İbrahim’in Karısı ve Haremlik-Selamlık

Son zamanlarda İslam dini ve uygulanışı ile ilgili belki de en önemli değişim ve gelişmeler kadınlar ile ilgili konlarda yaşanıyor. Başörtüsünün dindeki yerinden tutun da kadınların da Cuma namazına katılmaları gibi önemli konularda fikir alışverişleri ve tartışmalar yaşanıyor. Böylece dikkatler gitgide daha da çok Allah’ın kitabında, yani Allah’ın gerçek emirlerinde toplanıyor. Erkek egemen toplumlar olan Müslüman toplumların gelenek ve göreneklerinin nasıl zaman içinde Allah’ın sözünün önüne geçtiği, Allah tarafından asla konulmamış sınırlamaların, yasakların nasıl da Allah’ın dinine mal edildiği açıkça ortaya konuluyor.


Bunlar kuşkusuz İslam dini adına çok sevindirici gelişmeler. Din kisvesi altında kadına baskı ve şiddet uygulayan, kadınları toplumdan hatta tüm inananların ibadet yerleri olan cami ve mescitlerden uzaklaştıran zihniyetin İslam dininden ayrılması, bu tip bir anlayışın İslam dini ile bağdaşmasının mümkün olmadığının anlatılması ve tabii ki buna uygun uygulamaların toplumumuzda uygulanmaya başlanması iman edenleri son derece mutlu etmeli. Bizim için bu hayattaki en önemli değer olan dinimizin iftiralardan, karalamalardan kurtulması hepimizin en önemli dileğidir kuşkusuz. Burdaki en önemli pay Kuran’ı okuyan, anlayan, dini konular üzerine araştırma yapan ve ulaştıkları sonuçlar ile halkı bilgilendiren kişilere aittir. Ancak bütün bu çalışmaların, uğraşların boşa gitmemesi için hepimize görevler düşer. Hepimiz Kuran’ı okuyup anlamak ve gereğince uygulamak için çaba sarfetmeliyiz. “Bunlar belli bir grubun işidir, bize düşen ise bize söyleneni uygulamaktır” düşüncesi bizi bugünden daha iyiye götürmez. Zaten Allah Kuran’ında açıkça hepimize Kuran’ı okumamızı, O’nun üzerine gereğince düşünmemizi emretmiştir.

Kur`an`ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah`tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı. (4- Nisa Suresi- 82)

Bu şekilde dine mal edilmiş ve aslen Kuran’ı Kerim’de asla yeri olmayan uygulamalardan biri de haremlik-selamlık uygulamasıdır. Birinci dereceden akraba olmayan ve aralarında nikah bağı bulunmayan kadın ve erkeğin aynı ortamda oturmasının haram olduğunu iddia eden görüş, evine misafirliğe gidip, yemeğini yiyip çayını içtiği kadını görmek dahi istemez. Yaptığı yemeği yedikleri halde, kadının erkeklerin arasına girip onlara servis yapması bile uygun görülmez. Bu uydurma inanışa göre kadının bırakın yüzünü görmeyi sesini duymak bile haramdır. Aynı ortamda bir araya gelemeyen, birbiri ile oturup konuşamayan kadın ve erkek artık birbirini iki insan olarak görmekten çıkar. Kadın erkek, erkek de kadın için sadece karşı cinstir. Arkadaş, komşu, yoldaş olamaz… Böyle bir toplumda insan ilişkilerinin sağlıklı olmasını beklemek de doğrusu ancak hayaldir.

Bu tip uygulamalara yönelttiğimiz bu eleştiriler bizim sosyal olarak yaptığımız eleştirilerdir. Haremlik-Selamlığın toplum yaşantısını olumsuz etkileyeceğini söyleyip, bu tip yersiz uygulamaların toplum ve o toplum içinde yetişen genç nesiller için zararlarından bahsedebiliriz. Ancak tüm bunlardan çok daha önemlisi kuşkusuz Allah’ın sözüdür. Allah kitabının hiçbir yerinde nikahsız ve birinci dereceden akraba olmayan kadın ile erkeğin aynı ortamda bulunamayacağını, oturup konuşamayacağını söylemez. Öyleyse dinen böyle bir yasak yoktur ve kimsenin de Allah’ın koymadığı bir yasağı İslam dininin yasağı olarak insanlara anlatma hakkı yoktur.

Geçen gün Kuran okurken tam da bu konuyla ilgili bir grup ayete denk geldim. Bu ayetlerin anlattıklarını dikkatlice okuyunca Kuran’ın bu tip bir davranışı yasaklamak bir yana, kadın ile erkeğin nasıl bir arada olduğunu ve konuştuklarını anlattığını farkettim. Hem de o ayette Allah’ın dost edindiğini söylediği İbrahim Peygamber`in karısından bahsedilmekteydi.

Güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doğru bir halde İbrahim`in milletine uyarak yüzünü Allah`a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah İbrahim`i dost edinmişti. (4- Nisa Suresi- 125)

Allah bu halis kullarına, İbrahim ile karısına, misafir göndermiştir. Onları çocuk ile müjdelemektedir. İbrahim’in karısı da herkesle birlikte aynı ortamdadır ve müjdeyi duyar duymaz şaşkınlığını gösteren bir tepki verir. Ve hatta sonra da çocuk doğurmasının imkansız olduğunu konuklara anlatmaya başlar.

Geldi mi sana İbrahim`in ikram edilen konuklarının haberi?
Hani, İbrahim`in yanına girmişlerdi de “Selam!” demişlerdi. İbrahim: “Selam! Tanınmayan bir topluluk bu. ” demişti.
Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi.
Danayı misafirlerin önüne sürdü. “Yemez misiniz?” dedi.
O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. “Korkma!” dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler.
Derken, karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: “Ben, doğurma yaşını geçmiş bir kocakarıyım!”
Dediler ki: “Rabbin öyle buyurmuştur. Hüküm ve hikmet sahibi O`dur, en yisini bilen de O`dur.
(51- Zariyat Suresi, 24-30)

Bırakın hakkında hiçbir hüküm bulunmayanları, Kuran’da tam aksine bir örnek bulunan konularda bile böylesine uydurma uygulamalar çıkaran ve bunları hiç çekinmeden Allah’a, Allah’ın dinine dayandıran bu zihniyetin çürütülmesini, yok edilmesini sağlamak her müminin başlıca görevlerinden biri olmalıdır çünkü bu kişilerin yaptıkları yalnızca kendilerini değil, hepimizi etkilemekte daha da önemlisi dinimize zarar vermektedir.

Yazar : Nazlı

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website