Taha Suresi, 1-7. Ayetler şöyledir: 1: Ta, Ha. 2: Bu Kuran’ı, sana, zorluk çekip mutsuz olasın diye indirmedik; 3: Saygı duyan için bir öğüt olsun diye indirdik. 4: Yeryüzünü ve yüce gökleri Yaratan tarafından bir indirmedir. 5: O Rahman ki, yönetimi ve egemenliği elinde bulundurur. 6: Göklerde, yeryüzünde, her ikisinin arasında ve toprağın altında ne varsa onundur. 7: Sen sözü
(daha&helliip;)
Sevgili Diniyazilar okurları birkaç gün önce çok güzel bir kitap yayınlandı. Kitabın adı “Neden Müslümanım” yazarı Prof. Dr. Caner Taslaman. Bu kitapta Kuran’ın Allah’ın kelamı olup olmadığı konusuna cevap bulabilir İslam’ın Allah’ın bizlere bahşettiği bir yaşam biçimi olduğuna dair delilleri görebilirsiniz. Burada kitabın önsözünü paylaşmak istiyorum: “Gözümüzü rengarenk çok güzel bir dünyaya açtık. Gökyüzüyle, bitkileriyle, hayvanlarıyla, sevdiklerimizle, birçok sanat eseri
(daha&helliip;)
“Tarihselcilik” adına, tarihselciliğin temel tezlerini desteklemekle ilgisiz ayetler, sanki tarihselciliği destekliyormuş gibi sunuluyor. Mesela Kuran’da bir kişinin uygulamasına yönelik hükümler olmasında bir sorun bulunmamaktadır. Peygamberimize özel gece ibadetinin olması böyledir (İsra 79). Aynı şekilde birkaç kişinin uygulamasına yönelik ifadelerin olmasında da bir sorun bulunmamaktadır. Peygamberimizin eşleriyle ilgili veya Peygamberimizle muhatap olanlarla ilgili ifadeler böyledir. Eğer ki “tarihselcilik” ifadesiyle; sadece, Kuran’ın,
(daha&helliip;)
Mehdi inancı da Kuran’da yer almayan ve rivayet kültürü ile gelmiş bir kabuldür. Mehdi hidayete ermiş yani doğru yola yönelmiş kişidir. Dolayısıyla kelime anlamıyla inanmış her kul aynı zamanda mehdidir. Mehdi ve Mesih rivayetleri İsrailiyat ve Mesihiyat kültüründen dinimize girmiş inançlardır. Her ikisinin de Kurani bir temeli bulunmadığı gibi aksine Kuran ayetleri ile çelişen inançlardır. Mehdi hidayete erdiren değil hidayete
(daha&helliip;)
“Nur-u Muhammedi” söylemi, halk arasında özellikle tarikat ve tasavvuf çevrelerinde oldukça yaygın olan inançların başında gelmektedir. Temelde, Hz. Âdem’den de, her şeyden de önce peygamberimizin nurunun yaratıldığı tezine dayanmaktadır. Bu inanca göre ilk yaratılan şey peygamberimizin nurudur ve geri kalan her şey o nurdan yaratılmıştır. Bu inanç da tam anlamıyla Kur’an’a aykırı bir iddiadır. Her şeyin peygamberimizin nurundan ve peygamberimiz
(daha&helliip;)
Andolsun ki size açıklayıcı/açık delil (beyyine) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik. (Nur Suresi, 34. Ayet) … Ta ki ölen açık delil (beyyine) üzerine ölsün, yaşayan da açık delil (beyyine) üzerine yaşasın. (Enfal Suresi, 42. Ayet) Kuran’a göre insan, “beyyine” (açık delil) üzere olmalıdır. Yani geleneklerden hareketle, “Böyle gördük, biz de böyle
(daha&helliip;)
Kuran’ın anlattığı İslam’ın yaşanması için yapılması gereken en temel faaliyet Kuran’ın, dini yaşayacak toplumun diline çevrilmesidir. Kuran Arapça inmiştir ve orijinali Arapçadır. Fakat Kuran’a göre Arapça, kutsal bir dil değildir. Kuran, her kavme peygamberlerin gönderildiğini ve bu peygamberlerin kavimlerine kendi dillerinde mesajlar getirdiklerini söyler. Tevrat Hz. Musa’nın kavminin dilindedir, İncil de Hz. İsa’nın kavminin dilindedir. Hz. Lut’un vahiyleri kendi kavminin
(daha&helliip;)
“Tarik” Arapça “yol” manasına gelmektedir. Bu kelimeden türetilen “tarikat” ise “yol, yöntem, usul, tarz” manalarına gelir. “Tarikatlar, Allah’a gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir” şeklinde yumuşak izahlarla tarikat bağlılığını tarif eden tarikatçılar vardır. Fakat birçok tarikat bağlısı “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır” şeklindeki uydurma hadisten hareketle; tarikata girmeyi, tarikatın şeyhini mürşit kabul etmeyi dini bir vecibe ve kurtuluşun bir şartı
(daha&helliip;)