Kadınlara, oğullara, altın ve gümüşten oluşturulmuş yığınlara, salma atlara, davarlara ve ekinlere tutkunlukların sevgisi, insanlar için süslenip püslenmiştir. Tüm bunlar geçici-iğreti hayatın nimetidir. Allah’a gelince, varılacak yerin en güzeli onun yanındadır. (3 Ali İmran Suresi -14)

Oysa derler ya misafiriz bu hayatta. Öyleyse bu mal mülk de geçici elbet aynı yaşam gibi.. Bir an gelip ölüm bizi bulduğunda hepsini bırakıp gideceğiz. Hangi kıyafetler ile hangi arabada ya da nasıl bir evdeolduğu hiç önemli olmadan. Sadece biz olarak ve yaptıklarımızla.. Bir ömür uğruna çalışıp didindiği, geri kalan her şeyi uğrunda bir tarafa ittiği malı mülkü yanında götürebilen gördünüz mü hiç? Hem de kimler, öyle bırakın sizi bizi, Sabancılar, Koçlar..

Bilmedi mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah` ındır. Sizin için Allah`tan başka ne bir Veli vardır ne de bir Nasır/yardımcı. (2 Bakara Suresi- 107)
Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O`nundur. Çocuk edinmemiştir O. mülk ve saltanatında ortak yoktur O`na. Herşeyi yaratmış ve herşeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir. (25 Furkan Suresi- 2)
Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr`dir. (67 Mülk Suresi- 1)

Aslında hepimizin bildiği şeyler bunlar ama maalesef çoğu kez sadece cenazelerde aklımıza gelen şeyler. Daha mezarlıktan çıkar çıkmaz biz yine yoldaki arabalara, etrafdaki evlere bakmaya başlarız. Hatta bazen daha da ileri gidip manzaralı mezarlıkları bile tercih ederiz, bir yol kenarında sıkışıp kalmışlara. Oysa ne önemi vardır ki. Artık o saatten sonra tek kar edecek olan Allah ve dini uğruna yaptıklarımız olacaktır kuşkusuz.
Bu dünyada misafirsek bize verilen her şeyi de ödünç almışızdır aslında. Rabbimiz onca nimet vermiştir bize ama sadece belli bir süre için, en fazla ölene dek.. Mülkün esas sahibi kuşkusuz Allah’tır ve sadece öldüğümüzde değil başka nedenlerle de verdiklerini birden geri alabilir.
Şöyle yakar: “Ey mülkün Malik’i, sahibi olan Allah’ım!Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltir aziz edersin, dilediğini alçaltır zelil kılarsın. İmkan, mal ve nimet senin elindedir. Sen herşeye kadirsin. ” (3 Ali İmran- 26)

Önemli olan mal mülk değildir zaten. Önemli olan bizi yaratan bize onca nimeti veren Allah’ın rızasını kazanmak, onu hoşnut edebilmek karşılığında da inşallah sonsuz cenneti hakedebilmektir.

Mal mülk sahibi olmak kötü bir şey değildir tabii ki. Yeter ki hakkıyla, adaletten, doğruluktan sapmadan, kul hakkı yemeden kazanılsın. Yeter ki onları kazanmak uğruna Allah’ın dini bir rafa kaldırılmasın. Yeter ki kazanılanlar Allah yolunda ve ihtiyaç sahipleri için kullanılsın. Yeter ki hepsinin bir gün asıl sahibi olan Allah’a döneceğinin bilincinde olunsun. Yeter ki hayatımızdaki en önemli şey mal mülk değil Allah ve onun dini olsun. Yeter ki kazanılanlar da bu uğurda harcansın ve bize bu dünyada değil ahirette güzellikler getirsin.

Allah yolunda harcama yapın/nimetleri paylaşın; kendi ellerinizde kendinizi tehlikeye atmayın! Güzel düşünüp güzel işler yapın! Çünkü Allah, güzellik sergileyenleri sever. (2 Bakara Suresi- 195)

Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe (vermedikçe) zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız. İnfak ettiğiniz herşeyi, Allah çok iyi bilmektedir. (3 Ali İmran Suresi – 92)