Kelebekler rengarenk kanatlarıyla usulca havada süzülmeleriyle her zaman insanlarda bir beğeni uyandırmıştır. Ancak onların hayatları hakkındaki gerçeği öğrenince herkes aynı zamanda onlara karşı bir acıma hisseder. Kelebeklerin sadece yaşamak için 1 günleri olduğunu öğrenen insanlar hemen “Böyle güzel bir yaratık sadece bir gün mü yaşıyor, ne kadar yazık” derler.. Ancak bilmezler ki bu durum insanlar için hiç de farklı değildir.. Vücudunun her parçasıyla adeta mucizevi bir başyapıtı andıran “insan” da öyle güzel ama ömrü de öyle kısa bir varlıktır ki.. Bir kelebek, bir kedi, bir kaplumbağa ya da bir insan farketmez, bu dünyada yaratılan herşey muhteşem bir güzelliğe sahiptir ve 1 gün de olsa 100 yıl da olsa ömrü bir gün gelecek ve bitecektir..
Peki biz bu hayatın ahiret hayatına kıyasla ne kadar kısa ve önemsiz olduğunun ne kadar farkındayız? Geçenlerde televizyonda izlerken rastladığım bir programda sokaktan geçen insanlara yapılan ankette sorulan soru “Yaşamak için sadece kelebekler gibi bir gününüz olsaydı bugünde ne yapmak isterdiniz?”di. Benim ilgimi çeken ise bu soruyu sordukları onlarca insandan sadece bir veya ikisinin; Allah’a dua ederdim, bütün gün Allah’tan beni cennete almasını dilerdim gibi cevaplar vermesiydi. Yani bu hayat dediğimiz şey sadece 1 gün olsaydı da gene hiçbir şey değişmeyecekti ve gene sadece çok azımız bu hayatın gelip geçici bir şey olduğunun farkına varacak ve ölmeden önce hayattaki zevkleri olabildiğince çok tadabilmek yerine öbür dünyada yani gerçek hayatta kazanabilmek için elinden geleni yapmayı düşünecekti…
(Bakara Suresi 212.)
“İğreti/sefil hayat küfre sapanlara süslü gösterilmiştir; onlar, iman sahipleriyle alay ederler. Takvaya sarılanlar, kıyamet günü onların tepelerinde olacaktır. Allah, dilediğini hesapsız bir biçimde rızıklandırır.”
İnsanoğlu öyle bir yapıda yaratılmıştır ki iyi olan şeyleri çarçabuk elde etmek istediği gibi kötü olan şeyleri de elinden gelebildiğince ertelemek ister.. İnsanlardan birçoğu 70 yıl yerine 150 yıl yaşasaydı da ölümü gene ertelemek isteyecek ve 150 yılı da günün birinde biteceği için “kısa” olarak nitelendirecekti.. Bununla da kalmayıp bu hayatın başından sonuna bir sınav olduğu gerçeğini gene gözardı ederek bu hayatta hayra ve barışa yönelik yaptığı işler sonucunda ahiret hayatında Allah’ın vaat ettiklerini çabucak elde edemeyeceği için gene yapması gerekenleri unutup gidecek, kendini bu dünyevi ve geçici hayatın süslerine kaptırıp, adeta anlamsız bir boşluğun içinde avare avare dolanır bir vaziyette bulacaktı..
(Enbiya Suresi 37.)
“İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin!”
(İnsan Suresi 27.)
“Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.”
Bu dünyada yaşarken sadece gözlerinin görebildiğine yorum getirmeyi doğru bilen insan, bir kelebeğe gösterdiği beğeninin aynısını bir kaplumbağaya gösteremediği gibi, bir kelebeğin ömrüyle kendi dünyevi ömrünün pek de farklı olmadığı gerçeğini gözardı ediyor.. Hiç bilmez ki insanoğlu bu geçici dünya hayatından, sonsuz ahiret hayatına göçtüğü zaman arkasına dönüp baktığında o acıyarak küçümsediği kelebeğin hayatı, ahiret hayatına kıyasla dünyada geçirdiği kendi hayatından hiç mi hiç farklı olmayacaktır..
(Hac Suresi 47.) “Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.”