Tüm Ehlikitabı Hoşgörüye Davet…

Allah tüm peygamberlere gönderdiği dinin adının, İSLAM olduğunu söyler. Yani Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların ortak dinin adı İSLAM dini olduğunu Kur’an dan anlıyoruz. Kur’an, Allah indinde tek din İslam dır der. Çünkü bu kelimenin anlamı teslimiyet ve Allah a itaat anlamındadır. Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman ismi ise, peygamberlere indirilen şeriatın ismidir.

Her şeriat ne yazık ki, Allah ın dinini hurafe ve sanı bilgilerle doldurmuş, daha sonrada bu hurafelerin sayesinde, birbirimize düşman olmuşuz. Daha sonrada, farklı peygamberlere indirilen şeriatların ana hükümlerinin üstünü örtüp, dinde ellerimizle kurduğumuz RUHBAN SINIFININ etkisiyle de, düşmanlıklarımız daha da büyümüş, körüklenmiş, sırf şahsi çıkarlarımız yüzünden.

Bizler Müslümanlıkta ruhban sınıfı yok deriz, ama bu lafta böyledir. Bizler diğer Ehli kitabı aratmayacak bir ruhban sınıfını, edindiğimiz veliler, şeyhler ve efendiler yoluyla kurduk, ama bunu itiraf edemiyoruz.

Hâlbuki tüm şeriatlar, yani Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık, özde aynı konuyu işleyip, toplumu uyarmış ve doğruya, güzele davet etmiştir bizleri. Allah ın bizlerden istediği şu üç şey tüm inançların ortak noktasıdır ki, bunu gerçekleştiren Allah katında mükâfatlandırılacaktır der Kur’an.

1. Allahın birliğine iman etmek.
2. Ahiret gününe inanmak ve iman etmek.
3. İyi ameller işleyip, hayra ve barışa yönelik işler yapmak.

Allah bizleri yaratmasının nedeni olarak, imtihan olduğumuzu söyler ama bakın asıl amacı nasıl açıklar.

Mülk
2: O, HANGİNİZİN DAHA GÜZEL İŞ YAPACAĞINIZI DENEMEK İÇİN ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.

Bizler ne yazık ki bu gerçeklerden uzak, öyle bir inanç yarattık ki kendimize tüm Ehli kitap olarak, Allah ın bizleri yönlendirmek istediği amaçtan uzak, birbirimizi suçlarcasına düşman olduk. Çünkü Allah ın koyduğu kuralları görmezden gelip, dinde kendi kurallarımızı yarattık. Hâlbuki Allah tüm Ehli kitaba hitaben, bakın ne kadar güzel açıklama yapıyor Kur’an da.

Bakara
62: Kesinlikle, iman edenlerden (Müslümanlardan), Yahudi olanlardan, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden kim ALLAH’A VE ÂHİRET GÜNÜNE İNANIP İYİ AMELDE BULUNURSA, RABBLERİ KATINDA ONLARIN ÖDÜLÜ VARDIR. Onlara bir korku yoktur ve onlar kederlenmeyeceklerdir.

Maide
69: İman edenlerle Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden Allah’a ve âhiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur, onlar üzülecek de değillerdir.

Hac
17: İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve ŞİRKE SAPANLAR ARASINDA ALLAH, KIYAMET GÜNÜ AYRIM YAPACAKTIR. Allah, her şey üzerine Şahit’tir, tanıktır.

Ayete dikkat ederseniz hesap günü Allah yapılanlara bakacağını, gönderdiğim rehberlere kimler uyup, benim birliğime inanıp, ahiret gününde hesap vereceğini bilerek imtihanını yaşayıp, iyi amel işleyen, hayırda ve barışta yarışan, benden mükâfatını alacaktır diyor Rabbimiz. Dikkatimizi çeken konu ise, hükümlerimin dışına çıkan, yani şirke sapanların ayrılacağını ve cezalandırılacağını söylemesidir.

Peki, günümüzde böylemi söyleniyor? Elbette hayır, herkes kendisini temize çıkartıp, karşısındaki inançları, şeriatları suçlayarak, kendilerinin Allah ın sevgili kulları olduğunu söylüyorlar ve cennete bizler gireceğiz deniyor. Ne yazık ki bütün Ehli kitap, bunu karşısındaki topluma söylüyor. GEÇMİŞTE DE BUGÜNDE, AYNI YANLIŞ DEVAM ETMEKTEDİR.

