış olacağına, nasıl dördü birden doğru ve hak oluyor? Peki bu mezheplerin dördü birden, dördü de farklıyken nasıl gerçek İslam oluyorlar?
Kuran’ın hiçbir ayetinde namazda illaki her ayağa kalkışta Fatiha suresinin okunması geçmez. Namazda Fatiha suresini okumak farz değildir.( Namazla ilgili bir önceki yazıma istinaden ki çok itiraz geldi). Bir daha söylüyorum ; Kuran’ın ilk suresi olan Fatiha’yı, Kuran’ın bu bölümünü, namazda okumak tabi ki güzeldir. Yani namazda şunu yapmak farz değildir diye belirtmek, o hususa karşı olmak değildir. Sadece Kuran’da geçmeyen bir mecburiyetin farzlaştırılması yanlıştır. Yukarıdaki örneğimizi düşünürsek yanlış, Fatiha Suresi’ni okumak değil, Fatiha Suresi’nin her ayağa kalkışta okunmasının farz olduğunu söylemektir. Hükmü yalnız Allah koyar. ( maide suresi 44-45,47,50) Allah’ın hangi ayetinde böyle bir hüküm var.
Daha birçok uydurma hüküm mezhep imamları tarafından dine sokulmuştur. Allah Leş, kan, domuz eti ve Allahtan bakası adına kesileni haram kılmışken ( Bakara 173) mezhep imamları midye karides yemeği de haram kılmışlardır.( Dini yazılarda Petekx adlı yazarın Midye yemek günah mıdır? Yazısını okumanızı tavsiye ederim.
https://www.diniyazilar.com/2011/10/midye-yemek-gunah-midir-midye-adet-olur-mu/
Abdesti bozan şeyler Kuran’da belirtilmişken( Maide 6 Ey iman sahipleri! Namaza/duaya duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz.” Kan akınca abdestin bozulacağını hangi ayetten çıkaracağız.
Tahrim suresinin ilk ayetinde peygamberimizin bile hüküm koyamayacağını anlıyoruz. Peygamberimiz sırf eşlerini memnun etmek için Allah!ın helal kıldığını kendisine yasaklamış ve Allah tarafından uyarılmış. Peygamberimiz bile Allah adına hüküm koyamazken Mezhep imamlarına ne oluyorda Allah adına hüküm koyabiliyorlar.
Tahrim 1 “Ey peygamber, sırf eşlerini memnun etmek amacıyla, ALLAH’ın sana helal (yasal) kıldığını kendine yasaklıyorsun. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.”
Dinin tek kaynağı Kuran’dır. Hükmü yalnızca Allah koyar. ”Maide 50 Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?” buna karşı gelenler, Allaha karşı gelmiş olurlar.” Hüküm yalnız Allahındır.( Yusuf 40). O hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.( kehf 26). Peygamberlerin bile kişisel görüşleri dini hüküm olarak kabul edilemez. Zaten peygamberimiz de Araf suresi 203 ayette derki: “Ben, ancak Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum.” Bunlar, Rabbinizden aydınlatmalardır, inanan bir toplum için bir hidayet ve rahmettir.
HDurmaz