Bilim de önce fikirde başlar sonra araştırılıp uygulamaya geçildiğinde deneme yanılma yöntemiyle gelişir. Sisteme uyup uymadığına sistem karar verir. Yargıyı da Allah cc. Yapar. Rabbimizin dediği gibi “Her toplum kendi içindekini değiştirmedikçe biz o toplumu helak etmeyiz!. Sağlıklı düzenlerin helak olmadığını, Rabbimizin tedavi sürecinde yardımcı olduğunu, hatta insan sağlığının yitirilmesi halinde de bir tedavi sürecine ihtiyacımızın olduğunu herkes bilir.. !
Âdemoğlunun iki oğlunun kıssasından anlıyoruz ki ötekileştirme hatta ötekini yok etme üzerine kurulmuş bir sınav düzeninde yaşıyoruz. Seçimlerimizden sorumluyuz. Rabbimizin dediği gibi ’’ siz yaratıldıktan sonra bırakılacağınızı mı zannettiniz“’’ ya da“İman ettik demekle iman ettiğinizi mi zannettiniz’’ ayetleriyle Rabbimiz bize bildirmektedir.. Yani fertler sınavdan geçerken toplumlarda sınavdan geçmektedir.
Günümüz dünyasında görüyoruz ki bakışımız, duruşumuz ters düz edilmiş. Yine kavramlarla oynanmış. ,. Tasavvurlarımız beşerlerin bize sunduklarıyla şekillenmiş. Fırsatçıların, istedikleri gibi yaşar olmuşuz. İlahi reçeteye göre duruşumuzu bakışımızı çevirmedikçe sağlıklı bir yaşam formuna kavuşamayız. , Sadece, beşerlerin oluşturduğu virüs barındıran kaynaklardan beslenirsek hastalığa tutunuruz. Virüs vücudu birden bire çökertmez belli bir sürece ihtiyacı vardır. Sinsidir. Sistemi ele geçirmeye başlayınca tehlike sinyalleri vermeye başlar ama farkına varmazsak sistem çöker.. Hastalığın tedavisi bellidir gönüllere şifa olan Kur`an. Böyle olduğunu iddia eden bir kitaba yanılıyorsun diyebilirmiyiz. ?
İnsanoğlu tohumu meydana getiremez. Fakat o yaratılan tohumu bozar. ! Ehli kitap ta kendi kitaplarında bu tahrifatı hep yapmıştır. İlahi sembolleri kendi bakış açılarıyla yorumlamış… Kelimeleri kendi bağlamlarından koparmış…. Kısacası kendi kavramlarını(tasavvur) kendileri oluşturmuşlardır. Bir örnek verecek olursam, Bizim bir müdahalemiz olmadan bir tohumdan meydana gelen ağaç gibi.. biz o ağacı keserek türlü araç gereçler üretebiliriz. Kendi anlayışımıza ve kendi el becerimize göre. Bu, araç, gereçlerin hem iyi hem kötü kullanılama potansiyelleri vardır. Yaptıklarımızdan sorumluyuz.
Kur`an İlahi bir kitap olduğunu, tek kurtuluş yolu olduğunu “Hablullah“olma özelliğini hiçbir kitaba VERMEZ. Verirse İlahi kitap olmasıyla çelişir ki kitabımızda hiçbir çelişki yoktur ve Kur`an dan sorumlu olduğumuzu Kuran bize bildirmektedir. Reçeteyi doğru okuyan ve tedavi sürecimizde, Kur`an a davet eden ve anlatan tabiri caizse doktorları çok büyük bir sorumluluk beklemektedir.
İnsan nefsi kuvvetlidir. Hatalarını kolay kolay itiraf etmez. İblis gibi kibre kapılabiliriz en doğru yol benim yolumdur diyebiliriz. Bakara, Araf, Ta- ha, surelerinde ademle- iblisin kıssalarının bize çok şey anlattığını düşünmekteyim… Biz yaratılanlar, gaybı bilemediğimizden Rabbimizin bize öğrettiğinden daha fazlasını anlayamadığımızdan secde etmenin mahiyetini ve gerekliliğini iblis gibi tam olarak anlayamazsak, namazı gafillerden olabiliriz.
Rabbimiz kitabımızda ‘’Yaradılış’’ sürecine kimsenin şahit olmadığını bildirmektedir. Meleklerin ve cinin şahit olmadığı bir yaradılış sürecinde yaratılan İblisin kendi üstünlüğünü iddia etmesi ve kibre kapılması yüzünden sonuçta, Adem ve eşinin Yaradılıştaki üstünlüğü görememesi ve bilememesinin neticesin de Rabbimizin bir tek emrini yerine getirememenin sorumluluğunu da yine Rabbimize yüklemektedir. , Rabbimizin, oluşturduğu yokluktan var etme özelliğini, hiçbir mahluku ortak etmediği gerçeğine iman etmiş her Müslüman anlar ki İblisin tutunduğu tavır, Firavunnun gösterdiği tavırdan farklı değildir… Bu tavır, yaradılışça üstün olduğunu iddia etmek ki İslam bu bakış açısını toptan reddeder. Kişilerin bakış açısıyla oluşturulmuş Üstünlük değil, Rabbimizin Belirlediği ve sadece Rabbimizin bilebileceği bir üstünlüktür ki..
İMAN VE TAKVAYLA (sorumluluk bilinci)ölçülür.