Maide
18:  YAHUDİLER VE HRİSTİYANLAR, “BİZ ALLAH’IN OĞULLARI VE SEVGİLİLERİYİZ” DEDİLER. DE Kİ: “ÖYLE İSE GÜNAHLARINIZDAN DOLAYI SİZE NİÇİN AZAP EDİYOR? Doğrusu siz de O’nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa, mülkiyeti Allah’a aittir. Sonunda dönüş de ancak O’nadır.”

Ayette Yahudi ve Hıristiyanların, kendi yaptıkları yanlışları görmezden gelerek, Allah ın bizlerden istediklerinden çok uzak, yaratılan bir inancın sonucu olarak, kendilerini temize çıkarmaya çalışmaları anlatılıyor. Tabi Yaradan ın bu sözlere verdiği cevap, dikkatle düşünülmelidir.

Yine Allah bir başka ayetinde, Ehli kitabın kendi kuruntularına, verdiği cevap düşündürücüdür.

Bakara
111 Dediler ki: ‘Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez.’ BU, ONLARIN KENDİ KURUNTULARIDIR. De ki: ‘Eğer doğru sözlüyseniz, kesin kanıtınızı getirin.

Bu ayetin sözlerine, lütfen kulak verelim ki, aynı hataya düşmeyelim. Allah bu ayetin devamında, konuya açıklık getiriyor ve bakın neler diyor.

Bakara
112: BİLAKİS, KİM İYİLİK YAPARAK BÜTÜN BENLİĞİNİ ALLAH’A TESLİM EDERSE, ONUN ÖDÜLÜ RABBİNİN KATINDADIR. Öyleleri için ne bir korku vardır ne de üzüntü çekerler.

Bakara
113: Yahudiler “Hıristiyanların hiçbir tutar tarafı yoktur” dediler. Hıristiyanlar da “Yahudilerin hiçbir tutar tarafı yoktur” dediler. Hâlbuki hepsi kitabı okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah, ihtilafa düştükleri hususlarda, kıyamet günü onlar hakkında hükmünü verecektir.

Yaradan çok güzel açıklama yapıyor ve diyor ki, sizler kendi nefsinizde birbirinizi boşuna suçluyorsunuz. Bu sözlerinizin doğruluğunu, kıyamet günü göreceksiniz. Bakara 111. ayetin sonunda Allah, eğer doğru söylüyorsanız, kesin kanıtını getirin diyor. Sizlere sormak isterim, bugün tüm Ehli kitap birbirimizi aynı şekilde suçlamıyor muyuz? Bu söylediklerimizin gerçek kanıtı nerede? ELBETTE KENDİ YARATTIĞIMIZ, BEŞERİ VE HURAFE, SANI İNANÇLARIMIZDA VAR.

Allah bu sözleri söyleyen bizlere, Kur’an da çok dikkat çekici uyarıları da var. Onlara da bakalım ki, dersimizi alalım.

Bakara
135: “Yahudi yahut Hıristiyan olun ki doğruya kılavuzlanasınız.” dediler. De ki: “Hayır, öyle değil. ŞİRK VE YOZLAŞMADAN UZAK BİR BİÇİMDE, İBRAHİM MİLLETİNDEN OLALIM. O, şirke bulaşanlardan değildi.

Ankebut
46: İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap EHLİYLE EN GÜZEL OLAN BİR TARZIN DIŞINDA MÜCADELE ETMEYİN. Ve deyin ki: ‘BİZE VE SİZE İNDİRİLENE İMAN ETTİK; BİZİM İLAHIMIZ DA, SİZİN İLAHINIZ DA BİRDİR VE BİZ O’NA TESLİM OLMUŞUZ.

Lütfen bakar mısınız, Rabbimiz ne diyor? Yahudi ve Hıristiyanlar Müslümanlara, Yahudi ve Hıristiyan olunki, doğruya kılavuzlanasınız diyenlere, Allah çok güzel cevap veriyor ve diyor ki; Hayır öyle değil, şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde İbrahim milletinden olalım.

ALLAH BU AYETİNDE ASLINDA YOK BİRBİRİNİZDEN FARKINIZ, HEPİNİZ İBRAHİM İN DİNİNDENSİNİZ, ONUN İÇİN BIRAKIN BİRBİRİNİZE KARŞI TAVIR ALMAYI, DÜŞMAN OLMAYI, İSTEĞİM GİBİ KULLAR OLUN DİYOR.

