Kelimeler ve Kavramlar…

Tek başına anlamı olan ya da tek başına anlamı olmadığı halde cümle içinde anlam bütünlüğü sağlayan ses ya da ses topluluğuna kelime(ses) denir. Kavram, nesnelerin, duygu ve düşüncelerin zihindeki tasarım(tasavvur) biçimine, basit bir fikri veya gerçeği veya bir grup şeyi soyutlayarak ifade eden terimdir. Bir nesnenin veya düşüncenin zihinde soyut ve genel tasarımıdır.

Rabbimizin lütfu sayesinde Kâinatı bir kitap gibi okuyabiliyoruz.

Yaratıcı tarafından Ruhla şereflenen Âdem eşyayı isimlendirebilme yeteneğiyle bilen, yazan, okuyan, beyan eden oldu. İlk ana kaynaktan çıkan kelimelerin karşıladığı kavramlar aynıdır. Kelimeler olmadan kavram olmaz kavram olmadan kelimeler var olamaz. Bu sebeple İlk yaratılan nesilde dilin tek ve ortak olması kaçınılmazdır… (Bknz. Bakara suresi 30-39)

Tüm insanlık ailesinin zihninde nesnelerin(eşyanın) karşıladığı tasarımın (tasavvur) ortak olması Rabbimizin insanlık ailesine ilk büyük lütfudur. Yoksa kula kul olmaktan asla kurtulamazdık.

Geçmişte/Günümüzde, Farklı dil ailelerine mensup olsak ta Vahiy kaynaklı Kavramı karşılayan kelimeler(ses) değişebilirler fakat bu kelimeler hep aynı kavramı karşılarlar. Zihinde aynı tasavvura(kavramsallaştırmaya) sebebiyet verirler. Vahiyle gelen İlahi Bildirilerde; Nuh’a ne vahye dilmişse diğer Nebi- Resullere de o vahiy dilmiştir. Her toplum kendi diliyle uyarılmıştır. Dilin “Toplumsallaşma” üzerinde ki etkisi büyüktür. Aynı dili konuşan bireyler bir toplum oluştururlar. Her toplum kendi diliyle var olur.

Kur’an Muhteşem bir kitaptır. Okudukça bu hakikatle karşı karşıya kalırız. Kur’an su gibidir. Suda her şeyin çözüldüğü gibi tüm bilgilerde Kur’an la bir anlam kazanır ve tüm bilgiler Kur’an da çözülür. Kitabımızdaki kelimeler yaratıcı tarafından sabitlenmiştir. Allah’ın kelimelerinin yerlerini değiştirecek hiçbir güç –kuvvet yoktur.

Bizden önceki İlahi kitapların tahrifi, dildeki tahriflerle, kelimelerin yerlerini değiştirmekle ve kelimelere yüklenilen yeni kavramsallaştırmalarla mümkün olmuştur. Ehli kitap âlimlerinin Ellerinde saklamakla yükümlü oldukları kitaplarını tahrif etmeleri sebebiyle Kula kulluk serüveni yeniden başlatılabilmiştir. Ehli kitap âlimlerinin kelimeleri bağlamlarından koparıp başlattıkları kavram kargaşasını ayırt edebilmek sadece Kur’an la mümkündür. Toplumlar gibi diller de birbirlerinden türetilip geliştirilirken mutlaka bir çatıya ihtiyaç duyarlar. Yeni dilin hangi dil çatısından beslendiğini belirlemek çok önemlidir. Kavramların içi boşaltılıp tahrif edilmeden, dil de tahrif yapmak mümkün değildir. Evrenin ölümüne doğru gittiğimiz bu süreçte Son Nebi-Elçimizle bize bildiren KUR’AN tek kurtuluşumuzdur. Bizi bize sadece bu sistemi kuran ve kuralları koyan açıklar. Kimseye kul olmayalım diye. (Hud-1-2)

Rabbimiz, kelimeleriyle birlikte bu kelimeleri karşılayan Kavramları bildirmeseydi mutlaka kavram kargaşası yaşardık Çok şükür Kuranın kavramsal içeriği Rabbimiz tarafından korunmuştur. Yoksa her düşünülen düşünce tasarım(tasavvur) gerçek kabul edilirdi ve sonuçta düşüncelerimizden sorumlu tutulamazdık. Oysa düşünce ve eylemlerimizden sorumlu olduğumuzu kitabımızdan öğreniyoruz. Ağzımızdan çıkan kelimeler(ses) düşüncemizin dışa yansımasıdır. Ses kâinatta kaybolmaz. Ses bir enerji türüdür. Tıpkı düşünce gibi düşüncede bir enerji türüdür. Kâinatın açığı gediği yoktur ve ağzımızdan çıkan her bir kelime kayda geçiriliyor. Kavramlar tasavvurlarımızı inşa ettiği için öncelikle sınavın en büyük parçası, ana dilimizde Şirk siz ibadet edebilmektir,  “Kulluk bilincinin” ne demek olduğunu idrak edebilmektir.

Hakkı batılla değiştirmek zulümdür. Hakkı yerinden eden zalimdir. Ve karanlıklarda kalmaya mahkûmdur taki “Tövbe edinceye kadar…

Selam ve Dua ile

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Leave a reply

Name (required)

Website