ALLAH İNANCI

ALLAHSIZ BİR DİN, ALLAHSIZ BİR KURAN İNANCI

 


(YALNIZCA KURAN-MERKEZLİ OLMAK YETERLİ Mİ?)

Allahsız bir din olabilir mi? Olabilir tabii. Kişi güneşe tapar, aya tapar yani Allah’ın dışında başka bir şeye tapar Allahsız bir dine inanmış olur. Ancak benim bahsetmek istediğim konu bu değil. Ben bundan söz etmiyorum.

Ben bizden, kendimizden söz ediyorum. Allahsız bir kuran inancından…

Allahsız bir kuran inancı olabilir mi? Veya nasıl olabilir?

Bu sitede yazan çoğu kişinin kuranın tek kaynak olması yönünde bir sorunu yok. Uydurmalara, hurafelere inanmamak yönünde de bir sorunu yok.

Ancak din, kuranı tek kaynak olarak kabul etmek midir? Uydurmalara inanmamak mıdır? Diyeceksiniz ki; uydurmalara inanmamak ama aynı zamanda uydurma olmayanlara inanmaktır. Yani Kuran’a inanmaktır.

Peki din Kuran’a inanmak mıdır? Veya Allah’a inanmak=Kuran’a inanmak mıdır?

Allah’a inanmak çoğu kişinin söylediği gibi Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak değildir.

Allah hayatımızda ne kadar yer ediyor?
Karşılaştığımız olayları, sorunları değerlendirirken Allah’ı ne kadar hesaba katıyoruz?

En basit veya günlük hayattan gördüğümüz bir konuda bile “Allah bu durumda benim şöyle davranmamı ister veya böyle davranmam O’nun hoşuna gitmez”, hesabı yapıyor muyuz?

Her an O’nu yanımızda hissediyor muyuz? Tek başımızayken ikinci, iki kişiyken üçüncü, üç kişiyken dördüncü,…O’nu görüyor muyuz?

58/7: Göklerde ve yerde olanları Allah`ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O`dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O`dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.

“Doğru işler yaparsam, Allah mutlaka onun karşılığını verir, arkamda olur, bana destek verir; yanlış işler yaparsam, Allah bunun bedelini ödetir, karşımda olur” mantığıyla mı hareket ediyoruz? Veya başımıza bir şey geldiğinde, kafamızı bir yere çarptığımızda Allah’ı aklımıza getiriyor ve acaba yanlış bir şey mi yapıyorum sorusunu kendimize soruyor muyuz? İşte bu ahiret inancıdır, sona inanmaktır. Kişinin Allah’a inandığını gösteren en bariz ölçüdür. Bir denetim mekanizmasıdır. Kişinin doğru davranması için bir motivasyon aracı, teşvik edici bir güç, yanlışlardan uzaklaşması için engelleyici bir güçtür. Kişiye özgüven sağlar, “eğer ben doğru davranırsam, Allah benim yanımda olur, karşıma ne engel çıkarsa çıksın, ne tür bir zorluk çıkarsa çıksın, sonuçta benim arkamda O var. Hiç kimse benden memnun kalmasa da, yaptıklarım, konuştuklarım hiç kimsenin hoşuna gitmese de sonuçta Onun hoşuna gidiyor. Doğru şeyler yapmaktan, doğru bir insan olmaktan korkmamalıyım, kınayanın kınamasından çekinmemeliyim.” hissini verir.

Ahirete inanmak Allah’a inanmakla benzer şekilde basitleştirilmiş ve kalıplaştırılmıştır. Cennet ve cehennemin varlığına inanmak anlamında kullanılmaktadır. “Ahiret” son demektir. Ahirete inamak=sona inanmak. Bu son dünyanın sonu olabileceği gibi, hayatta karşılaştığımız sonlar da olabilir. Yani her şeyin, her işin sonunu düşünürken Allah’ı hesaba katmak demektir. Ticari bir faaliyetin sonunun bile Allah’a bağlı olduğunu, bütün iplerin Onun elinde olduğunun bilincinde olmaktır. Çalışkanlığımızın, kurnazlığımızın veya şansın O istemediği sürece bir para etmeyeceğini bilmek ve bu bilinçle hareket etmektir.