Diğer ayette de aynı konuya, çok daha açıklık getiriyor ve tüm Ehli kitaptan bahsederek, içlerinden zulmedenler hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel bir şekilde geçinin, birbirinize düşman olmayın diyor. Ayetin devamında birbirimize söylememizi istediği o güzel gerçeği, lütfen görelim, duyalım ve birbirimize söyleyelim ve diyelim ki;

(‘Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O’na teslim olmuşuz.)

Peki, bizler böyle mi yapıyoruz? Tam tersine geçmiş Ehli kitabın yaptığını biz Müslümanlarda yapıyoruz ve diyoruz ki, MÜSLÜMAN OLMAYAN CENNETE GİREMEZ. Bunu söylediğimiz andan itibaren, diğer Ehli kitapla aramıza yüksek bir duvar örmüş oluyoruz.  Tıpkı onların bizlerle arasına ördükleri duvar gibi. Daha önce, Yahudi ve Hıristiyanların birbirlerine yaptıkları gibi. Böyle yaparsak Müslümanlığı, diğer toplumlara nasıl anlatırız? Peygamberimiz Ehli kitaba, böylemi davranmıştır. Allah ne diyordu elçisine Ali İmran 159. ayetinde;

(Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi.)

Eğer bizler, peygamberimizin sünnetine sarıldığımızı söylüyorsak, onun insanlara nasıl davrandığını, peygamberimizin adalet ve sevgi anlayışını önce örnek almalı ve öğrenmeliyiz. Peygamberimizin yaptığı gibi Ehli kitaba DİKKATLE, ama sevgiyle yaklaşarak, Allah ın gerçeklerini anlatmalıyız. Aldanmadan ve aldatmadan, Allah ın ayetlerini tebliğ etmeliyiz. Bizleri uzaktan, ama yanlış tanıyanlara,  tanıtmaya çalışanlara, gerçek Müslümanlığı anlatmanın yolunu mutlaka bulmalıyız. Bugün ne yazık ki bunu yapamadığımız için, Müslümanlık yanlış anlaşılıyor. GERÇEK İSLAM LA, EHLİ KİTABI MUTLAKA BULUŞTURMALIYIZ.

Müslüman olup da, Allah ın istediği koşulları hayatına geçiremeyen, dini kendi çıkarlarına kullanan, ibadeti gösteriş için yapan, toplumu Allah ile aldatarak, Kur’an ın sınırlarını tanımadan, İslam ı yaşayan bir insan, nasıl olur da cennete gideceğini zanneder?

Cennete girmenin, Allah ın sevgili kulu olmanın şartları, çok açıktır Kur’an da. Bu şartları yerine getiren, Allah ın sevgisini, şefkatini kazanır. Kendisini temize çıkartıp, karşısındakini suçlayanlar, yaptıkları hatayı, mahşer günü elbette fark edeceklerdir.

Maide 18. ayette Yahudi ve Hıristiyanların, biz Allah ın oğulları ve sevgilileriz diyenlere, Allah ın verdiği cevaptan, bugün bizler ders almasını bilmeliyiz. Ne diyordu bu sözleri söyleyenlere Yaradan?

(DE Kİ: “ÖYLE İSE GÜNAHLARINIZDAN DOLAYI SİZE NİÇİN AZAP EDİYOR.)

Allah ın bu cevabını, lütfen bugün biz Müslümanlar kendimize sormalıyız. Acaba dünyada Müslüman toplumlar, neden birlik ve bütünlükten uzak, bir birine düşman yaşıyor da, dünya üzerinde savaş, acı ve keder bu toplumda neden kol geziyor? Bu sorunun cevabını mutlaka bulmalıyız. Yoksa kendimizi aldatmaya devam ederiz.

Dilerim Yüce Rabbimizden, hiç kimseyi suçlamadan, arı, duru hurafe, batıl karışmamış İslam ı, Kur’an ın sınırlarını aşmadan, Allah ın istediği gibi, hoş görüyle, Ehli kitap ile ortak noktalarımızda birleşerek yaşayan, Rabbin halis kullarından oluruz.

Ankebut 46. ayetin, en son cümlesini tekrar hatırlayalım. Allah biz Müslümanların, bakın Ehli kitaba nasıl hitap etmesini istiyor.

(BİZE VE SİZE İNDİRİLENE İMAN ETTİK; BİZİM İLAHIMIZ DA, SİZİN İLAHINIZ DA BİRDİR VE BİZ O’NA TESLİM OLMUŞUZ.)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


About the Author
Author

halukgta

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website