NAMAZ BORCU VAR MIDIR?

Bazı TV programalArında bazı din adamları, okuduğum bazı dini kitaplarda da yazarlar, geçmiş namazlarla ilgili şunu diyorlar: “Eğer kişi günahkar bir hayat yaşamışsa ve tövbe edip dine dönerse, geçmiş namaz borçlarını kaza etmeli yani tamamlamalıdır. “


Böyle bir şeyi nasıl söyleyebiliyorlar, nasıl!? Bu, Kur`an`ın neresinde yazıyor? Bir kere kaza edilecek bir ibadet örneği varsa o da, Kur`an`a göre, oruçtur:

BAKARA 185 Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur`an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah`ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır. (AYRICA BK. 184. AYET)

Şimdi namazla ilgili böyle bir ayet var mı? Yok. Elbette kişi mesela öğle namazını 3-5 saat geçirmişse onu ikindiye yakın kaza edebilir ama geçmiş namazlar topyekün bir borç değildir.

Şimdi bir hesap edin, bir adam 40 yaşında tövbekar olsa, adamın 18 yaşında tam ergen olduğunu saysak, bu adamın 22 yıllık namaz borcu var demektir ki bu da tam 40150 (Kırk bin yüz elli) rekat namaz eder!!!! Bu sayıyı aklınız alıyor mu? Şimdi bu adam bu kadar rekatı nasıl tamamlar? Artık 60 yaşında aklı başına gelip hidayeti bulmuş ve tövbe edecek olan birini varın siz düşünün!! Ayrıca sorarım size, geçmiş zamanı kimse geri getiremez, bu adamın mesela 1975 yılının bir öğle namazına niyet ederek kılacağı namazı ne zaman kılacak, elbette şu zamanda yani 2009`da kılacak. Bu nedenle kılınan namaz hep BU AN`IN namazı olacaktır.

Şimdi devam edelim, geçmişten bir namaz veya başka bir ibadet borcu falan gelmez. Ayete bakalım:

ENFÂL 38 Küfre sapanlara söyle: “Eğer son verirlerse eskide kalmış olan, kendileri için affedilir….

İbadet olarak kafirlerden daha borçlu kim vardır? Oysa ki bizzat kafirler için Allah, onları tövbe etmeleri halinde affedeceğini söylüyor. “Geçmişte kalan kendileri için affedilir” diyerek.

Hangimizin geçmiş ibadeti tam ki, ve bakın 22 yıllık bir namaz, 40 bin rekat etmekte. (60 yaşındaysa 80 bin rekat!!!) Bu kim kılabilir? TV`de, kitaplarda bu yorumu yapan din adamları bunu hangi kaynağa dayanarak yapıyorlar da insanlara yük getiriyorlar, insanı dinden soğutuyorlar!!! Burada hemen bir diğer ayete bakalım:

NİSA 28 Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır.

Görüldüğü gibi, Allah Bakara 185`te de geçtiği gibi, insana kolaylık getirmek istiyor. Oysa bazı din admaları insanın sırtına adeta yük üstüne yük bindirip dinden soğutuyorla, hem de dinden olmayan rivayetlerle.

Geçmişten bir borç falan gelmez, çünkü Allah insana Tövbe nasip etmiştir:

NİSA 26 Allah size açık-seçik bildirmek istiyor. Sizi, sizden öncekilerin yol ve yöntemlerinden haberdar ediyor. Size tövbe nasip ediyor. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

NİSA Allah sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı isterler.

Görüldüğü gibi ayetler çok açık, Allah insana tövbe nasip etmiştir. Bu da, gerçekten tövbe eden için, geçmişte yaptığı günahlar affedilir, geçmişten bir ibadet, zekat, oruç vs. borcu falan da gelmez. Zaten bu, hayatın mantığına aykırdır. Hangimizin ameli tam ki? ! Bir de geçmişten borç gelse buna insana nasıl güç yetirir!!! Az önceki adam örneğine gidersek, 22 yıllık oruç borcu olsa 22 ay (660 gün)oruç tutması gerek, vermediği zekatları toplasak belki de iflas eder.