Biz başkalarını sınırlı bakış açılarımızla sınırlı olaylarla yargılarız. Bu konuda da inanılmaz acımasızız.. Kendimiz gibi düşünmeyen herkesi iyi kötü, inançlı ve inançsız diye sınıflandırırız.. Bu konuda da kendimizi çok haklı görürüz. Bunu atalarımızda yapmış biz de yapmaktayız. Modern çağda, hüküm vericiliği, FARKINDALIK kavramlarıyla oluşturmaktayız. Oysa bu farkındalık durumu katlanarak gelişir. ‘’Çalışan herkese emeğinin karşılığını verir’’ yaradan. Bu durum kişinin kendi yaşadığı bir haldir biz bu durumu sadece dışarıdan gözlemleyebiliriz. Gerçek niyeti ve gerçek mahiyetini kavrayamayız. Bu farkındalık durumunun mahiyetini Cenab-ı Allah tan başkası bilemez.
Farkındalık sahibi olduğunu düşündüğümüz insanlar bizi kendi farkındalıklarına çağırırken. ÇOK ilginç bir durum yaşamaktayız. Ben bu duruma’’ körler sağarlar birbirini ağarlar’’ durumu diyorum. Alt düzeydeki farkındalık sahibi olmayan kişiler de öyle bir farkındalık (Bilinç)düzeyine BİRDEN sıçrıyorlar ki o kişinin farkındalık düzeyinin üstünde bir farkındalıkla “ EVET SEN ÇOK FARKINDALIK SAHİBİYMİŞSİN “ diyebilenlerin takındığı tavrı çok normal bir durum olarak algılıyoruz. , Daha da komiği Alt bilince geri dönen kişinin “ BENİ de çıkar. ’’ SENİN FARKINDALIK BOYUTUNA’’ demelerini daha da NORMAL KARŞILIYORUZ. KISACASI KULA KULLUĞU ÇOK BAŞARILI BİR ŞEKİLDE YAPIYORUZ. Yaradılışta diğer mahlûkattan üstün yaratılma durumumuz burada da devreye giriyor gibi gözükmektedir. Yaratılmışın en şereflisi olma vasfımızı terk edip, hayvani boyuttaki güdülen olmayı seçiyoruz. Hayvanların aşağısından aşağısına kendimizi atıyoruz. Bilincimizi bizim gibi yaratılmış başkasına devrediyoruz. Bizi gütmesine izin veriyoruz..
Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve (dünyada) size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız. Yaratılışınızda ortaklarımız sandığınız şefaatçılarınızı da yanınızda göremeyeceğiz. Andolsun, aranız açılmış ve (tanrı) sandığınız şeyler sizden kaybolup gitmiştir.
Enam/94
Günümüzde, KAVRAM(TASAVVUR)kargaşaları yaşanmaktadır. İSLAM-MÜSLÜMAN-SELAM-ZİKİR kelimeleri de bu anlam kargaşası yüzünden ciddi bir daralma yaşamaktadır. Yaratılmış kainata ihanet etmeyen her insan İSLAM YOLUNDA BİR MÜSLÜMANDIR. ! Ve böyle bir toplumda herkes biri biriyle saygıyla SELAMLAŞIR. Kimsenin kimseye bir üstünlüğü yoktur. Bu düzende herkese İHTİYAÇ VARDIR kendi kabiliyeti doğrultusunda. Birbirine bağlı -bağımlı ama kendi eyleminde bağımsız olan herkes MÜSLÜMANDIR. Kitabımızda bize bildirilen ZİKRİN anlamını daraltmışız oysa zikrin zihni harekete geçirmek olduğunu anlayıp anlatmalıyız. Sadece aynı kelimeleri tekrar tekrar söylemekle kısırlaştırdığımız bakış açısını değiştirmeliyiz. İnsanlık ailesi öz benliğini yitirmek ÜZERE ŞUUR KAYBI YAŞAMAKTADIR… Tıpkı kökü topraktan (ana kaynaktan)koparılmış bir ağaç gibi Canlılığını ayakta tutma özelliğini kaybetmektedir. Nesneleştiriyoruz insanlık ailesini Robotlara dönüşen insanlık ailesi OLMAKTAYIZ…. Allah cc. “işlemeyen akla pislik yağdırdığını “ ayetle bize bildirdiği halde İnsanlık ailesi aklını ipotek etmiştir. Kendi kendimizle Rus ruleti oynamaktayız. Bunun da farkında değiliz.
Her çağ kendi “izm“ini oluşturmaktadır. Günümüz de modernizim de böyledir. Belirli zümrelerin belirlediği kendi kriterlerine uygun yaşam felsefeleri zevk, sefa, talan üzerine kurulmuş bir düzen. Hatta birçok felsefe ÇOK humanist GÖZÜKSE bile dayanak noktaları beşeri ürünler olduğu için bir yerden sonra yozlaşmaya mahkûmdur. Sürekli aynı hatada ısrar eden insanoğlu artık anlayacak ki beşerin asla el uzatamayacağı ilahi kitabımız Yaratıcımız tarafından korunmaktadır. ‘’Ahir zamanda, gerçek çok basit. ’
’ Yaradan Rabbin adıyla oku, O ki insanı bir kan pıhtısından yarattı.
ALAK SURESİ/96/1-2
Okumaya davet edildiğimizi okudukça bilinçleneceğimiz bunun farkına vardıkça da herkesi okumaya davet etmemiz gerektiğini kâinattaki sorumluluk bilincimizi bir bütün olarak algıladığımızda, sistemin varlığına yüklenen aslına döneceğini kısaca. cenab-ı allah yaptığımız kötü-çirkin-pis eylemlerimizin üstünü örteceğini bu eylemlerimizi iyilik-güzellik ve temizleriyle değiştireceğini hatta misliyle ödüllendireceğini bize ayetleriyle bildirmektedir.
Rabbimiz, sorumluluk bilincini üstlenen hidayete talip kullarından olmamızı nasip etsin
Yazar : Muzaffera Cigal