Allah her konuyla ilgili bir takım kurallar, yasalar belirlemiştir ve hayat bu yasalar doğrultusunda devam etmektedir. Örneğin, başımıza gelen şeylerin kendi yaptıklarımızdan kaynaklanması ve aynı zamanda bunlarla denenmemiz bütün insanlar için geçerli olan bir yasadır.

42Şura/
30: Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.

4Nisa/
79: Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

2Bakara/
155: Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Ancak Allah bazı kimselerin iddia ettiği gibi, evrene bir takım yasalar koymuş ve bir kenara çekilmiş değildir. 42/30’da “O yine çoğunu affeder” ifadesi bu yasaların Allah’tan bağımsız olarak katı kurallar halinde uygulanmadığını ortaya koyar.

Allah’a inanmanın ne demek olduğunu anlamak için öncelikle inanmak nedir onu anlamalıyız. Biz bir arkadaşımıza “sana inanıyorum dediğimizde;

1-Senin sözlerinin doğru olduğuna inanıyorum,

2-Sana güveniyorum, seni güvenilir buluyorum,

demiş oluruz.

Örneğin, birçok kişinin söylediklerini, yazdıklarını doğru bulabiliriz ama kendilerine güvenmeyebiliriz. İnanmak ikisini de kapsar.

Kuran’a inanarak Allah’ın sözlerine inanmış, sözlerini doğru bulmuş oluruz. Allah’a güvenmek ise çok yönlüdür.

Onun kesinlikle sözünden caymayacağına, adaletli olduğuna yani hiç kimseye haksızlık yapmayacağına, herkesi belirlediği ilke ve değerlere göre değerlendireceğine, kimseyi kayırmayacağına inanırız. Bu ahirete inanmayı ifade eder.

Aynı soru üzerinde tekrar düşünelim: Allahsız bir Kuran inancı olabilir mi?

Kişi, Kuran diyor ama hayatında Allah yer almıyorsa Allahsız bir dine inanıyor demektir. Hayatında Allah nasıl yer alır, yukarıda bahsetmiştik.

Allahsız bir Kuran inancı: Otomatiğe bağlanmış gibi, ruhtan duygudan eksik Kuran yorumları… Öznesi çoğunlukla Allah olmayan ifadeler…

Kuranda bu geçmiyor, şu geçiyor… Kuran şöyle diyor, böyle demiyor… Kuran buna karşı çıkıyor… Kuranda bu yok, var… Kuran’a aykırı davranıyorsun… Kurana göre…

Hiç kimse kalkıp bu ifadelerin yanlış olduğunu söyleyemez, ben de söylemiyorum. Hatta aynı ifadeleri defalarca kullandım hala da kullanıyorum. Ancak dinle ilgili konuştuklarımızın öznesi %90 belki de daha fazla Allah olmuyorsa ortada bir anlayış hatta bir inanç sorunu var demektir. Allah dışında diğer özneler, bu illa Kuran olmak zorunda değil, konuşmalardaki etkileyiciliği ve verimi de azaltıyor.

Esasında, Kuran demiyor, Allah diyor… Kuranda yasaklanmıyor, Allah yasaklıyor…

Örneğin, yanlış bir şey yaptığını düşündüğümüz birine verebileceğimiz tepkilere bir bakalım.

– Bu Kuran’da yok, Kuran’a aykırı…

– Bu yanlış, yapmasan iyi olur…

– Bu doğru değil…

– Bu senin için zararlı…

– Bak, Allah seni görüyor, bunu yapmaya devam edersen üzülürsün, ben senin sonuçta üzülmeni istemiyorum. (Allah inancı + Ahiret inancı)

– Senin bunu yapman Allah’ın hoşuna gider mi sence? (Allah inancı)

– [-Allah bunu doğru bulmuyor biliyor musun?, -Sen nerden biliyorsun? –İşte istersen sen kendin oku, Allah kitabında ne diyor.] (Allah inancı + Kuran inancı)

Son üç tanesi gerçek anlamda inanan, Allah’ı dikkate alan insanların verebileceği tepkilerdir. Ve diğerlerine göre çok daha verimli ve etkileyicidir.

Birileri kalkıp bize, … “siz Kurancısınız” diyor.

Hayır, biz Kurancı değiliz. Biz Kuran’a tapmıyoruz. Biz sadece Allah’a tapıyor, Allah’a ibadet ediyoruz.

1/5: (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.

Yazar : Erdem

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Reply to Ömer Dursun Cancel reply

Name (required)

Website