Allah insana tövbe nasip etmiştir, gerçek bir tövbe geçmişi affettirir, bir borç falan gelmez! Ayrıca tövbe etmese bile, şirk hariç tüm günahlar affedilebilir:

NİSA 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah`a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir.

ZÜMER 53 De ki: “Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah`ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm`dir.

Kur`an`ın ilk emri “oku” dur ve Kur`an okumak da farzdır, ibadettir. Ama Allah orada da kolaylık sunuyor, bakın nasıl:

MÜZEMMİL 20 Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur`an`dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah`ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur`an`dan, kolay geleni okuyun! (… )

Bakın her insan sözelci değildir, okumayı sevmeyebilir. Birisi günde bir kitap bitirebilirken bir başkasına bir paragraf okumak bile ağır gelebilir. Herkes okumayı sevmez. Ayette de zaten “kiminiz hasta olur, kiminiz savaşta çarpışır, yani okumaya imkan bulamaz, o halde Kur`an`dan kolayınıza geleni okuyun” demiştir. Zaten Kur`an, parça parça, ayet ayettir ve bu bir okuma kolaylığı getirir. Eğer Bakara suresi gibi büyük bir sureyi okumak ağır gelirse küçük sureleri (Asr, Nasr, Felak, Nas… ) oku. Bu daha kolaydır.

Ayette önce, (galiba peygambere) “geceninin bir kısmını ayakta yani ibadetle” geçir deniliyor. Ama bir çok insanın tüm geceyi kuşatamayacağı yani gece kalkıp ibadet edemeyeceği de bir gerçek olduğu için ayet sonundan ne diyor: “Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. ” Yani Allah, bazılarımızın Kur`an`ın tamamını kuşatamayacğını yani okuyamayacağımızı, yine bazılarının tüm geceyi ibadetle geçiremeyecğini bildiğinden, “BUNLAR BORCUNUZDUR” dememiş, “Size tövbe yani af dilenip bağışlanma nasip ediyorum” demiştir.

Özetlersek: Din adamları, geçmişten namaz borcu gelir, bunun ödenmesi gerekir diyerek din işini insana çok zorlaştırmakta, Kur`an`da olmayan bir dayaytma yaparak sorumlu olmaktadırlar. Sırf bu yorumları nedeniyle belki de bir çok kişi dinden soğudu, o kadar namazı nasıl kılarım deyip suçluluk duydu, belki günahkar hayatına devam etti.

Yeri gelmişken bir uydurmaya karşı daha uyarayım: Oruçla ilgili olarak 61 gün keffaret gerekir gibi yorumlar yapılıyor din adamlarınca. Oysa 61 gün keffaret falan da yoktur. Bakara 185. ayet “tutamadığınız gün kadara tutarsınız” demiştir. Burada da diyorlar ki, eğer oruç bilerek bozulursa 61 gün gerekir. Bu da yanlıştır. İster bilmeden ister bilerek boz, sonuçta tutamadığın gün kadar tutarsın. Bilerek bozan da irade zaafı gösterip tutamamıştır. Onunki de tutamamaktır. Yok dine isyan edip orucunu bozduysa ve temelli tutmayacaksa zaten dini inkar ediyor demektir ki o zaman da dinden çıkar ve artık ona oruç farz olmaz. Daha günahkar olur. Ama o an için zaafiyet gösterip bilerek de bozsa, ama dini ve orucu inkar etmese, o zaman irade zaafiyeti nedeniyle tutamamış olur ve de kaç gün tutamadıysa o kadar borçlu olur ve kaza eder. Mesele bu kadar basittir.

Lütfen Kur`an`ı dikkatli okuyunuz, dininizi Kur`an`da olmayan uydurmalara teslim edip de kendinize zorluk çıkarmayınız ve yanlışa düşmeyiniz.

Eleştiri yapacak olanlar da lütfen ayet dayanağı getirsinler ya da sussunlar. Uydurma rivayetlere din gibi tapmasınlar. Bizim kitabımız bellidir:

EN`AM 38… Biz bu Kitap`ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık…

KEHF 54 Yemin olsun, biz, bu Kur`an`da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

Allah Kur`an`da ibadetlerle ilgili detayları açıklamışken kitapta olmayan ve insana YÜK getirecek uydurmalara itibar etmeyiniz.

Yazar : Onur

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website